10 odalı apart otel, bar, kafe ve restoran. Binanın yere uzanan vitrininden bakınca, bir mobilya mağazası veya bir evin salonuyla karşılaşıyormuş gibi oluyorsunuz. Sarı ışıklar, kahverengi düz hatlı yüksek olmayan mobilyalar, siyah - beyaz fotoğrafların süslediği duvarlar, yüksek tavanlar; sadelik vurgusu, geçmişin yaşanmışlığını örtmüyor.Bu gecenin konukları çok özel. Ansenin işletmecisi Esra Pamuksüzer, henüz açılışı yapılmayan otelinin restoranında, yerli - yabancı misafirlerine bizzat sunum yapıyor. "Kavanozda karides" mönünün favori listesinin başında. İrice hava geçirmez bir kavanozda sebzelerle birlikte pişmiş karides, sağlıklı beslenme iddiası taşıyor. Tatlıların üzerine içilen yeşil çay da poşette veya toz halinde değil; bizzat bitkinin yapraklarından hazırlanıyor. Bir dekorasyon veya yemek yazısı yazacak değilim ama konuya buradan girmek zorundayım. Tepebaşından Tünele giderken sıralanan eski yüzlü evlerde sönen ışıklar, teker teker yanmaya başlıyor. "Ansen 130 suite" bunlardan biri. Her katında iki odanın bulunduğu binanın en üst katındaki oda Haliçe bakıyor.Ortada geniş bir yatak, yere yakın. Duvarda mobilya çıkıntıları gözü almıyor, yine alçakta duran sehpalar,
Geçtiğimiz yıl Başbakan Tayyip Erdoğan, "zengin sofralarını" yerince, iş dünyası görkemli salonlarda iftar programı yapmaktan kaçınıyordu. Bu yıl ise aldığım davetlerden görüyorum ki, "ruhani zengin" iftar sofraları ile yarıda kestikleri hayatlarına geri dönüyorlar. Ramazanın ilk pazar günü iftar daveti vermeyi gelenekselleştiren Mehmet - İnci Gazioğlu çifti, bu yıl da aynısını yaptı ve Çırağanda 100e yakın konuğunu ağırladı. İsrail Başkonsolosu Amira Arnon ve Gazioğlunun Musevi dinine mensup arkadaşları; İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Ekmelettin İhsanoğlu ve eşi, Mısır Konsolosu ve bone biçimindeki türbanı ile akşamın üç-dört başörtülü hanımından biri olan eşi davetin renkli simalarıydı.Davetin omurgasını, İstanbul sosyetesinden tanıdığımız isimler ve sık sık biraraya gelen Kayserili işadamları oluşturuyordu. Eşleri Galatasaray maçına takılan sosyetenin tanınmış kadınlarıyla, Ankaralı müteahhit Nadire İçkale, aynı masada yer alıyordu. Hatırlayacaksınız turizm şirketi sahibi de olan İçkale, 90 kadar ünlü kadını Umre için Suudi Arabistana götürmüştü.Son yıllarda tarımsal alanda büyük ölçekli yatırımlar yapan Saray Halının sahibi Necati Kurmel ve torunu, işadamı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ithalatçıların örgütlenmesine, "Döviz çıkışı ülke çıkarı mıdır ki birlikleri kuruluyor" görüşünden hareketle karşı çıktı. TOBBun eleştirilerine kulak veren Başbakan Tayyip Erdoğan, Tüzmen ile karşı karşıya geldiği noktada; ihracatı ve ithalatı bir çatı altında toplayacak Dış Ticaret Birliği kurulması yönünde talimat verdi.Son iki aydır birlikleri bir çatı altında toplayacak ve TİMin yerini alacak Dış Ticaret Birliği kuruluşunun yasal çalışmaları hızlandı.İlk görüşü Ayaydından aldım, "Baştan olması gereken buydu" diyor. Bundan iki yıl önce Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin isteği ile ithalatçı birliklerinin kurulması yönünde adımlar atıldı ve büyük tartışmalardan sonra geçtiğimiz aylarda Tekstil ve Konfeksiyon İthalatçıları Birliği kuruldu. Birliğin başına da yurtiçinde ve dışında mağaza zinciri kuran İpekyolun patronu Yalçın Ayaydın getirildi. 1990lı yıllarda Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) kurulurken, mal ihracatı konu alınmıştı, yeni yapılanma ile hizmet ihracatı da kapsama dahil ediliyor.Ortaya şöyle bir tablo çıkıyor; turizmciler, fuarcılar, nakliyeciler, bilişimciler gibi hizmet ihraç eden
Başbakan Tayyip Erdoğan her iki törende de aynı üslubu kullandı, kendi ifadesiyle "Anadolu işi pazarlık" yaptı.Erdoğan; MANdan Başbakanlığa bir otobüs, TAVdan da 36 aylık yapım süresini 24 aya indirterek, 28 Ekim 2006ya temel atma töreni tarihi aldı.İstanbul Atatürk Dış Hatlar Terminalini yapan ve 4 yıllığına üstlendiği işletim süresinin sonuna gelen TAV, Ankaraya "başkent simgesi" olabilecek bir havalimanı yapacak. Bina içinde havuzu ve yeşil alanları da bulunan havalimanı 189 milyon euroya mal olacak. Geçtiğimiz gün Ankara iki önemli törene ev sahipliği yaptı. Bunlardan birisi otobüs firması MAN Türkiyenin tanıtımı, diğeri de Tepe - Akfen firmasının kurduğu TAVın, Ankara Esenboğa İç ve Dış Hatlar Terminal Binası ve Katlı Otoparkı projesinin temel atma töreniydi. TAVın töreninde renkli simalar vardı. Yabancılar dikkat çekiyordu. Alman finans kuruluşu HPO Bankın Türkiye Masası Başkanı Peter Gunter ve ekibi törendeydi. HPO, yatırımın yüzde 100üne "proje finansmanı" desteği veriyor; bu bir tür ortaklık demek. Firma kazanacak ve ödeyecek.HPO, Türkiyenin yabancısı sayılmaz. Bundan önce Gamanın üstlendiği Bilecik Santralında, Antalya ve Atatürk Havalimanı finansmanında da yer
Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Leonid Kravçuk, Dış Ekonomik İlişkiler (DEİK) davetlisi olarak İstanbulda konuşmacıydı. Kravçuk, "Türkiye ile Ukraynanın nüfusu (48 milyon) AByi ürkütüyor" diyor. Eski Cumhurbaşkanı Kravçuk, yaptığımız sohbette, Ukrayna ile Türkiyenin adaylığını aynı anda değerlendirmeye almayı öneren AB ülkesi Portekizin görüşünü paylaşmadığını söylüyor.Kravçuk, "Türkiye önce üye olabilir, biz engel olmayız" diyor ve ABden kendilerine 5 yıldan önce müzakere tarihi vermelerini beklemediğini belirtiyor. Kravçukun "AB artık eskisi gibi bir ülkeyle (Aday yapacağım) diye görüşmüyor. Özel bir statü yaratıyor, bir süre gözlem altına alıyor. Bu yeni bir süreç" sözleri, Türkiyenin yeni sürecine de ışık tutuyor.Kravçuk, Çernobil nükleer felaketinin etkisini bizzat yaşamış bir siyasetçi olarak "Santralın kapanması için kredi vereceğini söyleyen AB bize kazık attı, hiçbir şey vermediler" diyor. Kravçuk, ülkedeki enerji ihtiyacının yüzde 45inin nükleer kaynaklı olduğunu belirtiyor. Çernobile yakın bölgelerde her yıl 420 bin bebek dünyaya geliyor. Facianın olduğu yıl ise Çernobil bölgesinde dünyaya 250 bin bebek gelmişti.Kravçuk "Her yıl 100 binden fazla çocuk hastalanıyor" diyor.
Eşref Hamamcıoğlu TÜSİAD, DEİK, Yabancı Sermaye Derneği gibi kuruluşlarda aktif bir üye. Türk Fransız Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi de olan Hamamcıoğlu, Türkiyenin en çok zorlandığı ülkelerin başında gelen Fransada sürdürülen AB lobilerinde öne çıkıyor.Başbakan Tayyip Erdoğan ile Fransaya yapılan gezide bir Fransız işadamından not aktarıyor:"Tarkan ile tanınıyorsunuz, dün Zeki Müren ile bilinirdiniz. Ben ise Münir Nurettin Selçuk ile anılmanızı tercih ederdim."Avrupa bize hiç uzak değil.Yasadışı eylemlere giriştiği iddiası ile gözaltına alınan Sedat Bucakın savcılıkta salıverildikten sonra, çıkarılan tutuklama kararı ile her yerde arandığını da biliyorlar, izliyorlar hiç şüphemiz olmasın!Hamamcıoğlu raporun, basında ve hükümet çevrelerinde algılandığı kadar olumlu yaklaşımlar taşımadığını, şartlar öne sürdüğünü vurguluyor; "Biraz fazla sevindik" ifadesini kullanıyor. Fransızların temkinli yaklaşımını Hamamcıoğlunda da görüyoruz. Gerçi Alman ekolünden eski Başbakan Mesut Yılmaz da benzer yorumlar getiriyor.Hamamcıoğlu, "İlerlemeden ziyade, statüko belirleme raporu" tanımını yapıyor.Hamamcıoğlu, ABden özel sektör ve hükümetin beklentilerinin farklılığı üzerinde duruyor. Hükümet
"T.C. gemi adamlarının eğitim ve belgelendirme işlemlerini, 20.04.1989 tarih ve 3539 sayılı kanun ile taraf olunan STCWye göre yapmaktadır. (Sözleşmenin kanun kuvvetini kazanabilmesi için gerekli olan aşamalar, 29 Eylül 2003te tamamlandı. S.Y.)Uluslararası diğer denizcilik sözleşmeleri gereğince yapılan Liman Devlet Kontrolleri neticesinde, 2002de yürürlüğe giren STCW sözleşmesi hükümleri çerçevesinde, eğitim almadan belgelendirilmiş gemi adamlarının tespiti halinde, gemiler tereddütsüz bağlanabiliyor. Örneğin denizcilik İngilizcesi bilmeyen bir Türk kaptan, (İngilterede İngilizce eğitim verilen STCW kursunu bitiren Türk gemi adamları, Türkiyede neden İngilizce öğrenemiyor? Acaba İngilterede denizcilik fakültesi yok mu? S.Y.) Türk bayraklı geminin yabancı limanlarda tutulmasına sebep oluyor. Uluslararası Denizcilik Örgütüne (IMO) rapor edilen bu tutulma istatistikleri sonucu, ülkelerin tutulma oranına göre "Kara Liste" oluşturuluyor, ülkeler can ve mal emniyeti ve çevre kirliliği açısından "Kara Listede" yer alan gemilere daha sıkı denetimler uyguluyor, yasaklamalara gidiyor.Türkiye, Paris Memorandumuna taraf devletler nezdinde kara listede yer alıyor. Türk bayraklı gemilerin
Meydanlar, kahveler, parti teşkilatlarında bir hareketlenme başladı. Ağar siyasetteki hareketlenmeyi "İl, ilçe başkanlığı için yarış başladı" gözlemiyle aktarıyor.İşsizlik ve gerileyen tarımsal üretimin yoksulluk üzerindeki baskısı artıyor. Muhalefet de bu alandan besleniyor.ABden tarih almaya kendini endeksleyen AKP hükümeti aralıktan sonra insanlara ne anlatacak?2015lere kadar uzanan müzakere sürecinde AB havucu, yoksullaşmayı önleyecek politikaları da beraberinde getirebilecek mi?Yeni çıkan teşvik yasası istihdamı arttırma adımıydı. Yıllık milli geliri kişi başına 1500 doların altında 36 ile, 5 yıl süreyle SSK ve vergi kolaylıkları geldi.Milli geliri 500 dolar olanla, 1500 dolar yarışıyor!.. En yoksul il, yine en yoksul olmaya devam edecek.Türkiye nüfusunun yüzde 40ı tarımsal üretimle ilgili. Çıkarılan AB uyum yasalarıyla tarım destekleri büyük ölçüde kalktı. Çiftçiye fatura yeni çıkıyor.AB ile müzakere dosyaları içinde en ağırlıklı olanı tarım. Bu konuyla ilgili müzakareleri nasıl ve kimler yürütecek? AB ve tarım dosyasına hazırlanan parti, kurum, kişiler var mı? Muhalefet dolaşmaya ağırlık verdi. CHP lideri Deniz Baykal, Anadoluyu geziyor. "Başbakan adayı" CHPli Mustafa