Milli Takımımızın hazırlık maçlarındaki ciddiyetsizliği devam ediyor. Keşke imkan olsa da Milli Takıma hazırlık maçı yaptırılmasa demek geliyor insanın içinden... Tabiki UEFA takvimine göre bunu yapmak durumundayız. Biraz Almanya kökenli futbolcular disiplinli oynayarak ellerinden geleni yapmaya çalıştılar ancak onların da gücü yetmedi. Abdullah Avcı maç öncesinde “Hollanda’ya denk bir rakip bulamadık o yüzden Avusturya ile oynuyoruz” dedi. İyiki denk rakip bulamamış , bu oyunla takım fark yerdi.
Maçın Slovak hakemi Jan Valasek ve yardımcıları kötü bir maç yönetti. Ancak buna rağmen Milli Takımda oynayan bazı oyuncularımızdan daha da kötü değillerdi! Hakemin Avusturya lehine vermiş olduğu penaltı doğruydu. Bizim penaltı beklediğimiz elle oynama da bir penaltı değil. Çünkü pozisyon ceza alanı dışındaydı. Sadece bir serbest vuruş vermeliydi ancak onu da atladı. Yardımcı hakem de yanlış bir bayrakla önemli bir atağımızı kesti. Sonuç olarak hakem ya da rakip mazeret aramayalım, biz kötü oynadığımız için yenildik. Hollanda karşısına eğer bu futbol mantelitesiyle çıkarsak işimiz çok zor olur.
Süper Kupa maçı süper rezalete dönüştü. Maçın devamında atılan meşaleler ve tribün olayları sezon başlamadan önce sezon içinde de buna benzer olayların yaşanabileceğini gösterdi. Bu meşalelerin stada nasıl sokulduğu mutlaka araştırılmalı ve sorumlulularına ceza verilmeli. Öyle bir ceza verilmeli ki bu tüm ülkeye örnek olmalı.
Maça gelince Galatasaray takımı maçın genelinde oyuna hakim taraftı. Fenerbahçe takımında savunma ve orta sahadaki oyuncular arasındaki kopukluk devam ediyor. Maçı son derece kötü yöneten Cüneyt Çakır ve ekibi geceye damgasını vurdu. Galatasaray’ın kazanmış olduğu golden önce Kuyt’a bir değil, iki defa yapılan faulu vermeyen Çakır ve yardımcıları büyük hata yaparak Galatasaray’ın bu golü kazanmasına zemin hazırladı. Ayrıca Umut’a yapılan pozisyon penaltıysa (ki bence de penaltıydı), Kuyt‘a yapılan da bin defa fauldü.
Fenerbahçe’nin golünden önce top Baroni’nin eline geliyor ancak, top bu oyuncunun vücudundan sekerek koluna geldiği için hakemin devam kararı doğruydu. Engin’in kırmızı kartında ise sanırım küfrettiği için direkt kırmızı çıktı. Ancak hakem bu pozisyon gelene kadar Engin’e çok fazla sabır gösterdi. Sonuç olarak Türk futbolu adına kötü
Maçın ilk yarısı orta alan mücadelesi şeklinde geçti. Her iki takım da son derece kontrollü oynadı. Vaslui takımının daha baskılı oynayacağı beklenirken, bu performanstan uzaktı.
Fenerbahçe ikinci yarıda çok daha etkin oynayarak maçı çevirmesini bildi. Ancak sarı-lacivertli takımda galibiyete rağmen savunma ve orta sahada sıkıntılar devam ediyor. Yenilen golde Bekir’in hatası affedilmeyecek cinstendi. Orta sahada ise oyunu yönlendirecek bir futbolcuya ihtiyaç var.
Maçın hakemi Sergei Karasev kötü bir yönetim ortaya koydu. Çok açık ve net bir şekilde sarı kartını çıkarması gereken yerlerde hata yaptı. Fenerbahçe aleyhine vermiş olduğu penaltı kararı son derece hatalıydı. Barajda yükselen Caner’in koluna çarpan topta kararı yanlıştı. Ancak oyunun kalan bölümünde Fenerbahçe daha baskılı ve kontrollü oynayarak maçı kazanarak önemli bir galibiyet aldı.
Fenerbahçe bu oyunu ile sezona hazır bir görüntü vermedi. Baroni başta olmak üzere sahada mücadele eden diğer Fenerbahçeli oyuncular kendilerinden beklenen performansı gösteremediler. Biraz Alex ve Kuyt öne çıkan isimler oldu. Aykut Kocaman oyuncu değişikliklerinde hata yaptı. Özellikle Sow’u oyuna geç alması ofansif olarak takımı eksik bıraktı. Vaslui takımı, daha iyi organize oldu ve akılcı bir futbol oynayarak, deplasmandan önemli bir avantajla evine döndü.
Maçın İspanyol hakemi Antonio Miguel Mateu Lahoz, oyunun genelinde sakin ve kendinden emin bir maç yönetti. Ancak maçta öylesine kritik bir hata yaptı ki bu hatasıyla sonuca etki etti. Fenerbahçe’nin daha baskılı oynadığı bir anda Rumen savunma oyuncusunun Egemen’i cezaalanında tutarak düşürmesi net bir penaltıydı ve bunu veremedi.
Maçın 2 numaralı yardımcı hakemi ise çok önemli ofsayt değerlendirme hatalarına imza attı.
Avrupa Şampiyonası’nın yarı finalinin bu kritik karşılaşmasında görev yapan Cüneyt Çakır çok başarılı bir maç yönetti. Hakemlik kariyerinin en önemli 90 dakikasına çıkan Çakır, bu performansıyla bundan sonraki daha önemli maçlara da aday olduğunu gösterdi. Çakır’ın ekibi de hatasızdı ve ona çok iyi yardımcı oldular.
Cüneyt Çakır, oyunun kontrolünü hiç bir zaman elinden bırakmadan isabetli faul ve kart yorumları yaptı, oyuncuların aşırı itirazları ile kendisini etkiye alma çabalarından da başarıyla sıyrıldı. Çakır, kararlarındaki kendinden emin tavırlarıyla oyuncuların ve taraftarların güvenini kazandı.
Maça gelince... Portekiz mücadelenin ilk yarısında topa daha hakimdi ve baskılı oynayan taraftı. Ancak İspanya özellikle ikinci yarının başında ve uzatmalarda oyuna ağırlığını koydu.
Şampiyonun belirlendiği bu son maçta her 2 takım da varını yoğunu ortaya koydu. Sarı lacivertliler maçın ilk yarısında oyunun hakimiyken ikinci yarıda sahanın en iyi oyuncusu Dia’nın atılmasıyla oyun hakimiyetini kaybettiler. Sonrasında Galatasaray daha kontrollü ve akılcı oynayarak sakinliğini kaybetmeden istediğini aldı. Şampiyon olan Galatasaray’ı ve sezon boyunca mücadele eden tüm takımları tebrik ediyorum.
Maçın hakemi Cüneyt Çakır’a gelince faul yorumlarında önemli değerlendirme hataları yaptı. Dia’nın sarı kart gördüğü pozisyonda Çakır ve yardımcısının verdiği faul kararı yanlıştı. Dia bu pozisyonda Hakan Balta’ya faul yapmamıştı. Sonrasında Dia’nın topa tepki olarak vurmasından dolayı gördüğü ikinci sarı kart doğruydu, ancak bu karta zemin hazırlayan pozisyonda hakem ekibinin hatalı kararı belirleyici oldu.
Hakemin maçın başında Semih’in atmış olduğu golü iptal etmesi doğruydu, çünkü Semih’in, Muslera’ya bir faulü vardı. Kalecinin degaj yapmak için başlamış olduğu aksiyona Semih’in vücudunu koyarak yapmış olduğu hareket açık bir ihlaldi. Ujfalusi’nin ikinci sarı karttan ihracı ise doğruydu.
Fırat Aydınus, Fenerbahçe-Galatasaray maçının favori hakemiyken, bu maça atanmasıyla belli ki bir konsantrasyon kaybı yaşamış. Alışık olduğumuz başarılı yönetimlerinden birini ortaya koyamadı. Sarı kart uygulamalarında da önemli hatalar yaptı.
Burak’ın penaltı beklediği pozisyonda devam kararı çok doğruydu. Bu pozisyonda Burak penaltı almaya çalışmıştı. Ceza alanı içinde Ernst-Burak mücadelesinde bordo-mavili oyuncuya herhangi bir müdahale yoktu. Ancak sonrasında Burak, rakibinin üzerine doğru koşarak hem küfür etti, hem de Ernst’i itti. Hakemin buradaki kırmızı kart kararı eğer küfürden dolayıysa çok yerindeydi. Fakat Aydınus, itmeden dolayı Burak’ı attıysa bu doğru bir karar değildi.
Colman’ın sarı kartı varken, topla elle oynaması ikinci sarı kartı gerektiriyordu. Burada hakemin Colman’ı ikinci sarıdan atması yerinde bir karardı.
Şampiyonluk yolundaki çok kritik maçta Fenerbahçe oldukça istekli oynadı ve maçı da kazanmayı başardı. Bordo mavililer hırslı ancak son derece kontrolsüzdüler. Maçın hakemi Kamil Abitoğlu, çok kötü bir yönetim ortaya koydu. Maçın hemen başında Colman’ın, Emre’ye yaptığı sert harekette sarı kart verip oyunu kontrolüne alması gerekirken, kartını göstermeyerek sertleşmesine göz yumdu. Sonrasında ise oyun kontrolünü kayberen Abitoğlu, çok açık kırmızı kartları gösteremedi.
Zokora’nın Emre’ye acımasızca yapmış olduğu ciddi faullü hareket kırmızı kartı gerektiriyordu. Ancak Abitoğlu burada kırmızı kartını kullanamadı. Sonrasında ise bir hakem açısından çok kötü bir duruş sergiledi. Çünkü Emre, Zokora’nın faülünden sonra Abitoğlu’nun hemen yanında rakibine en az 3 defa küfretti, ancak hakem Emre’ye kırmızı kartını göstermek yerine, ağzını kapatarak nasihatte bulunmayı tercih etti. Halbuki bir hakemin görevi sahada rakibine bu denli açıkça küfreden bir oyuncuyu ihraç etmektir. Sonrasında ise birçok pozisyonda kartını kullanmak yerine sözlü olarak ikaz eden Abitoğlu maçın ağırlığı altında ezildi.