Avrupa ile yeni ayar

9 Ocak 2018

Türkiye diplomasi cephesinde yeni yılın ilk hamlesini, son zamanlarda geri plana itilen Avrupa yönünde yaptı. Bu atılımın ilk hedefleri olarak Avrupa’nın iki “kodamanı”, Fransa ve Almanya seçildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da Goslar kentinde Alman mevkidaşı Gabriel ile kapsamlı görüşmelerde bulundular.

Geçen yıl Türkiye ile Avrupa arasında yaşanan gerginliklerden sonra şimdi iki tarafın da ilişkileri düzeltmek iradesi kendini belli ediyor. Türkiye gibi Avrupa’nın başlıca ülkeleri, aralarındaki uyuşmazlıklara rağmen, önemli ortak çıkarlarının bulunduğunun ve birbirlerinden kopma lüksüne sahip olmadıklarının farkındalar.

Bu farkındalık iki tarafa da ilişkilerde yeni bir ayar yapma ihtiyacını hissettirmiştir. Bunda öncelik, diyalog yoluyla mevcut anlaşmazlıklara çözüm aramak ve bu arada ortak çıkarların gerektirdiği ekonomik, siyasal, sosyal işbirliğini pekiştirmektir. Nitekim son ziyaretler vesilesiyle Fransa’da ve Almanya’da verilen demeçler de bunu ortaya koydu.

Her iki ziyaret sırasında Avrupa Birliği konusunda söylenenler ise hissedilen -veya bilinen- bir gerçeği, bu kez daha açık bir şekilde ortaya çıkardı...

Dobra

Yazının Devamı

İran’da ne değişiyor?

5 Ocak 2018

İran’da iktidara karşı gösterilerin başlamasından bir hafta sonra, rejimin geleceği açısından fazla bir şey değişmeyeceği anlaşılıyor.

Başta İran’ın birçok kentinde hızla yayılan ve en az 22 kişinin ölümüne ve çok sayıda tutuklamalara yol açan gösteriler giderek cılızlaşırken, şimdi sokaklara rejim yanlısı büyük kalabalıklar hâkim oluyor. İktidarın güdümündeki bu kitlelerin özellikle bugün (cuma vesilesiyle) çok daha geniş bir güç gösterisinde bulunması bekleniyor.

Bunun böyle olacağı belliydi. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a telefonda protestoların “birkaç gün içinde” kontrol altına alınacağını söylerken, elbet bir bildiği vardı...

Aslında olayların böyle bir seyir izlemesine şaşmamak gerek. Gerçi rejime karşı sokak gösterileri spontane olarak birdenbire başladı ve çabucak yayıldı. Ancak bu olayın çapı 2009’daki ayaklanma kadar değildi. Kaldı ki bu kez de rejim bütün gücüyle bu eylemi bastırmak için harekete geçmekte gecikmedi. Emir en üst makamdan, dini lider Ayettullah Hamaney’den geldi; ona bağlı çeşitli sivil güçler de seferber edildi.

Ve bir kez daha görüldü ki İran’da böyle sokak hareketleriyle rejimin alaşağı edilmesi mümkün değil. Sonuçta

Yazının Devamı

2018’de neler olacak?

1 Ocak 2018

Önce 2018’in size sağlık, başarı, refah ve huzur getirmesini dilerim.
2018’in ilk gününde yıllardan beri yaptığımız gibi, düşündürücü ve eğlendirici bir “Yılbaşı Testi” sunuyorum.
Yapacağınız şey, DÜNYA ve DIŞ POLİTİKA ile ilgili sorulara en uygun gördüğünüz yanıtları işaretlemek ve yazıyı kesip önümüzdeki yılbaşına kadar saklamaktır.
Geride kalan yılın kupürü yanınızda duruyorsa, 2017 Yılbaşı Testi’nde skorunuzu öğrenebilirsiniz.
Ben 2017 testinde hangi seçenekleri işaretlediğimi (1 Ocak 2017’de) açıklamıştım. Buna göre benim skorum şöyle çıkıyor: DÜNYA ile ilgili 5 sorudan 3’ünü doğru bilmişim. DIŞ POLİTİKA ile ilgili 5 soru içinde aynı şekilde 3’ünü tutturdum.
DIŞ POLİTİKA bölümünde, Türkiye-ABD ilişkilerinin düzeleceği tahmininde bulunmuştum. Bu öyle olmadı, aksine, yıl boyunca ilişkiler bozuldu... DÜNYA bölümünde de ABD-Rusya arasında bir yakınlaşma olacağı öngörüsünde bulunmuştum. Bu da gerçekleşmedi; beklentiler suya düştü...
Şimdi gelelim 2018 ile ilgili sorularımıza:

Yazının Devamı

Dış politikada 2017: “Atak Yılı”

29 Aralık 2017

Her yıl sonu bu köşede yaptığımız dış politika değerlendirmesini başlıkta tek kelimeyle özetlemeye çalışıyoruz.
Okurlarımız belki hatırlarlar, 2016’yı Türk dış politikasında bir “Yeni Yöneliş Yılı” olarak tanımlamıştık. Daha önceki yıllar için de “Başarılı Yıl”, “Sıkıntılı Yıl”, “Kötü Yıl” gibi sıfatlar kullanmıştık.
Sona ermek üzere olan 2017 için tek kelimeyle en uygun sıfatın “Atak Yılı” olduğunu düşünüyoruz...
Gerçekten Türk diplomasisi bu yıl içinde kâh kreatif hamlelerle, kâh agresif çıkışlarla, kâh da sürpriz hareketlerle atağa
kalkmış ve sadece bölgesel değil, küresel roller de üstlenmiştir. Ankara bu atılımlara girişirken, zaman zaman geleneksel dış politika çizgisinin dışında farklı bir yaklaşım ve üslupla hareket etmiş, sonuçta yeni dostluklara ve beraberliklere yönelmiş, mevcut dostluklardan ve ittifaklardan uzaklaşmıştır.
Bölgesel hamleler
Dünya politikasında 2017’de sıcak olayların odaklandığı bölge Ortadoğu olmuştur. Dolayısıyla, Ankara da hem ulusal güvenliği, hem de bölgesel rolü bağlamında ataklarını bu komşu bölgeye yöneltmiştir.

Yazının Devamı

BM’den sonra ne olacak?

26 Aralık 2017

Birleşmiş Milletler’in Kudüs konusundaki kararından sonra ne gibi gelişmeler beklenebilir?

Genel Kurul’da ezici bir çoğunlukla kabul edilen kararın “tavsiye” niteliğini taşımasına rağmen, siyasal ve moral etkisi bulunduğu da açık. Uluslararası camianın büyük kısmı ilk kez ABD’ye karşı öylesine bir birlik göstermiştir. Bu kendi başına önemli bir başarıdır. Ancak bunun devamı için bundan sonra ne gibi adımların atılacağı önemli...

BM’nin kararı, Trump yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan ve büyükelçiliğini de oraya taşıyacağını bildiren çıkışını gayrimeşru sayıyor. Genel Kurul görüşmeleri sırasında küstahça davranan ABD’nin ise, şimdi pişmanlık duyduğuna ve inadından vazgeçeceğine dair en ufak bir işaret yok.

Washington’daki güvenilir kaynaklara göre, Trump’ın imzaladığı kararı iptal etmesi söz konusu değil; ama yediği darbeden sonra “meseleyi soğutmaya” çalışması ve büyükelçiliğini Kudüs’e taşımayı da “zamana terk etmeyi” tercih etmesi bekleniyor.

BM’de kararlı bir duruş etrafında oluşan birliğin, Washington’un tavrı karşısında ne yapacağı, örneğin Trump’ı dize getirmek için zorlayıcı başka adımlar (Amerikan mallarına boykot gibi)
atıp atmayacağı büyükbir soru

Yazının Devamı

ABD şimdi daha da uzak

22 Aralık 2017

ABD Başkanı Donald Trump’ın bu hafta Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesini açıklamasıyla, Ankara ile Washington arasındaki mesafe daha da açılmış görünüyor.
Tesadüfe bakın ki tam bu sırada meydana gelen iki olay mevcut soğukluğu büsbütün artırdı. Bu olaylardan biri, ABD’nin Kudüs meselesinde BM Güvenlik Konseyi’nde vetosunu kullanması, diğeri de ABD’nin Türk vatandaşlarına uyguladığı vize kısıtlaması kapsamında başvuruların ta Ocak 2019’a kadar ötelenmesidir.
Bu son gelişmelerin, zaten bir süreden beri ilişkileri zehirleyen FETÖ, PYD/YPG’ye destek, Zarrab-Atilla davası gibi olumsuzlukların üstüne gelmesi, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğini büsbütün karartıyor.
Özellikle Kudüs krizinde Ankara’nın üstlendiği rol ve ABD’ye karşı aldığı sert tavır, iki ülkeyi açıkça karşı karşıya getiren uyuşmazlıklar zincirinin en hassas halkalarından birini oluşturuyor...
Türkiye neden yok?
Başkan Trump’ın açıkladığı güvenlik stratejisi planında Türkiye’nin adının geçmemesi düşündürücüdür.
Bu ne anlama geliyor? Kimilerine göre bu belgede Türkiye’ye olumsuz bir atıfta bulunulmaması bir “avantaj”. Böyle düşünenler, Trump’ın güvenlik danışmanı Gen McMaster’in son olarak Türkiye’yi Katar ile

Yazının Devamı

ABD, BM’de yalnız kaldı ama...

19 Aralık 2017

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul Zirvesi’nde Kudüs konusunda alınan kararların hayata geçirilmesi için ilk adım atıldı ve mesele Birleşmiş Milletler’e taşındı.

Bu inisiyatifi yürütme görevini BM Güvenlik Konseyi dönemsel üyesi Mısır üstlendi. Arka planda Türkiye, Filistin ve İngiltere’nin de katkılarıyla hazırlanan bir karar tasarısı, Mısır tarafından Konsey’e sunuldu.

Bir veto riskini önlemek umuduyla taslak metni çok dikkatli ve ılımlı bir üslupla kaleme alındı. Örneğin Trump yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararına değinilmedi, İstanbul Zirvesi’nde ABD aleyhinde sarf edilen sözlerin hiçbiri kullanılmadı. Buna karşılık muğlak ifadelerle Kudüs’ün demografik yapısının ve statüsünün tek taraflı kararlarla bozulmaması istendi. Ayrıca metinde, bu meselenin İsrail
ile Filistin arasında müzakerelerle çözülmesi gerektiği vurgulandı...

Bu yumuşak haliyle dahi, karar metninin vetosuz kabul göreceği zaten çok şüpheliydi. Nitekim ABD bu kez karara karşı vetosunu kullanmakta tereddüt etmedi. Sonuçta Konsey’in 15 üyesinden 14’ünün (buna İngiltere ve Fransa gibi ülkeler de dahil) kararı desteklemesi ile ABD, şimdiye kadar görülmemiş bir yalnızlığa düşmüş oldu.

Kim

Yazının Devamı

Uygulama nasıl olacak?

15 Aralık 2017

Başta şüpheyle karşılan- mıştı... İstanbul’un ev sahipliğindeki İslam İşbirliği Teşkilatı’nın olağanüstü Kudüs Zirvesi’ne, 56 üye ülkenin hepsi katılacak mıydı? Katılım devlet liderleri düzeyinde olacak mıydı? Genelde her kafadan bir sesin yükseldiği böyle bir toplantıdan bu kez bir ortak karar çıkabilecek miydi?
Sonuç, bu kuşkuları geçersiz kıldı. İstanbul Zirvesi teşkilatın şimdiye kadar yaptığı toplantıların en başarılılarından biri oldu. Yayımlanan ortak bildiri ve İstanbul Deklarasyonu ile İslam âlemi, Kudüs meselesinde birlik ve dayanışma içinde olduğunu dünyaya gösterebildi...
Kuşkusuz bu sonucun alınmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel inisiyatifinin ve öncü rolünün büyük payı var. Onun ve Türk diplomasisinin çabası olmasaydı, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın böyle bir konsensüs sergilemesi mümkün olmayabilirdi.
Bu kararlılığı mümkün kılan diğer bir faktör de ele alınan konunun tüm İslam dünyasının çok önemsediği Kudüs statüsü ile ilgili olmasıdır. Bu bağlamda ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması kararının yarattığı infial de birleştirici bir etki yaptı.
Detaya inince...
İstanbul Zirvesi’nden çıkan en önemli karar, Doğu Kudüs’ün Filistin’in

Yazının Devamı