Başta şüpheyle karşılan- mıştı... İstanbul’un ev sahipliğindeki İslam İşbirliği Teşkilatı’nın olağanüstü Kudüs Zirvesi’ne, 56 üye ülkenin hepsi katılacak mıydı? Katılım devlet liderleri düzeyinde olacak mıydı? Genelde her kafadan bir sesin yükseldiği böyle bir toplantıdan bu kez bir ortak karar çıkabilecek miydi?
Sonuç, bu kuşkuları geçersiz kıldı. İstanbul Zirvesi teşkilatın şimdiye kadar yaptığı toplantıların en başarılılarından biri oldu. Yayımlanan ortak bildiri ve İstanbul Deklarasyonu ile İslam âlemi, Kudüs meselesinde birlik ve dayanışma içinde olduğunu dünyaya gösterebildi...
Kuşkusuz bu sonucun alınmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel inisiyatifinin ve öncü rolünün büyük payı var. Onun ve Türk diplomasisinin çabası olmasaydı, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın böyle bir konsensüs sergilemesi mümkün olmayabilirdi.
Bu kararlılığı mümkün kılan diğer bir faktör de ele alınan konunun tüm İslam dünyasının çok önemsediği Kudüs statüsü ile ilgili olmasıdır. Bu bağlamda ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması kararının yarattığı infial de birleştirici bir etki yaptı.
Detaya inince...
İstanbul Zirvesi’nden çıkan en önemli karar, Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak tanınmasıyla ilgili. Bütün Müslüman dünyası bu kararı benimsiyor, uluslararası camiayı da bu karara katılmaya çağırıyor ve de Trump’ın çıkışını geçersiz sayıyor.
Zirvede alınan diğer önemli bir karar da ABD’nin Filistin-İsrail anlaşmazlığında arabulucu rolünden diskalifiye edilmesi, barış süreci için başka yeni bir mekanizmanın kurulması ve meselenin BM Güvenlik Konseyi’ne ve Genel Kurulu’na taşınmasıyla ilgilidir.
Şimdi mesele bu kararların nasıl uygulanacağıdır. Kâğıt üstündeki bu konsensüsün hayata geçirilmesinin, detaya inildiğinde, o kadar kolay olmadığı açık.
Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak tanınması, her şeyden önce Filistin yönetiminin bütün resmi kurumlarıyla İsrail işgalinde bulunan bu kente taşınmasını gerektirir. Abbas yönetiminin Ramallah’tan Doğu Kudüs’e nakli nasıl mümkün olacak? Aynı şekilde Müslüman ülkeler bu karara göre İsrail hâkimiyeti altındaki Doğu Kudüs’te büyükelçilik kurabilecek mi?
Esas iş şimdi...
Zirvede alınan kararların pratikte uygulamaya konmasında ortaya çıkacak başka zorluklar da var.
ABD’nin Kudüs kararından vazgeçmeye zorlanması ihtimali yok gibi. Trump geri adım atmaz. Velev ki o iktidardan düşsün ve yeni yönetim farklı bir tutum alsın...
ABD’nin artık müzakerelerde rol sahibi sayılmaması neyi değiştirecek? ABD’siz süreç olabilir mi ve sonuç verir mi? Yeni bir mekanizmadan söz edildi. Bu kimlerden oluşacak ve İsrail üzerinde ne ölçüde etkili olacak?
Aynı şekilde bu davanın BM’ye taşınması mümkün, ama özellikle Güvenlik Konseyi’nden, hatta Genel Kurul’dan Filistin lehinde destek kararının çıkması şansı var mı?
İstanbul Zirvesi’nden çıkan gür sesten sonra sahada esas iş şimdi başlayacaktır...