Bir yılın daha sonuna geldik. Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi salgının gölgesinde geçti. Aşının yaygınlaşması sayesinde normalleşme hızlansa da hâlâ salgın öncesi durumdan hâyli uzaktayız.Bu yıl kayıpların yılı oldu sanat, edebiyat, düşünce ve sinema dünyasından bir çok önemli insan maalesef bu yıl vefat etti.
Mehmet Genç, Şaban Teoman Duralı, Şafak Tavkul, Sezai Karakoç, Alaeddin Yavaşça, Sezai Aydın, Selma Gürbüz bu isimlerden bazıları. Her biri alanında yerleri doldurulamayacak eserler bıraktı. Şimdi onların eserleriyle yetineceğiz, yeni eserlerine kavuşamayacağız maalesef. Hepsini mekânı cennet olsun. Varlıkları asla unutulmayacak son derece önemli isimlerdi.
Bu yıl aynı zamanda açılışlar yılı oldu. 2020’in son günlerinde açılan Ankara Resim ve Heykel Müzesi ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binası düzenlenen konserler ve sergilerle 2021’de Ankara sanat dünyasına önemli katkılarda bulundu. İstanbul’da ise bence hâlâ tam olarak kıymeti anlaşılamamış olsa da Beykoz Cam ve Billur Müzesi, geçtiğimiz günlerde kapılarını açan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) biz sanatseverlerin nefes almasını sağladı. Resim ve Heykel Müzesi ve AKM sadece İstanbul için değil tüm bölge için önemli birer eser olarak ziyaretçilerini bekliyor.
Tanınırlık ve iz bırakma
AKM’nin açılışıyla birlikte başlayan Beyoğlu Kültür Yolu Festivali ise ilk kez düzenleniyor olmasına rağmen başarılıydı. İlerleyen yıllarda daha iyi bir organizasyon ve sergilerin düzenlenmesine harcanacak daha uzun zamanlarla bu festivalin İstanbul’un dünya sanat haritasındaki yerini daha belirgin hâle getireceğini düşünüyorum. Bu yıl benim dikkatimi çeken bazı önemli sergiler de düzenlendi. Salt’ta açılan Cooking Sections’ın “İklimcil” başlıklı sergisi iklim değişikliğine dikkat çekmesi ve bunu yerel unsurlar kullanarak, Türkiye özelinden örneklerle yapması açısından son derece önemliydi. Geçtiğimiz günlerde yine Salt’ta açılan İpek Duben’in “Ten, Beden, Ben” sanatçının 40 yıllık sanat hayatına yakından bakabilmemizi sağladığı için son derece önemli. Pera’da açılan Etel Adnan’ın “İmkânsız Eve Dönüş” başlıklı sergisi ise santçının ülkemizde tanınmasına imkân sağladı. Bu yıl vefat eden sanatçının kariyerinin uzun bir dönemini ele alması ise serginin kapsayıcılığını arttırdı. Gene Pera’da yer alan “Zevk Meselesi” ise küratör Ulya Soley’i yakından takip etmemiz gerektiğini gösterdi bana. İlerleyen sergilerini merakla bekliyorum. Meşher’de yer alan “Maziyi Korumak” ise hâlen inşaatı devam eden Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonundan en seçkin örnekleri sunduğu için önemliydi. Eserlerini yakından takip ettiğim Onur Hastürk’ün “Asimilasyon” başlıklı Anna Laudel’de yer alan sergisi geleneksel sanatların çağdaş sanatla birleşmesinin başarılı bir örneğiydi. Yılın belki de en çok konuşulan sergisi ise Ahmet Güneştekin’in “Diyarbakır’daki Hafıza Odası” isimli sergisiydi. Sergide yer alan eserler değil serginin yeri, adı, sergi açılışında medya dünyasından ünlü simaların çektiği halay, tabutların önünde verilen pozlar konuşuldu. Ama günün sonunda Ahmet Güneştekin bilinirliğini gene arttırmayı başardı. 2022’in sağlık ve huzur dolu bir yıl olmasını dilerim.