Petkim şirketinin efsane genel müdürlerinden Kenan Yavuz, bu kamu kuruluşunu ayağa kaldırırken benzer işletmelere örnek olmuş, iş aleminin yıldızları arasına girmişti.
Kenan Yavuz yönetimdeki başarılarını “Bir Sahiplenme Hikayesi” adlı kitabında anlatıyor. Mesela... Bir gün imzaya bir kağıt getirirler...
- Nedir bu?
- Efendim yaş meyve ve sebze ihale sözleşmesi.
Kenan Yavuz sözleşmedeki fiyatlara bakıyor... Ardından çarşıya inip manavlardaki fiyatları gözden geçiriyor... İhale sözleşmesinde şeftalinin kilosu 800, domatesin kilosu 300, karpuzun kilosu 500 liradır.
Manavlarda ise aynı ürünler üçte bir fiyatına satılıyor.
İlgili müdüre bu rezaletin sebebini soruyor. Müdür:
- Efendim yapacak bir şey yok, diyor, biz kamu ihale kanununa göre ihaleye çıktık, üç adet teklif geldi, en uygun teklif bu... İmzalamak zorundasınız...
- Neden?
- Eğer imzalamazsanız kamu ihale kanununa göre suç işlemiş olursunuz...
Kenan Yavuz sözleşmeyi yırtar atar... Şirkete meyve ve sebzeyi her gün pazara adam yollayarak aldırır. Günlüğüne şu notu düşer:
“Kamu İhale Kanunu hırsızlığı kitabına uydurma kanunudur.
Denetim sorgulama ve vicdan yok ise hiçbir kanun hırsızlığa engel olamaz.”
Kamuda alımlar hâlâ bu kanuna göre yapılıyor.
İkide bir tasarruftan söz ediliyor ama.
İhale çeteleri hortumu devlet kurumlarına dayamış, deveyi hörgücüyle götürüyor...
Kimse oralı olmuyor.
SPOR
İnternet sitelerindeki spor haberlerini okuyor musunuz?
Ben okumuyorum.
Sebebi...
1. Başlıkta verdikleri haberi size okutmak için metnin sonuna kadar bir yığın gereksiz ve ilgisiz bilgiyi size okutturuyorlar.
2. Metnin sonunda da karşınıza başlıktaki haberle ilgisiz bir haber çıkıyor.
Bunun adı saygısız habercilik.
Ucuz açıkgözlük...
HAYALLER
Gazeteci Çiğdem Toker 8 Mart nedeniyle düzenlenen bir etkinlikte konuşmak üzere Almanya’dan davet alıyor.
Ankara’daki Büyükelçilik bilet tarihlerine bakarak ucu ucuna üç günlük vize veriyor
Ancak grev nedeniyle dönüş uçağı bir gün sonraya sarkıyor. Bunu öğrendiği anda meslektaşımızda haklı olarak telaş başlıyor. Sonuçta uğraşa didine bir gün önceye uçak bileti bulabiliyor. Durumu kurtarıyor.
Benim pasaportumda bir sürü eski Almanya vizesi var.
Geçmişte birer yıllık vize verirlerdi. Son olarak 4 yıllık vize vermişlerdi. Gazetecilere vize konusunda ayrıcalık sağlarlardı. İstemeseniz de uzun süreli vize verirlerdi. Anlaşılan o günler çok geride kalmış...
Bir yandan da hâlâ AB’ye tam üyelikten söz eden politikacılar görüyoruz. Ne boş hayaller!...
POPÜLİST
İktisatçı Mahfi Eğilmez, siyasetteki kalitesizliğin boyutlarını anlatıyor:
“Dünyanın her yerinde birinci sınıf kalitede insanlar siyasete girmez oldu. 21’inci yüzyılın 20. yüzyıla göre belki de en önemli farkı ve zayıflığı buradan kaynaklanıyor. Daha düşük kültür ve yetişme düzeyindeki kişilerin siyasete girip yükselmesi, kendilerine benzer bürokrat ve teknisyenlerle çalışmaları sonucunu getirdi. Çoğu siyasetçi kendisinden daha parlak bürokrat ve teknisyenle çalışmak istemiyor. Bu genel eğilimin sonucu olarak en parlak öğrenciler, mezun olduklarında özel kesimi tercih etmeye ve kamu görevine yönelmemeye başladılar. Bu gelişme her tarafta kamu yönetiminin yeteneksiz kişilerin elinde kalmasına ve bunların da popülizme yönelmesine yol açtı. Popülizm her yerde yükselen değer haline geldi.”
Nedir popülizm: Kısa dönemde halkın hoşuna giden sözler ve pratik çözümler, ama uzun dönemde halkın aleyhine gelişen bir sistem daha doğrusu sistemsizlik...