Dolphinarium
Açıkçası babam, eşi ve kardeşimi Dolphinarium’a götürürken pek de ümitli değildim. Yani adını sanını yeni duyduğum Eyüp’teki bu yerde başarılı bir gösteriyle karşılaşacağımı hiç beklemiyordum. Ama fena halde yanılmışım. Beyaz balina, mors ve yunusların gösterilerini izlerken ağzım açık kaldı. Hem eğlenceli hem de şaşırtıcı 45 dakikalık bu şova giriş 20 TL. Üstelik şov bittikten sonra yunus veya morsla fotoğraf çektirme imkanınızda var. Adres: Silahtarağa Cad. No: 2 Eyüp - Tel: 212 581 78
Miniaturk
Elbette ki kardeşimi İstanbul’un pek çok tarihi güzelliğiyle de tanıştırdım. Ama o en çok Miniaturk’ten keyif aldı. Tarihimizin en önemli 105 eserinin maketlerine yer verilen mekanın en çekici özelliklerinden biri her maketin önünde onun tarihini dinleyebiliyor olması. Üstelik sadece Türkçe değil, biletinize göre İngilizce, Almanca hatta Arapça bile açıklamalar var. Tam bilet 5, öğrenci 3 TL.
Adres: İmrahor Cad. Borsa Durağı Mevkii Sütlüce
Ünlü olmak için başarılı birer aktris, yazar ya da şarkıcı olmalarına gerek yoktu. Çünkü onlar daha ana rahmine düştükleri anda ünlenmişlerdi. Ve doğduklarında... Doğduklarında ağızlarında birer gümüş kaşık vardı. Bundan sonra pek çok yönden hayat onlara çoğumuza olduğundan daha kolay olacaktı. Tek yapmaları gereken büyümekti ve onlar da öyle yaptı. Bir zamanlar sadece ünlü birer bebek olan o kızlar yeni neslin idolleri olmaya hazırlanıyor. Ailelerinden miras kalan şöhrete kendi çekiciliklerini de ekleyip bütün albenileriyle karşımıza çıkan bu genç kadınları tanımak için geç kalmayın.
Küçük Melanie Griffith
Oyuncular Melanie Griffith ve Don Johnson’ın 1989’da doğan kızları Dakota çoktan kendi şöhretini yarattı. 'Crazy in Alabama' filminde rol alan genç yetenek 2006’da Golden Globe’a aday oldu. Ama onun icra ettiği tek meslek oyunculuk değil; modellik yolunda da emin adımlarla ilerliyor. 2009’da Mango’nun yüzlerinden biri olarak bu sektörde ne kadar başarılı olduğunu kanıtladı. Bundan sonra onu podyumlarda mı yoksa sinemada mı daha çok görürüz bilemem ama kırmızı halıda salınmaya devam edeceğine şüphem yok.
Küçük Demi Moore
Demi Moore ve Bruce Willis’in kızları denince akla ilk
Bir zamanlar, “Nişantaşı’nda buluşalım” dendiğinde aklımıza sadece Abdi İpekçi ve Teşvikiye Caddesi, taş çatlasa bir de Atiye Sokak gelirdi. Artık öyle değil
Eskiden Nişantaşı’nın can damarı kafeler, restoranlar ve barlar hep bu caddelerdeydi. Yani sosyalleşmek için oralardan başka Nişantaşı yoktu. Ama artık var! Bir zamanların sessiz sakin sokağı Mim Kemal Öke artık eskisi kadar sessiz değil. O artık 'Şamdan’ın sokağı' olarak bilinmekten çıkıp Nişantaşı’nın yeni cazibe merkezi halini aldı. İşte size acısıyla tatlısıyla bir Mim Kemal Öke ve mekanları analizi.
Candido No: 15
Geçenlerde Kraliçe Rania’nın twitter sayfası olduğunu okumuştum. Koskoca Ürdün Kraliçesi’ni bilgisayar başında twitter'la ilgilenirken hayal edin. İşte dünya, böyle bir yer artık
Bugün tüm ünlüler birer marka ve hepsinin pazarlama materyallerini en iyi şekilde kullanmaları, en son trendleri takip etmeleri gerekiyor. Bu düşünceyle twitter’a Emine Erdoğan’ın adını yazdım. Bir şey çıkmadı. Hayrunnisa Gül’ü yazdım yine yok. Olabilir dedim. Belki henüz twitter’ı keşfetmemişlerdir. Ama kesin facebook’ta varlardır diye düşünerek bizimkileri ve bazı başbayanları sosyal medyalarda aradım. İşte sonuçlar.
Esma Esad
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın eşi Esma Esad (Asma al Assad) da facebook’un en sevilen başbayanlarından. Üç büyük fan grubu var. En azının bin 125 üyesi, en kalabalığının 29 bin 302 hayranı var. Twitter’ı ise henüz kullanmıyor.
Kanyon'da eski Hakkasan'ın yerine açılan Wan-na, her hafta ünlü DJ'leri ağırlıyor. Biz oradayken Sander Kleinenberg birkaç dakika içinde tıklım tıklım olan mekanı coşturdu. Bu cuma da Joyce Mercedes varmış
Herkesin alışveriş merkezini yavaş yavaş terk etmeye başladığı saatlerde içeride bedava bir şeyler dağıtıyorlarmışçasına bir kuyruk göze çarpıyor giriş kapılarının birinde. Ayaklarında en azından birer karış uzunluğunda çelik topuklu stilettoları ve üzerlerinde lateks taytlarıyla onlarca kız ve kotlarının üzerine her biri minik bir servet değerinde marka gömleklerini giymiş onlarca erkek var sırada. Biz mi? Biz “Bu gecelik bu kadar yeter” demişiz ve çıkıyoruz Kanyon’dan. Ama görünen o ki Hakkasan’ın yerine açılan Wan-na’da gece yeni başlıyor. Yanlış anlamayın saat gece yarısını çoktan geçmiş. Pamuk da ben de çoktan enerjimizi tüketmişiz içeride. O her zamanki gibi normal, bense az önce tükettiğimiz bir şişe Şili şarabının ve içerideki muhteşem müziğin etkisinde biraz çakır keyifim.
Aslında filmi şöyle bir başa sararsak gecenin ne kadar sakin başladığına şaşabilirsiniz. İşten çıkmış iki nişanlı olarak yorgunluğumuza rağmen cuma gecesi ateşi sayesinde Kanyon’da buluştuk.
Oscar Ödül Töreni yaklaşıyor. Sadece adaylar değil, tüm sinemaseverler bu geceyi ve sonuçlarını heyecanla bekliyor
Hollywood için yılın en önemli dönemi başladı. Milyonlarca dolarlık bir endüstri yılın en iyilerini seçmeye hazırlanıyor. Herkes heyecanlı, herkes telaşlı. Hepsi bir küçük heykelcik için, öyle değil mi? Değil! Her şey sadece o heykelcik için değil, her şey onun getirmesi beklenen daha fazla ün, daha fazla para ve daha fazla ego için. Ama maalesef Oscar her zaman sadece daha fazla mutluluk getirmiyor. Çünkü o kimi çevrelerin de addettiği gibi 'lanetli' bir heykelcik. Öyle masum ve çekici durduğuna bakmayın. Oscar ödülleri kiminin yuvasını yıkıyor, kiminin kariyerini bitiriyor, kimininse güzelliğiniÖ Bana inanmıyor musunuz? Gelin bugüne kadar gerçekleşen örneklere ve “Keşke Oscar’ı hiç kazanmasaydım” diyen ünlülere şöyle bir bakalım.
Oscar amcanın lanetinde söz açıldı mı en çok örnek verilen kişiler şüphesiz ki Cuba Gooding Jr. ve Halle Berry’dir. Cuba Gooding Jr.’ın, Jerry Maguire filmiyle 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu' dalında ödül aldıktan sonra oynadığı filmler, para getiren ama iyi olmayan filmler olarak adlandırıldı. Hatta otoriteler siyahi oyuncunun 'Tabana
Oscar Ödül Töreni yaklaşıyor. Sadece adaylar değil, tüm sinemaseverler bu geceyi ve sonuçlarını heyecanla bekliyor
Hollywood için yılın en önemli dönemi başladı. Milyonlarca dolarlık bir endüstri yılın en iyilerini seçmeye hazırlanıyor. Herkes heyecanlı, herkes telaşlı. Hepsi bir küçük heykelcik için, öyle değil mi? Değil! Her şey sadece o heykelcik için değil, her şey onun getirmesi beklenen daha fazla ün, daha fazla para ve daha fazla ego için. Ama maalesef Oscar her zaman sadece daha fazla mutluluk getirmiyor. Çünkü o kimi çevrelerin de addettiği gibi 'lanetli' bir heykelcik. Öyle masum ve çekici durduğuna bakmayın. Oscar ödülleri kiminin yuvasını yıkıyor, kiminin kariyerini bitiriyor, kimininse güzelliğiniÖ Bana inanmıyor musunuz? Gelin bugüne kadar gerçekleşen örneklere ve “Keşke Oscar’ı hiç kazanmasaydım” diyen ünlülere şöyle bir bakalım.
Oscar amcanın lanetinde söz açıldı mı en çok örnek verilen kişiler şüphesiz ki Cuba Gooding Jr. ve Halle Berry’dir. Cuba Gooding Jr.’ın, Jerry Maguire filmiyle 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu' dalında ödül aldıktan sonra oynadığı filmler, para getiren ama iyi olmayan filmler olarak adlandırıldı. Hatta otoriteler siyahi oyuncunun 'Tabana
Bir gay bara gitmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki Harbiye’deki 'Love Dance Point'e gitmeden önce sebepsiz bir heyecan kapladı içimi. Pamuk’un yanımda olmamasından mı yoksa mekana girmeden önce karşılaştığım kavgadan mı bilmem. Tek bildiğim, kapıdan içeri girene kadar vazgeçmemek için kendimi defalarca ikna ettiğim. Ama iyi ki de etmişim. Gecenin sonunda o kadar çok eğlenmiştim ki; gazetecilikte olduğu kadar halkla ilişkiler sektöründe de başarılı olan Taylan Efe Çeki’ye bana bu geceden bahsettiği için müteşekkir olmuştum. Peki bu kadar eğlenceli olan ne miydi? Tabii ki de Kemal Doğulu ve Hande Yener’in akıl almaz performansları ve eğlenmeye dünden hazır bir kitle!
Ağzına kadar dolu olan mekanın dokuzuncu yaş gününü kutladığı gece, Doğulu’nun sahneye çıkmasıyla alevlendi. Bence gay barların en güzel özelliği zaten herkesin eğlenmeye hazır olmasıdır ama Kemal Doğulu’nun yaptığı sanki eğlendirmekten bir adım öte bir şeydi. Sanki o, kalabalığa hükmediyor, “Şimdi eğleneceksiniz” diyor gibiydi. Açıkçası şaşırdım. Çünkü her ne kadar daha önce Hande Yener’i sahnede izlemiş olsam da bu Kemal Doğulu’yu ilk izleyişimdi ve çok etkilendim. Tekel işçilerine destek olmak için bir işçi