'Özel müşteri' olabilecek kadar özel misiniz?

17 Şubat 2010

Nişantaşı’na ilk taşındığımda Valikonağı Caddesi’nde bir HSBC şubesi dikkatimi çekmişti. Önünde veya içinde ATM’si olmayan, tüm koltukları deri ve her yanından konfor akan minik ama lüks bir şubeydi bu. İlk bakışta anlayamasam da sonrasında bunun 'özel' müşteriler için 'özel' bir şube olduğunu kavradım. Ve bu sayede bankacılıkta sadece bireysel ve kurumsal değil bir de 'özel' ayrımı olduğunu öğrendim.
Eğer herhangi bir bankanın özel müşterisiyseniz en seçkin davetlerde en önlerde biletleriniz, en iyi restoranlarda indirimleriniz, ücretsiz dergi abonelikleriniz hatta check up yaptırma imkanınız var. Ayrıca bankacılık işlemlerinde çok çeşitli avantajlarınız ve hatta kendinize özel müşteri temsilciniz bile var. Kısaca 'özel'seniz size kendinizi özel hissettirmek için çalışan ekipler var. Tek sorun 'özel' olmanın çok da kolay olmaması.

‘Garanti’nin Efendileri’
Mesela Garanti Bankası’nda özel olabilmeniz için hesabınızda en az 250 bin dolarınız olması gerekiyor. O zaman size hemen özel bir müşteri temsilcisi atıyorlar. Özel bankacılık faiz oranlarınız oluyor ve işlemlere ve kredi kartlarınıza ücret ödemiyorsunuz. Ayrıca sizi; Nişantaşı, Etiler ya da Bağdat Caddesi gibi A plus

Yazının Devamı

Çiftine göre sevgililer günü rehberi

10 Şubat 2010




Dört bir yanımız bizi bu günü bahane edip hem paralarımızı hem sevgililerimizi tüketmeye çağırıyor. “Varsın çağırsın. Sevgi için her bahaneye varım” da diyebilirsiniz, “Beni Sevgililer günü bağlamaz” da... 14 Şubat'ı ticari bir bahane olarak görüyorsanız, amacım sizi bu döngünün bir parçası yapmak değil. Sadece birkaç öneride bulunmak.


Ne olduğu henüz belli olmayan çiftler

Yazının Devamı

Ünlüleri sunarak ünlü ve zengin olmak isteyenler

3 Şubat 2010

Her kim şarkıcı, aktör, aktris ya da manken olmak istiyorsa, eninde sonunda mümkün olduğunca ünlenip zengin olmak için bu hayali kuruyor. Çünkü biliyorlar ki eğer yeterince yetenekleri varsa (doktorlar mühendisler gibi) yıllarca eğitim almadan ya da çalışmadan kolay yoldan zengin olmanın yolu buradan geçiyor. İşte bu yüzden de çocukların ve gençlerin büyük kısmı ya topçu ya da popçu olma hayalleriyle büyüyor. Ve böylece 'Yeteneksizsiniz'ler veya 'Popstar'lar bu kadar çok başvuru alıyor. Ama Amerika’nın en çok takip edilen magazin kanalı ve portalı E! Entertainment’ın haberine göre artık yeni nesil bundan daha kolay yoldan zengin olmanın yolunu ve umudunu bulmuş: Magazin programı sunucusu olmak!

Biraz estetik biraz diksiyon
Bugün bu kanalın ve dünyanın en çok kazanan magazin programı sunucusu Ryan Seacrest’in işi için E! Entertainment’e günde yüzlerce başvuru oluyormuş.
Haklılar çünkü bu, ünlülerin geçtiği yollardan geçmeden onların üstünden para kazanmanın ve en az onlar kadar zengin olmanın daha kolay bir yolu. Şaka değil, garanti iş. Yeter ki yüksek reytingli ulusal bir kanalda başlayın işe. Biraz estetik, biraz diksiyon, biraz da kabiliyetiniz varsa bir bakmışsınız çok

Yazının Devamı

En ünlü nikah şahitleri

27 Ocak 2010

Pamuk nişanlımla evlilik kararı aldığımız günden beri neredeyse her hafta yeni bir mücadeleyle karşı karşıyayım. Ne zaman evleneceğiz, nerede evleneceğiz, ne giyeceğiz, ne yiyeceğiz, balayına nereye gideceğiz, hangi catering şirketini tutacağız, hangi organizatörle anlaşacağız vs. Tam kafamda çoğu için bir cevap oluşmaya başlamışken Demet Akalın yüzünden şimdi de yeni bir sorunum olduğunu fark ettim. Demet Akalın ne mi yaptı? İlk eşinden ayrılmasına sebep olarak gösterdiği kişiyi nikah şahidi yaparak tüm magazin sayfalarına damgasını vurdu. Herkes bu çarpık gibi gözüken olayın nedenini okuyup bulmaya çalışırken bense 'nikah şahidi' kelimelerine takıldım. Evet benim kadar kontrol manyağı ve benim kadar detaycı biriyseniz nikah şahidi seçiminiz de delirtici bir süreç olacaktır.

Başbakanlar şahit koltuğunda
Nikah şahidim bir aile büyüğü veya dostum mu olacak yoksa yakın bir arkadaşım mı olacak? Benim arkadaşım olacaksa hangisi olacak? Birini seçtiğimde diğerinin bozulmaması için ne yapacağım? Üstelik her zaman gurur duyduğum babamın da Adana’da önemli bir isim olması işleri biraz zorlaştırıyor. Abimle yengem evlenirken nikah şahitleri vali ve belediye başkanı olmuştu dersem sorunun

Yazının Devamı

TÜRK POLiTiKACILARIN ALDATMA KARNESi

23 Ocak 2010

Geçtiğimiz günlerde magazin sayfalarında bir Türk politikacı vardı. Hayır çapkınlık yaparken yakalanmamıştı. Uygunsuz bir halde de fotoğraflanmamıştı. O sadece evlenmişti. Evet Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in magazin sayfalarına konu olmak için yaptığı tek şey Esra Kara ile dünya evine girmesiydi. Ve biz bu haberi ilgiyle okuduk. Çünkü bizim siyasetçilerimiz öyle kolay kolay magazin sayfalarına konu olmazlardı. Çünkü bizde ne cumhurbaşkanlığından çok çapkınlığı konuşulan Sarkozy gibi bir siyasetçi vardı ne de Clinton gibi tarihi bir seks skandalına imza atan biri. Bizde politikacılar siyaset sayfalarına manşet olur sadece. Öyle değil mi? Değil! Aslında az da olsa bizim de siyasi aşk hikayelerimiz var. Az da olsa bizde de çapkınlar, eşlerini aldatanlar, aldattıktan sonra da yakalananlar var.

1-Adnan Menderes ve Ayhan Aydan
Can Dündar’ın da dediği gibi “Tanıştıklarında Menderes 50 yaşındaydı; Aydan 25... Başbakan 20 yıldır evliydi; Aydan 6... Menderes’in üç oğlu vardı, Aydan’ın bir...” Ama bu, onların tutkulu bir aşk yaşamasına engel olmadı. Adnan Menderes’in çapkınlığı siyaseti kadar olmasa da o dönemde de bir hayli konuşulurmuş. Ayhan Aydan’ın Menderes’in karısını aldattığı

Yazının Devamı

Amerikalı Acunlar, Osmantanlar, Mehmet Ali Erbiller

13 Ocak 2010

Howie Mandel, 'Deal or No Deal' yani gerçek Var Mısın Yok Musun’un Amerika’daki sunucusu. Aslen Kanadalı olan bu adam aynı zamanda da bir komedyen. Tabii 'Bobby’nin Dünyası' adlı çizgi yapımın yaratıcısı olduğunu da unutmamak gerek.
Her ne kadar önce Acun onun yolunu izlemiş olup Var Mısın Yok Musun’un sunucusu olmuş olsa da şimdilerde de Howie Mandel Acun’un yolunu izliyor ve Amerika’nın Yetenek Sizsiniz yarışmasına jüri olmaya hazırlanıyor.
Acun ile Mandel arasındaki en önemli fark, Acun’un aynı zamanda yapımcı olması. Mandel sunucu olarak kalmış. Her ne kadar ikisi de bir zamanlar kendileriyle aynı adı taşıyan programlara sahip olsa da aktörlük ve komedyenlik kariyeriyle Howie Mandel, Acun’a fark atıyor. Yine de bizim Acun da az komik değildir diyor, 'yerli malı Türk’ün malı herkes onu savunmalı' ilkesinden şaşmıyorum.

Amerika’nın Mehmet Ali Erbil’i
Sanırım sorun çarkta. Çünkü Mehmet Ali Erbil’in kendimi bildim bileli Çarkıfelek’i sunması yetmiyormuş gibi şimdi de onun Amerikalı meslektaşının bu işi 28 yıldır yaptığını öğrendim. Demek çarkı yakalayan bırakamıyor ve bu daha uzun yıllar Mehmet Ali Erbil ile çark döndürmeye devam edeceğimiz anlamına geliyor. Orijinal adı Wheel

Yazının Devamı

Konsomatris olmayan yere pavyon denir mi?

6 Ocak 2010



Cenk Eren’in yeni mekanı, bir türlü anlam veremediğim cansız mankenleri saymazsak, güzel bir yer olmuş.
Ne zamandır merak ediyordum pavyon ortamını. Gittiğimden ya da gördüğümden değil ama o kadar çok duydum ki hep merak ettim içlerini. Hatta çok değil, bundan birkaç ay önce o zamanki yayın yönetmenimiz Sedat Ergin’e, bir kadın müşteri olarak dolaşıp bir izlenim yazmak istediğimi ama cesaret edemediğimi anlattım. Çok gülmüştük bu absürt fikrime. Ama gel gör ki bugüne ve Etiler’e kısmetmiş pavyon kültürüne şahit olmak.

Daha iyisi olabilirdi
Ali Sayar ve Sabi Totah’ın işlettiği My Pavyon by Cenk Eren'de neler gördüğümü ve yaşadığımı anlatmadan mekandan neler beklediğime değineyim biraz. Hiç gitmedim görmedim diyorum ama çok dinledim pavyon maceralarını. Bizim oralardaki erkekler neredeyse diskodan çok pavyona giderdi. Sonra da böbürlene böbürlene anlatırlardı marifetlerini. İşte o anlatılanlardan aklımda şöyle bir görüntü oluşurdu: Loş mu loş ışık, aşırı makyajlı bir şarkıcı, içli mi içli şarkılar ve masa masa dolaşan konsomatrisler. Kimi etli butlu, kimi biraz yaşlı ama aralarında herkesin gözdesi olan müthiş fizikli sarışınlar da var. Ha tabii bir de her masa da şişe şişe

Yazının Devamı

Ünlüleri görmek için bara değil bu sinemalara gidin

30 Aralık 2009

Sinema bizim ailede bir tutku. Bu tutkunun kaynağı ise canım abim Cihangir Kıraç’ın sinema fanatikliği, engin bilgisi ve inanılmaz arşivi. Abime göre 23.30 ve sonrasındaki seanslarda film izlemek daha zevkli ve avantajlı. Çünkü bu matineler çok rağbet görmediği için gereksiz kalabalığa, mısır, öksürük ve aksırık seslerine maruz kalmadan filmin tadını çıkarabiliyorsunuz. Meğer böyle düşünen sadece abim değilmiş. İstanbul’a geldiğim günden beri tanınmış isimlerin de gece yarısı matinelerine rağbet ettiğine defalarca şahit oldum. En son geçen cuma, Burak Kut ve Murat Akkoyunlu’nun ortasında Avatar’ı izleyince kafamdan bir liste yaptım. Bugüne kadar sosyetesinden türkücüsüne pek çok ünlüyle gerçekten de barlardan çok sinemalarda karşılaşmışım.
Demek ki geç seanslardaki sessizlikten sadece sinema tutkunları değil, rahatsız edilmek istemeyen ünlüler de yararlanıyor. Ünlülerin tercih ettiği sinemaların başında Kanyon Cinebonus, İstinye Park AFM, Gmall Cinebonus ve City’s Citylife geliyor. Örneğin Kanyon’un sinemasında Demet Akalın, Önder Bekensir, Ahu Has ve ailesini, Hüsnü Güreli ve ailesini, Bennu Gerede, Sinem Bayer, Defne Samyeli, Irmak Ünal, Sıla veya Arda Turan'la karşılaşma

Yazının Devamı