Hepimizin öyküsündeki cümle

15 Mart 2020

Bazı öyküler sihirli bir cümleyle başlar. Bazı kitap kapakları gördüğün an dokunur kalbine. Bazı cümleleri okumak kelebekleri kanatlandırır göğsünde. Şimdi kendi öykümde ilk defa yayınlanmadan okuduğum, çalıştığım, önsözünde ve arka kapağında kendimi gördüğüm ve göğsümde kelebekleri kanatlandıran ve birlikte çalışmaktan çok keyif aldığım Yazar Onur Ömer Düzgün’ün fantastik gençlik romanı Mistik Konağın Koruyucuları’ndan bir alıntı ile devam edeceğim:

Enke ağaçlara doğru koşuyordu. Göz yaşlarını, koluna silerken bir taraftan bağırıyordu:

-Bu haksızlık!

Hayat her şeyin yolunda gitmesi demek değildi.

İşte bu hepimizin öyküsündeki o sihirli bir cümle, sadece kahramanımız Enke değil, her gün pek çok insan kendi öyküsünde içinde olduğu pek çok durumu haksızlık olarak nitelendirebiliyor ve evet hayatta her zaman her şey yolunda gitmiyor, hayat zaman zaman can da yakıyor. İşler umduğumuz gibi gitmediğinde “bu haksızlığın” en çok da kendi başımıza

Yazının Devamı

Sevgili beş yıl sonraki ben

4 Şubat 2020

Her yeni yılda kendime mektup yazarım; hissettiklerimi, aldığım dersleri, duymak istediklerimi, duymak istemediklerimi, hatırlamak istediklerimi, unutmak istediklerimi, hayal ettiklerimi, hedeflediklerimi… Geriye dönüp yıllar içinde biriktirdiğim her şey; mektuplarım, defterlerim, anı kutumdaki eşyalar, kitaplarıma aldığım notlar ve altını çizdiğim satırlar, listeme eklediğim şarkılar, takip ettiğim ve takipten çıktığım isimler o kadar anlamlı ki… İnsan kendi evrenini yaratabileceği güce sahip ve bu özgürlüğü hissedebilmeli diyorum.

Bugün kahve içerken bir arkadaşım “Kendi sosyal çevremizi oluşturma lüksümüz var” dedi ve bir an kendimizi düşünürken bulduk, evet var, insanın özgür olma ihtiyacı bu aslında. Dünyanın en ünlü psikiyatrlarından, varoluşçu ve hümanist psikolojinin de önemli isimlerinden biri olan Rollo May özgürlük nedir sorusunu “Özgürlük insanın kendi gelişiminde rol oynamasıdır” olarak yanıtlıyor, kendi kendimize şekil verme kapasitemizdir

Yazının Devamı

Nasıl Korurum İçimdeki Çocuğu

27 Ekim 2019

KIRILGAN

Kırılgan bir çocuğum ben Yüreğim cam kırığı Bütün duygulardan önce Öğrendim ayrılığı Saldırgan diyorlar bana Oysa kırılganım ben Gözyaşlarım mücevher Saklıyorum herkesten Ürküyorlar gözümdeki ateşten Ürküyorlar dilimdeki zehirden Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum, Bir yanı çılgın dağ doruğu. Oysa böyle yapmasam ben Nasıl korurum içimdeki çocuğu? Bir yanım çılgın nar ağacı Bir yanım buz sarayı.

Murathan Mungan

Nasıl korurum içimdeki çocuğu?” Kaçınılmaz ki zor duygular herkesin hayatının bir parçası. Duygularımızla elimizden geldiğince en iyi şekilde baş etmemiz gerekir, kaçmaya çalışmak beklenmedik sorunlar yaratabilir. Arabanızın beklenmedik bir anda bozulmasının yarattığı hüsran türünden zor duygular, kendiliğinden kaybolup gidebilirler. Bir araba kazasında yaşadığınız korku gibi diğer bazıları ise sizi asla terk etmeyebilirler. Huzura sadece bu duygulara taze bir bakış açısıyla baktığımızda ve bu duygularla olan ilişkilerimizde değişiklikler yaptığımızda erişebiliriz diyor Christopher K. Germer ve ekliyor duygular biraz beden, biraz da zihindir: Beden nasıl

Yazının Devamı

Duygusal Zeka ve Pandora

29 Temmuz 2019

Çocukluğumdan bu yana tarih ve mitoloji hakkında okumayı, dinlemeyi ve seyretmeyi çok severim. Bu yazının ilham kaynağı da en popüler mitoloji prenseslerinden Pandora.

Bilinen efsaneye göre, eski Yunan prensesi olan Pandora’ya güzelliğini kıskanan tanrılar tarafından gizemli bir kutu armağan edilir ve hiçbir zaman açmaması gerektiği söylenir. Ancak bir gün, merak hissinin baştan çıkarıcılığına kapılan Pandora kutunun içine bakmak için kapağını kaldırır ve dünyaya hastalık, keyifsizlik ve çılgınlık gibi büyük belaları salmış olur. Fakat ona acıyan bir tanrı hayattaki tüm dertlerin tek devası olan Umut’u kutuda tutacak bir şekilde kapağı kapatmasını sağlar. Umut teknik anlamda her şeyin er-geç yoluna gireceğine inanan aşırı iyimser görüşten öte bir şeydir. Snyder bunu kesin bir biçimde şöyle tanımlar: “hedefler ne olursa olsun onlara ulaşmak için gerekli irade ve yönteme sahip olduğunuz inancı.” Duygusal zeka açısından iyimser bir tutum, zorluklar karşısında kişileri kayıtsızlığa, umutsuzluğa ya da depresyona karşı koruyan bir tavırdır ve yakın akrabası umut gibi iyimserlik de hayatta kazanç sağlar.

Aslında tüm duygular harekete geçmemizi sağlayan dürtülerdir; evrim, yaşamla

Yazının Devamı

Duygularım Ters Yüz

24 Temmuz 2019

Anı: Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra. (TDK)

Bilmiyorum senin var mı ama benim bir anı kutum var; fotoğraflar, küçük objeler, gelen kartlar, alınan biletler ve daha bir sürü şey… senin de olsun isterim. Çünkü zaman zaman, o kutudaki objelerin anılara dair sihirli güçleriyle herkesten daha yakın bir peri gibi elimi tuttuğunu, gülümsettiğini, sırtımı sıvazladığını, gözlerimi doldurduğunu ve içimi ısıttığını söyleyebilirim. Eski günlükleri okumaktan daha farklı ve yoğun bir etkisi var diyebilirim.

Çok severek defalarca seyrettiğim ve ebeveynlere hem kendileri hem de çocukları için önerdiğim, yüksek ihtimalle bildiğin bir animasyon filminden bahsetmek istiyorum; Ters Yüz (Inside Out) ve 11 yaşındaki Riley’nin ailesinin taşınma kararı üzerine yaşadıkları, iç dünyası ve duygularını konu alıyor. Hem çok eğlenceli hem de sağlıklı duygusal gelişim için duygular o kadar güzel anlatılıyor ki çok da bilgilendirici. İşlenen duygular neşe, üzüntü, öfke ve tiksinti olarak birer karakter olarak Riley’nin zihninde karşımıza çıkıyor ve bütün bu olumlu ve olumsuz duyguların birlikte dengeli olmasını ve normal olanın bu olduğunu söylüyor tüm bu

Yazının Devamı

Usta veya Acemi Heykeltraş

4 Temmuz 2019

Heykeltraş August Rodin'den 1880 yılında şair Dante'nin İlahi Komedya’sını betimleyen bir kapı yapması isteniyor.Rodin, bu sipariş üzerine uzun süre kafa yorduktan sonra "Cehennem Kapıları”nı yapmaya karar veriyor. Kapı birkaç bölümden oluşuyor, araf bölümünde "Düşünen Adam" var ve tüm gözleri kendi üzerine çekiyor. Rodin’in cehennem kapısını oluşturması 10 yıl sürüyor. Rodin'in atölyesine gelen bir İngiliz alınlıktaki bu heykeli satın alıyor ve ona "Düşünen Adam" ismini veriyor. Rodin öldükten sonra 1922'de Rodin Müzesi'nin bahçesine taşınıyor ve günümüzde de orada sergilenmeye devam ediyor. Düşünen Adam, önceleri ilahi komedya gibi bir konunun parçasıyken daha sonra bağımsız bir konu oluyor. Ülkemizde ise bilindiği üzere "Düşünen Adam" kendisine ancak Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin bahçesinde yer buluyor ki bu da bambaşka bir hikaye…

“Haydi söyle, ruhun neyin özlemini çekmekte” Dante

Sanırım günümüzde hepimiz ruhumuzun, zihnimizin ve bedenimizin ihtiyaçlarını keşfetmek için daha farkındalıkla bir yaşam sürmeliyiz ve fark ettikçe, keşfettikçe de bir heykeltraş gibi önce sabırla, incelikle bazen de keskin olabilen darbelerle ilerlemeliyiz.

Nasıl bir

Yazının Devamı

Gün Batımı Kadar Harika

18 Haziran 2019

“Eğer izin verirseniz insanlar da bir günbatımı kadar harika olabilir. Ben güneşin batışını izlerken kendi kendime ‘şu sağ köşedeki turunculuğu azaltalım’ demiyorum. Günbatımını kontrol etmeye çalışmıyorum. Gözlerimin önüne serilişini hayranlıkla izlemekle yetiniyorum.” Carl Rogers’a ait bu sözler, en sevdiğim sözleri olabilir. Zaman zaman ihtiyacım oluyor duymaya.

Zamanla daha duyarlı oluyorum galiba; küçük bir parçası olduğum büyük bir bütünü görmek daha da kolaylaşıyor, kendimi koşulsuz kabul etmek için gösterdiğim çaba ve sevdiklerim tarafından da aynı şekilde kabul edilmek daha önemli ve öncelikli oluyor mesela, benim de töleransım artıyor sevdiklerime karşı, sahil yolunda trafikte kaldığımda daha sakinim çünkü güneşin batışını, denizi ve adaları seyretmek için daha çok vaktim oluyor. Gerçekten bu şekilde düşünebilmek birileri için kolayken birileri için çok zor olabilir. Hayatın paradokslarından bir tanesi daha işte.

“Kendimi olduğum gibi kabul ettiğim zaman değişebileceğim gerçeği, tuhaf bir paradokstur.” Carl Rogers

Kendimi tanımakla başlıyorum her zaman, isteklerim, ihtiyaçlarım yol haritam oluyor. Daha duyarlı olmaya çalışıyorum çünkü daha yaşanılabilir bir

Yazının Devamı

Arkadaşım Martı Jonathan

28 Nisan 2019

Çok okuyanlar bilir bazı kitaplar vardır; vakti zamanı gelir, her buluşmada başka şeyler öğretir, öğretmendir, yol arkadaşı gibidir… İşte bu kitaplardandır Martı Jonathan Livingston’ın öyküsü. Onunla ilk ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum ama belirli dönemlerde buluşuyoruz; önce kitaplıktan gözüme çarpıyor, sonra başucuma geliyor ve sonra bir soluktan ama uzun uzun anlıyorum onu. Bu ziyaretinde pazar sabahı erken saatte demlediğim kahvemin yanında arkadaşlık ediyor bana. Bu yazıdaki tüm alıntılarım da ona ait.

Son dönemde yakın çevremden, mesleğimden dolayı görüştüğüm kişilerden, okuduğum yazarlardan, gündemdeki konulardan anladığım şu ki modern çağ insanı artık yorgunluğunu kabul etmeye başladı ve bir adım atmak istiyor. Konuyla ilgili basit bir Google araştırması bile size içinizi karartacak derecede olumsuz başlıklar veriyor örneğin modern çağ insanı neden yalnız, modern çağın psikolojik problemleri, modern çağ tutsaklık mı, kırsala yerleşim artıyor, yoga ve meditasyondaki yükselişin sebebi ne, modern tutsaklık gibi başlıklar. Kabul etmeliyim ki modern tutsaklık başlığı ilgimi çekiyor, düşünüyorum da en son ne zaman cep telefonumu yanıma almadan bir yere gittim; yazar

Yazının Devamı