Türkiye’nin bir ekonomik savaş içinde olduğu çok açık. Yoksa, Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “Yeni Ekonomik Yaklaşım”ı açıklayıp piyasalara ümit ve cesaret verdiği saatlerde, Başkan Trump’ın Türkiye’ye karşı ekonomik yaptırımlar uygulanacağını açıklaması başka ne anlama gelir? Ekonomik parametrelerimizde hiçbir değişiklik yokken, 5.30 TL civarlarında seyreden USD kuru bir tweet sonucu birdenbire 6.90 TL civarına yükselmişse, % 30 bir artış söz konusu.
Bu da şu demektir: Ürettiğimiz mal ve hizmetin niteliğinde hiçbir azalma eksilme, arz ve talep dengesinde bir bozulma olmamasına rağmen, sadece bir tweet yüzünden, fiyatları % 30 düştü. İthal ettiğimiz mal ve hizmetler için ise, bütçemizden % 30 daha fazla para ödeyeceğiz.
Böyle durumlarda pusuya yatmış fırsatçılar her zaman olur. Dilim varmıyor söylemeye ama için için sevinenler bile olabilir!
Ne uğruna? Bir milletin haksız yere bir gecede % 30 fakirleşmesine, o milletin bazı bireyleri için için seviniyorlarsa, asıl sevinmeleri gerekenin, bu ekonomik savaşı atlattığımızda yararlanacakları refah düzeyi olacağını bilmeleri gerekir.
Halkbank da içinde bulunduğumuz ekonomik savaşta sık sık gündeme geliyor.
Halkbank kimin? Bu milletin! Devletin! Hepimizin! Halkbank’a zarar verilmesi kendimize zarar verilmesi sonucunu doğurmaz mı!
Halkbank son hafta hatalı döviz kuruyla gündeme geldi. Öyle ki yüklen babam yüklen! Kamu bankası ya!
Olay nedir?
31 Ağustos Cuma akşamı piyasalar kapandıktan sonra, saat 22.01’de Halkbank’ın internet bankacılığı yapılan sisteminde piyasa kuru 6.55 olan USD 3.72'den, 7.62 olan euro 4.32'den ilan edildi.
Bunun üzerine 1763 müşteri ilan edilen kurlardan toplam 4.6 milyon USD tutarında işlem gerçekleştirdi.
Halkbank bir açıklama yaparak, internet bankacılığında ilan edilen bu döviz kurlarının sistemsel bir hatadan kaynaklandığını ve bu sebeple yapılan tüm işlemlerin iptal edildiğini ilan etti. Böylece müşterilerin hesapları, hatalı döviz kurundan işlem yapılmadan önceki duruma getirildi.
Bu olay hafızamı zorladı. Evet, hatırladım, dedim. Buna benzer bir olay mahkemeye intikal etmişti ve ilgili bankanın benden hukuki görüş talebi üzerine olayı ayrıntısıyla incelemiştim.
O olayda çapraz kur işlemi yapılmıştı ve dolar/İsviçre Frangı ile ilgili çapraz kur kodu, yanlışlıkla euro/pound çapraz kur kodu olarak ekrana yansımıştı. Saat yine gece yarısı idi, 12’yi 10 geçiyordu. O sırada uyanık olan ve yıllardır bu tür işlemleri yapan ve bilen tecrübeli müşteriler hemen fırsatı kullanmış (muhtemelen fırsattan yararlansınlar diye birbirlerine de haber vermişlerdi), 8 saat boyunca kimisi 120, kimisi 200 civarında işlem yapmıştı. Hepsinin hesabı 1 milyon USD ve fazlası kâra geçmişti. Sonuçta banka bu hatayı fark eder etmez, işlemleri iptal etmiş, müşterilerin hesaplarını eski haline getirmişti. Bazı müşteriler bankanın detaylı açıklaması neticesinde sistemsel hatayı kabul etmişler ve bankanın yapılan işlemleri iptal ederek hesaplarını eski haline getirmesine razı olmuşlar.
Bazı müşteriler ise bankaya karşı dava açmışlardı.
Olayı hukuki değerlendirmemde, bankanın internet bankacılığı ekranında ilan ettiği döviz kurunun teknik olarak bir sözleşme yapmaya davet beyanı olduğu, müşterinin “satın al” butonunu işaretlemesinin ise kabul beyanı olduğunu, ancak irade beyanlarında her zaman sakatlık olabileceği, bankanın gerçek iradesinin belirtilen kur üzerinden sözleşme yapmaya yönelik olmasına rağmen sistemsel bir hatayla irade beyanında sakatlık meydana gelerek çok düşük bir kur üzerinden döviz kuru ilan ettiğini, irade sakatlığının söz konusu olduğu durumlarda ise, iradesi sakatlananın 1 yıllık süre içerisinde sözleşmeyi iptal etme hakkına sahip olduğu sonucuna varmıştım.
Önemli olan, gerçek piyasa kuru üzerinden satış yapmaya yönelik iradesini açıklamak isterken hatalı kur üzerinden satış yapmaya yönelik açıklamada bulunan bankanın iradesinde meydana gelen bu sakatlığın esaslı olup olmadığı ve karşı tarafça bilinmesi veya bilinebilecek durumda olmasının ispatıdır.
Şimdi hep beraber düşünelim: Döviz kurlarındaki birkaç kuruşluk artış ve düşüşün dahi yakın takip edildiği, döviz alıp satmak isteyenlerin sürekli serbest piyasa, TCMB ve diğer bankaların kurları arasında karşılaştırma yaparak birkaç kuruşluk avantaj nerede ise orada döviz alıp satmaya karar verdikleri bir ortamda, kim veya kimler piyasası 6.55 TL olan kurun 3.72’den satışa sunulmasında bir hata olmadığını anlayamaz?
Birçok kişi, “Bu bir fırsattır, değerlendireyim” diyebilir. Ama ortada hukuken irade sakatlığı anlamında esaslı bir hata varsa, yapılan işlemin geçerliliğinde ısrar etmemelidir.
Her banka basiretli tacir gibi hareket etmek ve sistemlerinde arıza veya hataya neden olacak unsurları ortadan kaldırmak zorundadır. Ancak bütün vatandaşların da dürüst davranma ve hakkın kötüye kullanımı anlamına gelecek işlemlerden kaçınması gerekir.
Bir tarafa basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğü getirmek, diğer tarafı ise, dürüst davranma ve iyi niyet ilkesinden muaf tutmak en büyük hukuksuzluk ve haksızlık olur. Oysa alan da satan da eşittir.
Türk Borçlar Kanunu açıkça der ki irade açıklamasında hataya düşen, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya daha az karşı edim için iradesini açıklamışsa, irade sakatlığı esaslıdır.
Piyasa kuru ve gerçek değeri 6.55 olan USD’yi 3.72'den, 7.62 olan euro’yu 4.32'den açıklayan Halkbank’ın esaslı bir hata niteliğinde irade açıklamasında irade sakatlığı bulunmaktadır. Yapılan işlemi iptal etmesi haklıdır.
Nitekim internet bankacılığında hatalı olarak önemli ölçüde yüksek veya düşük döviz kuru veya kıymetli maden fiyatı ilan edilmesi ne ilk hatadır ne de son olacaktır. Bu tür elektronik sistemlerde her zaman hatalar olabilir. Önemli olan, hatanın esaslı olup olmadığı, karşı tarafın bu hatayı bilebilecek veya anlayabilecek durumda ve tecrübede olup olmamasıdır.
İlk söz son söz olsun: Her hatanın değil, esaslı hatanın ceremesini çekeriz!