Yeni açıklanacak ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde süresiz nafakayla ilgili bir çözüm de olacak. Süresiz nafaka öyle bir borç ki bir gün de evli kalsanız, sizinle ömür boyu beraber. Neler yapılabilir, bir bakalım...
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yeni Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ayrıntısına girmeden temel felsefesinin “güven veren adalet” olduğunu açıkladı. Ayrıntılar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından 30 Mayıs Perşembe günü açıklanacak.
Yargı Reformu Strateji Belgesi içerisinde, süresiz nafakayla ilgili çözüm de olacak.
Konuyla ilgili bilgilerimizi tazeleyeyim... Türk Medeni Kanunu madde 175 hükmüne göre, boşanma halinde, yoksulluğa düşen eşin nafaka isteme hakkı var. Hem de isterse nafakayı süresiz olarak alabiliyor. Süreli nafaka isteyeni bizim bildiğimiz henüz yargı istatistikleri kaydetmedi, herkes almışken süresiz nafaka istiyor. Niçin süreli istesin ki!
İspat etmesi zor...
Süresiz nafaka borcu da ya nafaka ödeyen ya da nafaka alan ölünce bitiyor.
Tabii ki nafaka alan eş, ister boşandığı eşi isterse başka birisiyle olsun, yeniden evlenince de doğal olarak onun geçimini yeni eşi sağlamak zorunda olacağından, eski eşin nafaka borcu da kanunen bitiyor.
Başka ne zaman süres
Aile konutu, eşlerin birlikte yaşadıkları konuttur. Medeni Kanun aile konutu olarak belirlenen evi özel koruma altına almıştır
Aile konutu, tapuda eşlerden sadece birisi adına kayıtlı olsa da, tapuda adı yazan kişi, eşinin rızası olmadan bu konutu satamaz
Dün İhsan Amca aradı. Şakadan anlar. “Ne zaman bir sorun olsa beni arıyorsun, hukukçuları bir de sorun yokken arasınız” dedim. İhsan Amca, “Siz ne için eğitim aldınız, ne eğitimi veriyorsunuz, Hocam” diye cevabı yapıştırdı. İhsan Amca’nın bir ilkokul arkadaşı varmış. 30 yıl bir devlet üniversitesinin Yapı İşleri Dairesi’nde çalışmış.
Yaş haddinden emekli olmuş. Eşi de öğretmenmiş, o da emekli olmuş. İkramiyelerini de ekleyip, İzmir’de bir ev almışlar.
Artan para ile aldıkları binanın altında bir dükkânı kiralayıp kırtasiyecilik yapmak istemişler. Üç aylık kira, emlak komisyonu, dekor, boya badana, kırtasiye malzemesi, derken bakmışlar, elde kalan parayla işin içinden çıkamayacaklar. Ama İhsan Amca’nın arkadaşı, eşinden habersiz bir özel bankaya gidip, 150.000 TL’lik kredi başvurusu yapmış. Banka teminat istemiş. İhsan Amca’nın arkadaşı da maaş bordrosunu göstermiş.
Özel koruma altında
Emekli maaşlarındaki haciz yasağı sorunu ile karşıla
Sevgili okuyucularım. Sizin de çok iyi bildiği ve zaman zaman bizzat tecrübe ettiğiniz gibi, biz insancıl ve sosyal ilişkileri güçlü bir toplumuz. Dayanışma duygumuz çok gelişmiştir. Çalışkan öğrenci sınavda çalışmayan öğrenciyle dayanışır. Yoldan geçen herhangi biri, üç kişiyle tek başına kavga edenle dayanışır. Kurban kesen, kurban kesmeyenle dayanışır...
Ticarette de dayanışmamız eksik değildir. Bunun Türkiye’ye özgü şekillerinden biri de “hatır senedi” veya hatır çeki”dir.
Normal de ticari hayatta çek veya senet niye verilir? Bir mal veya hizmet almışızdır. Borcumuzu ödemek için veririz. Çek zaten “ödeme aracıdır”.
Ama bizde “hatırı olan” bir müşterimiz, komşumuz rica edince, ona herhangi bir borcumuz olmamasına rağmen bir çek, senet düzenler veririz.
İşte hiçbir borcumuz olmamasına rağmen, sadece lehtarın “hatırı” için düzenlediğimiz bu çek veya sene de “hatır çeki”, “hatır senedi” denir.
Ama hatır çeki düzenlerken de söz alırız, çekimizi vadesinden önce iade edecektir, bozdurmak için bankaya gitmeyecektir.
Ama işler bazen ne bizim istediğimiz gibi ne de hatır çeki verdiğimiz “hatırlı” dostumuzun istediği gibi gitmez. Hatır çekimiz iade edilmez. Bir de bakmışız, bankaya bozdurmak
Dikkat... Şirket kaşesi altına imza atarsanız, çek veya bononun asıl borçlusu, şirkettir. Ama bir kere de açığa imza atarsanız, ‘şirketin borcundan ben de şahsen sorumluyum’ anlamına gelir.
İhsan Amcacığım, güzel amcacığım, her imzanın bir hukuki anlamı ve sonucu var. Bunu sen ben biliyoruz, ticaretle ilgilenen, şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, müdürlük yapan herkes de çok iyi biliyor.
Ama işte, hani günlük hayatta da kullandığımız bir deyim var ya, işte onun gibi, “insanın basireti bağlanıyor.”
Yapmaması gereken bir iş yapıyor, bir imza atması gerekirken, iki imza atıyor! İşte senin, tekstil işiyle uğraşan bir anonim şirket yönetim kurulu üyesi arkadaşının da başına gelen bu!
İmza demek, imzanın altına atıldığı yazının imza sahibinden kaynaklandığının onaylanması demek.
Biz buna irade açıklamasının imza ile teyidi deriz. Bir sözleşmenin atılan imza, o sözleşmedeki beyanın imzalayana ait olduğunu tasdikler.
Bizim sistem vadeli
Aynı imzayı şahıs olarak aynı metnin altına birden fazla atarsak, hukuken bunun bir farkı ve önemi olmaz.
Evlatların yaşlı anne babalarına bakmaları, yaşlılıklarında onlarla ilgilenmeleri ve gözetmeleri çok önemlidir.
Eğer bir kimse vadesi erken yetip de yaşlanmadan ölmezse, belirli bir zamandan sonra kendi kişisel bakımını kendisi yapamaz hale gelebilir. Böyle durumlarda yaşlıların kişisel bakımları toplumumuzda halen evlatları tarafından yerine getirilir.
Yaşı anne babanın evlatları birden fazla ise, anne babalarına ya dönüşümlü bakarlar. Ya da içlerinde gönüllü bir kardeşleri varsa, diğer kardeşler ona maddi manevi yardımda bulunur. Bazen de anne baba, gelin ya da damatlarıyla iyi ilişkileri nedeniyle oğulları ya da kızlarının yanında kalırlar.
Titiz seçim
Eh, Anadolu’da anne baba en küçük oğullarını evlendirirken gelin kızlarını daha titiz seçerler. Büyük çocuklar çoktan evlenip başka şehirlere, başka evlere taşınmıştır bile. En küçük oğulları halen yanlarındadır ve evlenince de gelinleriyle beraber oturacaklardır. Onun için yaşlılıklarında kendileriyle ilgilenecek mizaçta bir gelin kız tercih etmek isterler.
Anne baba, yaşlılıklarında kendilerine bakan, kişisel bakımlarını üstlenen çocuklarını miras bakımında da ayrı tutmak ister. Buna da hakları vardır. Mesela birlikte oturdukları
Ah İhsan Amca, ah! Keşke akrabaların da senin gibi olsalar, atacakları her adımdan önce, kafalarına yatmayan bir şey varsa, hemen avukatlarına danışsalar! İnan ki birçok uyuşmazlık, daha doğmadan biter, “ölü” doğar.
O bahsettiğin akraban var ya, hani hafta sonu kurulan araba pazarında aracını satmak için gitmiş, alıcıyla pazarlık edip, yarısı peşin, yarısı bir ay vadeli 60.000 TL’ye anlaşmış. İşte onu takdir ettim. Neden? Çünkü hemen orada kâğıt kalem çıkarıp, araba satış sözleşmesi yapıp, kendisi de imzalamış, alıcıya da imzalatmış.
Öyle ya, söz uçar, yazı kalır! Bu deyim aynı zamanda mahkemelerde usul hukukuyla ilgili bir ispat kuralıdır. Eğer konusu para olan bir uyuşmazlığın değeri 3.662,408 TL’yi aşıyorsa, senetle ispat zorunluluğu var. Yani yazılı belgeyle ispat gerekir, tanıkla ispat olmaz. Tanık, farzı mahal, mahkemenin hâkimi olsa bile sonuç, değişmez, senet lazım, senet!
Tedbirli olunmalı
Senin, araba pazarında hemen yazılı sözleşme yapan bu akrabanı takdir ettim, ama sonraki hareketi için aynı şeyi söyleyemem.
İhsan Amca, neden bir insan o kadar tedbirli olduktan sonra, tedbiri elden bırakıp, hukuken yapılmaması gereken bir şeyi yapar ki?
Tamam, güzel, pazar yerinde yazılı söz
İhsan Amca anlattı, geçenlerde iki günlüğüne İstanbul’dan Adana’ya uçacakmış. Uzun zamandır görmediği, hayattaki tek amcasını ziyaret edip, elini öpmek, hayır duasını almak istemiş. İçinizde böyle insani duygular varsa, İhsan Amca gibi siz de geciktirmeyin, ötelemeyin. Ölümlü dünya! İhsan Amca bir bakmış, otopark kampanyası var! Düşünmüş, taşınmış, havaalanına arabayla gidip, otoparka iki gün park etmiş.
Dönüşte arabasına binmiş, kontağı çevirmiş, araba çalışmıyor! Ne yapayım, ne edeyim diye sağı solu telefonla ararken, benimle de konuştu. Benim hatırladığım İhsan Amca’nın kredi kartlarından birisi yol yardımı hizmeti de veriyordu. İhsan Amca kredi kartının arkasındaki numarayı aradı, gerçekten de yol yardımı kapsamında seyyar bir oto tamir servisi geldi. On beş dakikalık bir uğraştan sonra arıza bulundu: Muhtemelen fare olan büyük bir kemirgen motor kısmına girmiş ve bir güzel kabloları, bağlantıları kemirdiği yetmiyor gibi, lastik yanaklarına da diş geçirmiş. Diş geçirilmiş lastiklerle güvenli yolculuk yapılmayacağı da açık.
Seyyar tamirci
Neyse efendim, İhsan Amca’nın aracı orada tamir edildi. Nöbetçi seyyar lastik tamircisi geldi, lastikleri değiştirdi. Nihayetinde İhsan Amca’ya
Yunanistan’ın büyük enerji şirketleriyle bir cephe kurup uluslararası hukuka rağmen Türk milletinin her bir bireyinin Doğu Akdeniz’deki hakkını gasp etmesi çabası boşa çıkar.
Komşumuz Yunanistan barışçıl ilişkilerimizi maalesef yine tahrik ediyor. Doğu Akdeniz’de, birlikte neredeyse en uzun kıyısı bulunan iki bağımsız devlet Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok sayıyor. Bizim bunu asla kabul etmeyeceğimizi, milletimizin her bir bireyinin dolaylı hakkı olan deniz sahamızdan ve buradaki menfaatlerimizden ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyeceğimizi bilmiyor mu? Türk milletinin kendisine dikte ettirilmek istenen haksızlıklara boyun eğmeyeceğini bilmemesi mümkün mü?
Peki, o zaman Yunanistan neden Kıbrıs Adası ile arasındaki deniz bölgesinde Münhasır Ekonomik Bölge’ler (MEB) ilan edip, Güney Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilan ettiği MEB ile birleştirip, Türkiye ve KKTC’yi adeta kuşatmak istiyor? Yunanistan uluslararası hukuka rağmen bunda başarılı olabilir mi?
‘Komşuluk hakkı’
Sorular uzayıp gider, ama yanıt değişmez: Yunanistan’ın her zaman olduğu gibi yanına menfaat paylaşımı anlaşması yaptığı büyük enerji şirketleriyle bir cephe kurup uluslararası hukuka rağmen Türk milletinin her