Suriyeli göçmenler Avrupa kapısına dayandı. Türkiye Suriyeli göçmenlere 40 milyar dolar para harcayıp şehitler verirken, Avrupa yeni bir göç dalgasını kaldırabilir mi?
Bu satırları yazdığımda İdlib’de şehit düşen askerlerimizin sayısı 33 idi. Umalım ve dileyelim ki, bu son olsun.
Şehitlerimizin ailelerinin, sevdiklerinin, sevenlerinin, milletimizin başı sağ olsun. Yaralılarımızın bir an önce sağlığına kavuşması için devlet bütün olanaklarını seferber etti.
Gece ilk şehit haberleri geldiğinde, kederim birden arttı, İhsan Amca. Ruhum karardı. Hava ağırlaştı, nefesim tutuldu.
Sosyal medyadan takipçim olan, ‘Allahın Arslanı’, ‘Bedr’in Arslanları’ gibi vatan evlatlarının hesaplarını kontrol ettim, İhsan Amca.
Ama maalesef hiçbir sosyal medya bağlantısı çalışmıyordu.
Böyle durumlarda kamuoyunun resmi makamlarca doğru bilgilendirilmesi çok önemli. Kamuoyunun bilgilendirilmesi bireylerde, onların düşüncelerinin de önemli olduğu, onlara değer verildiği imajı yaratır. Yoksa, kirli ve olumsuz propaganda amaçlı bilginin ayıklanması kolay
Değişiklik yapıldıktan sonra bir yıl ertelenen DKV’de özellikle muafiyetler ve konutun değer tespitine ilişkin düzenlemeler açıklamayı gerekli kıldığı gibi açılmış olan davaların da akibeti merak ediliyor
İhsan Amca’nın sevgili eşi Zeynep Teyze, merak etmiş, değerli konut vergisinde (DKV) son durum ne diye?
Zeynep Teyze’ye büyük babasından 5 milyon TL değerinde bir müstakil ev miras olarak kalmıştı. Aslında 5 kardeş olan Zeynep Teyze’nin payına, 5 milyonluk evin sadece 1 milyon TL değerindeki payı kalıyordu. Zeynep Teyze o yüzden DKV ile ilgiliydi.
Zeynep Teyze, senin de bildiğin gibi, DKV beyanname verme süresinin son günü 20 Şubat idi.
Önce, Hazine ve Maliye Bakanlığı, beyanname verme süresini 20 Mart’a, verginin birinci taksitini ödeme süresini de 31 Mart’a erteledi.
Sonra da “Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”a TBMM genel kuruldaki görüşmelerde eklenen maddeler ile Emlak Vergisi Kanunu’nun DKV’ne ilişkin hükümlerinde değişiklikler yapılması kabul edildi. Bu Kanun da 20 Şubat 2020
Şirket batık, borcunu ödeyemiyor. Ama ortaklarının malı mülkü haydi haydi borçlarını ödemeye yeter... O zaman şirketin tüzel kişilik perdesini kaldırma yoluna gidilir. Alacaklar böylece ortaklardan tahsil edilir
Türkiye’de ticaret en fazla limited şirket ve anonim şirket kurularak yapılıyor. Bunun en önemli nedeni, kişilerin mal varlıklarının tümünü riske atarak ticaret yapmak istememeleri.
Eğer şahısla, bir sermaye şirketi kurmadan ticaret yapsalar, mal varlıklarının sadece ticarete ayırdıkları kısmını değil, tamamını riske atarlar.
Mesela bir kişi otel işletmeye karar verse, otelin borçlarından sadece otel ve oteldeki eşyalarla değil, bankadaki şahsi parası, yazlık evi, anne babadan miras kalan tarlası ve sair tüm sahip olduklarıyla sorumlu olur. Çünkü tacirler işlettikleri şahıs ticari işletmelerin borçlarından, tüm özel mal varlıklarıyla da sınırsız bir şekilde sorumlu olurlar.
Ticaret yapan okuyucularım bilir. Bir anonim veya limited şirkete mal veya hizmet satar, vade yapar, çek veya senet alırlar. Vadesinde kötü bir sürprizle karşılaşırlar; şu
Karşılıksız çek konusunda okurlardan yorum yağıyor. Karşılıksız çekte hapis yok. Ancak para cezası ödenmezse, hapse çevriliyor
Ödenemeyen para cezasının hapse değil, kamu hizmetine dönüşmesi daha doğru. Peki diğer önerilerim neler, bir bakalım...
Keşide edilen çekin karşılıksız çıkması suçtur. Eskiden doğrudan hapis cezası veriliyordu, şimdi ise önce adli para cezası veriliyor. Adli para cezası ödenmezse, hapis cezasına çevriliyor.
Çek Kanunu’na göre karşılıksız çeke doğrudan hapis cezası yok ama adli para cezası hapis cezasına çevrildiğinden, bir kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getiremediği için özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı, bunun insan özgürlüğüne ve onuruna aykırı olacağına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 4 No’lu Protokol md 1 ve Anayasa md 38/8 hükümleri dolaylı olarak ihlal ediliyor.
Anayasa’nın yasaklamış olduğu bir hapis cezası, ödenemeyen para cezasının hapis cezasına çevrilmesi
Karşılıksız çek için öngörülen adli para cezasının hapis cezasına çevrilmesi kuralı tamamen kaldırılmalı. Ya adli para cezası olarak kalmalı ya da kamu hizmetinde çalışmaya dönüştürülmeli
Geçen haftaki yazımın bir bölümünü karşılıksız çek sorununa ayırmıştım. Sadece İhsan Amca’nın telefonu değil, aldığım email’lerin haddi hesabı yok. Ben zaten bir ticaret hukukçusu olarak konuyu biliyorum. Ama karşılıksız çek sorununun doğrudan taraflarının söylediklerini dikkate almak gerek.
İhsan Amca’nın oğlu da aynı sorunu yaşıyor. Her biri 15 bin TL tutarındaki 4 adet çek için “karşılıksız” işlemi yapılmış. Şikâyet üzerine mahkeme, her bir çek için 15 bin TL adli para cezası vermiş.
İhsan Amca’nın oğlu, tekstil işi yapan bir limitet şirketin sahibi. İşleri kötü gitmiş, ne yeni siparişler alabilmiş, ne de müşterileri teslim ettiği siparişlerin parasını ödeyebilmiş.
Doğrudan hapis yok
Oysa İhsan Amca’nın oğlu, kendi müşterilerinden alacağını tahsil edebilseymiş, çeklerinin
İhsan Amca’nın kirada oturan bir komşusu, TOKİ’nin “Her Yıl 100 Bin Yeni Sosyal Konut Projesi”ni duyunca çok heyecanlanmış, “nihayet” demiş, “ev sahibi olma fırsatını yakaladım”.
Türkiye genelinde inşa edilecek proje kapsamında vatandaşların konut finansmanı hem kamu, hem de katılım bankaları tarafından sağlanacağını duyunca içi daha da rahatlamış. Özel bir bankada vadeli hesapta tuttuğu emekli ikramiyesinin bir kısmını peşinata, yine aynı özel bankadan alacağı faiz geliri ile de taksitleri ödemeyi düşünmüş.
İhsan Amca’nın komşusu tam bu hayaller ve düşüncelerle konut sahibi olma hesapları yaparken, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, TOKİ’nin bu “Sosyal Konut Projesi”yle ilgili görüşünü belirttiği basın açıklamasına rastlayınca kafası karışmış. İhsan Amca ile bu konuda sohbet ederken, İhsan Amca, “dur bir de Erol Hoca’ya soralım” demiş.
“İhsan Amca’cığım, ben ticaret hukuku uzmanıyım, sadece ticaret hukuku bakımından bir yorum yapabilirim” deyince, “olsun Hocam, bari ticaret
Değerli konut vergi beyannamesi verme süresinin son günü 20 Şubat. Erteleme kanunu çıkmazsa mutlaka beyanname verilmeli. Aksi takdirde usulsüzlük cezası gelebilir
Değerli konut vergisi çok tartışıldı ve halen de tartışılıyor.
Bu sene uygulanmayacağı, en az 1 yıl süre ile erteleneceğine dair basın açıklamaları yapıldı.
Ancak, değerli konut vergi beyannamesi verme süresinin son günü 20 Şubat olmasına rağmen, halen Meclis’e ertelemeyi içeren bir kanun teklifi sunulmadı.
Bu şu demek, 20 Şubat’a kadar erteleme kanunu çıkmazsa, değerli konut vergisi beyannamesinin mutlaka verilmesi gerekir. Aksi takdirde usulsüzlük cezası gelebilir ve değerli konut vergisi vergi dairesi tarafından resen tarh edilebilir. Aman dikkat!
İhsan Amca meraklı, kendisinin “değerli konut”u olmasa da, sorup soruşturuyor, bilgilenmek istiyor.
Ama aslında durum farklıymış. Meğer, İhsan Amca’nın eşi Zeynep Teyze’ye, büyük babasından miras olarak 5 milyon TL değerinde bir müstakil ev miras olarak kalmış.
Ortak sayısı etkilemez
İkinci Yargı Reformu Paketi Meclis’e gelmeden önce süresiz nafaka konusunda çözüm önerilerimi paylaşıyorum...
Ah İhsan amca ah, lafın gelişi “Ne sen sor, ne de ben söyleyeyim” desem de sen yine soracaksın, “Nafakanın ömür boyu devam etmesi adil midir?” diye.
Öyle evlenmeler var ki İhsan Amca, kâğıt üzerinde resmi nikâh yapılmış, ama gerçekte fiili olarak bir evlilik hayatı hiç yaşanmamış. Çeşitli sebeplerle düğünden önce resmi nikâh yaptıran ama bir gece bile aynı yastığa baş koymayanlar arasında kurulan evlilik birliği, gerçek bir evlilik birliği midir? Hukuki durum bir kenara, “ak sakallı” büyüğümüz olarak söyle lütfen İhsan Amca!
Ya da evlilikleri birkaç ay sürmüş, görev yerlerinin farklı olması nedeniyle henüz aynı çatı altında sadece birkaç hafta sonu geçirmiş çiftler, gerçekten bir evlilik birliği kurmuş mudur?
Ama bunlar boşanırlarsa, yoksulluğa düşen taraf ömür boyu nafaka isteme hakkına sahip. Üstelik