Suriyeli göçmenler Avrupa kapısına dayandı. Türkiye Suriyeli göçmenlere 40 milyar dolar para harcayıp şehitler verirken, Avrupa yeni bir göç dalgasını kaldırabilir mi?
Bu satırları yazdığımda İdlib’de şehit düşen askerlerimizin sayısı 33 idi. Umalım ve dileyelim ki, bu son olsun.
Şehitlerimizin ailelerinin, sevdiklerinin, sevenlerinin, milletimizin başı sağ olsun. Yaralılarımızın bir an önce sağlığına kavuşması için devlet bütün olanaklarını seferber etti.
Gece ilk şehit haberleri geldiğinde, kederim birden arttı, İhsan Amca. Ruhum karardı. Hava ağırlaştı, nefesim tutuldu.
Sosyal medyadan takipçim olan, ‘Allahın Arslanı’, ‘Bedr’in Arslanları’ gibi vatan evlatlarının hesaplarını kontrol ettim, İhsan Amca.
Ama maalesef hiçbir sosyal medya bağlantısı çalışmıyordu.
Böyle durumlarda kamuoyunun resmi makamlarca doğru bilgilendirilmesi çok önemli. Kamuoyunun bilgilendirilmesi bireylerde, onların düşüncelerinin de önemli olduğu, onlara değer verildiği imajı yaratır. Yoksa, kirli ve olumsuz propaganda amaçlı bilginin ayıklanması kolay olmaz.
Hukuki düzenleme
Suriye’de Arap Baharı, iktidar karşıtı yaygın halk hareketi olarak 26/01/2011’de başladı ve sokak gösterileri olarak devam etti.
Suriye Rejimi’ne bağlı kolluk kuvvetlerinin, sokak gösterilerine silahla müdahaleleri sonucunda çatışmalardan kaçan ilk Suriyeli gruplar 29/04/2011’de Türkiye’ye sığındı.
Suriye Rejimi’nin baskısından kaçan sığınmacılara, İŞİD baskısından kaçan göçmenler de eklendi ve Türkiye’de geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı 14 Şubat 2020 itibarıyla 3 milyon 585 bin 209 kişi oldu.
Suriyeli göçmenlerle ilgili ilk düzenleme, 30/03/2012’de yapıldı. ‘Türkiye’ye Toplu Sığınma Amacıyla Gelen Suriye Arap Cumhuriyeti Vatandaşlarının ve Suriye Arap Cumhuriyetinde İkamet Eden Vatansız Kişilerin Kabulüne ve Barındırılmasına İlişkin Yönerge’ yürürlüğe girdi. 04/04/2013’te ‘Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’ ile ‘Geçici Koruma Yönetmeliği’ çıkarıldı.
Suriyelilerin misafirliği
Türkiye, Suriyeli göçmenlere her türlü yardımı yaptı ve yapıyor. Ama bu sadece Türkiye’nin sorunu mu? Sorunun çözümünde en fazla katkısı olması gereken, ABD ve Rusya’dır. ABD ve Rusya Suriye’yi, Fırat’ın doğusu ve batısı olarak ikiye bölüp paylaşmışlar. Birisi binlerce TIR silah verip bir terör örgütünden, bölgede yeni bir çıban başı olacak bir ‘devletçik’ yaratmaya çabalıyor, diğeri her türlü parasal ve silah yardımı ile Suriye Rejimi’nin ayakta kalması için uğraşıyor.
PYD/YPG terör örgütüne yüz milyonlarca dolar silah yardımı için bütçe ayıran ABD’nin Suriyeli göçmenlere bir ‘cent’ yardım ayırdığı duyulmuş mu? Ya da Rus silahları ve desteği ile bombalanan yerlerden kaçan Suriyelilere Rusya’nın bir ‘ruble’ yardım yaptığını işiten oldu mu?
Türkiye’deki göçmenlerden ABD’nin kabul ettiklerinin sayısı sadece 3.933. Rusya’nınkini mi merak ediyorsunuz, ‘hiçbir tane’!
Kayıtsızları ile birlikte 5 milyona yakın Suriyeli göçmeni tek başına barındırmak ve korumak Türkiye’ye düşüyor. 14 Şubat 2020 tarihi itibarıyla 3.587.566 Suriyeliden 64.010’u geçici barınma merkezlerinde kalıyor, kalanı içimizde bizimle yaşıyor.
Aynı dine mensup olmamıza, Kanuni’nin Bağdat’ı fethettiği 1534’ten 1920’ye kadar aynı imparatorlukta yönetilmemize rağmen, gelenek ve göreneklerimiz farklıdır. Suriyelilerden Türk toplumuna uyum sağlayanlar olduğu gibi, olmayan da var. Çok da önemli değil, çünkü koşullar elverince evlerine dönecekler.
Avrupa’ya uyum sağlayabilirler mi?
Dünya bir tarafta coronavirüs ile uğraşırken, biz de coronavirüse karşı sınırlarımızı kapattık. Ancak, güney sınırlarımızı biz 2011 yılında Suriyeli düzensiz göçmenlere açtık. Suriyeliler şimdi de, Yunanistan ve Bulgaristan sınırına yöneldiler.
Göçmenler Edirne’ye doğru ilerledi, Ege koylarında toplandı. Hiç şüphesiz, 5 milyon göçmen değil bu, olsa olsa birkaç yüz bin olabilir. Avrupa Birliği’nin, Türkiye gibi 5 milyon göçmeni değil ama birkaç yüz bin göçmeni barındırma sorunu yaşayacağı ileri sürülemez.
Türk toplumuna uyum sağlama sorunu varken, binlerce Suriyeli göçmenin Avrupa kültürüne uyum sağlanması kolay olur mu?
Avrupa’ya 2015’teki Suriyeli göçmen akını, Almanya başta olmak üzere siyasi yapıyı değiştirdi. İktidar partileri seçimlerde büyük kayıplara uğradı. Göçmen ve buna bağlı yabancı düşmanlığı arttı. Yabancı düşmanı partiler belirgin oranda oy kazandı. AB ülkelerini en fazla korkutan, Suriyeli göçmenlerin getireceği mali yük değil. Yaşayacakları uyum sorunu.
15 milyon nüfuslu İstanbul’un nüfusunun nerdeyse yüzde 10’u Suriyeli göçmen, 485.265 kişi. Berlin’in, Viyana’nın, Paris’in, Londra’nın yüzde 10’unun Suriyeli göçmen olduğunu düşünün.
Bizim paylaşma kültürümüz var, ‘Abi ne demek, bu da benden olsun’ anlayışı başka nerde var? Her bir Avrupalı işsiz kaldığında, sebep olarak göçmenleri görecek ve göçmenleri ülkeye kabul eden iktidar partisini suçlayacak. Bu zamana kadar Türkiye, Avrupa’yı göçmen dalgasından korudu. Avrupa’yı göçmen dalgasından koruyacak iki ülke var; ABD ve Rusya.
Suriye’de askeri operasyon yapan ülkelerin hepsi Suriyeli mülteci sorununun bir parçası ve sebebidir. Avustralya, Kanada, İngiltere, Almanya, İtalya ve Belçika, Suriye’yi 28 yıl mandası altında yöneten Fransa da, Türkiye’nin göçmen yükünü paylaşmak zorundadır.
Suriyeli göçmenlerin ekonomideki yeri
Doğal olarak her göçmen içinde bulunduğu ülkenin ekonomisinde aslında bir tüketicidir.
31 Mart 2019 tarihi itibariyle Türkiye’de çalışma izni verilen Suriyeli sayısı 31.185’tir.
En az bir ortağı Suriyeli olan şirketlerin sayısı ise, 26 Şubat 2019 tarihi itibarıyla 15.159’dur. Suriyeli mültecilerin geri kalan büyük bir kısmının kayıt dışı çalıştığını söylemek kehanet olmaz.