Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin yıllık bilimsel toplantısı bu hafta Londra’da yapıldı. 144 ülkeden 32 bin kişinin katıldığı kongreye Türkiye’den yüksek bir katılım vardı. Başarılı sunumlar yapan kardiyologlarımız, yurda çeşitli alanlarda kazandıkları ödüllerle döndüler
Avrupa Kardiyoloji Kongresine, kardiyologların yanı sıra, kalp damar cerrahları, hemşireler, teknisyenler, temel bilim araştırmacıları, diğer ilgililer, ilaç, tıbbi cihaz ve sağlık endüstrisi mensupları katıldı. Türkiye, 493 katılımcıyla 144 ülke arasında 14’üncü sırada yer aldı.
Son 10 yılda internetin sağladığı olanaklarla oluşan yeni bilgi alışverişi platformları kongrelere ciddi bir rakip oluşturdu. Bazı toplantılar yapılmaz oldu, birçoğunda katılımcı sayısı azaldı. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin yıllık toplantısı ise bu gidişin tersine bir gelişme gösterdi, giderek büyüdü. Bu yıl dünyanın en geniş katılımlı kalp hastalıkları kongresi ünvanını aldı. Bunun bir çok nedeni var.
Bilgi alışverişi için kullanılan yöntemlerin çeşitliliği, daha önceki yıllardan alınan dersler ışığında her yıl yapılan iyileştirmeler Avrupa Kardiyoloji Kongresi’ne ilginin canlı kalmasını sağlıyor. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin şemsiyesi altında bir araya gelen 57 kardeş ülke derneğinin üyelerine sağlanan katılım olanağı göstermelik değil. Toplantının tasarım ve örgütlenmesinden, önder görevlere getirilecek kişilerin belirlenmesine kadar, toplantının her alanında katılımın geniş bir coğrafyadan olmasına özen gösteriliyor. Bu kucaklayıcı yaklaşıma karşılık veren Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) bünyesindeki birçok kardiyolog da bu yıl kongrenin başarılı olmasında önemli rol oynadı.
Bilimsel alışveriş için yol çok
Londra’daki büyük kohgre merkezinde irili ufaklı 100’den fazla salonda sunulan bildirilere, yapılan tartışmalara ilgi büyüktü.
Londra’daki kongrede birinci amaç yeni bilgilerin kısa ve hızlı sunumlar ile açıklanması ve tartışmaya olanak sağlanmasıydı. Yeninin yanı sıra oturmuş bilgilerin de özlü ve yoğun biçimde aktarıldığı birçok faaliyet vardı.
Bu tip toplantılarda klasik bilgi aktarım yöntemi 8 - 10 dakika içinde 10 - 15 slayt eşliğinde yapılan sözlü bildirilerdir. Konuşmacı önce, yaptığı araştırmaya niye ihtiyaç duyulduğuna kısaca değinir, kendi çalışmasının amacını söyler, kullandığı bilimsel yöntemi açıklayıp elde ettiği bulguları tablolar ve grafikler yardımıyla sunar ve bu bulgular ışığında vardığı sonuçları bildirir.
Sunumdan sonra 2 - 4 dakikalık süre içinde toplantıyı yöneten uzmanların söz vermesiyle dinleyicilerden gelen soru ve katkılara cevap verir. Bu 10 - 15 dakikalık süreyi en iyi biçimde değerlendirmek için konuşmacılar haftalar, bazen aylar süren hazırlık yaparlar. Kurumlarındaki provalarda meslektaşlarından ve hocalarından aldıkları eleştrilerle sunumlarını mükemmelleştirmeye çalışırlar.
Duvar gazetesi ile sunum
Sözlü sunumlarda tartışmaya ayrılan zamanın çok kısıtlı olması ve kalabalık bir toplantı odasında, sorusu olsa da birçok kişinin elini kaldırıp konuşmak istememesi, yıllar önce poster sunumu denilen bir tarzın gelişmesine yol açtı. Araştırmanın özeti, okul duvar gazetesini andıran bir poster halinde büyük bir kartona basılıp duvara asılarak sunulur. Posterdeki yazı, tablo, resim ve grafiklerle ayrıntılı bir sunum yapılır. Günümüzde kongre salonunlarının büyükçe bir bölümü poster sunumlarına ayrılıyor.
3 - 4 saat boyunca asılı kalan posterinin başında en az 1 saat kalan bildiri sahibi, ilgi duyup gelen uzmanlarla rahat ve içten tartışmalara katılır, sorulara tek tek cevap verir. Bazen poster sahibi genç hekim, kendisini araştırması konusunda önceden çok çalışmış, yayın yapmış bir bilim insanını karşısında bulur, heyecanlansa da ünlü uzmanla unutamayacağı bir bilimsel sohbete dalar.
Genç Araştırmacı ödülü Hacettepeli Asistanın
Kan pulcukları pıhtı oluşumunu başlatan hücrelerdir. Bunun için birçok molekül ve hücreye yapışmalarını sağlayan, tıp dilinde reseptör denilen kepçeler vardır. Son yıllarda pulcukların pıtılaşmadan öte bağışıklık sistemiyle de ilişki kurduğu anlaşılmaya başlandı. Bazı durumlarda pulcuk üstünde bu işe yarayacak özel kepçelerin belirdiği saptandı. Dr. Koçyiğit ve arkadaşları bu gruptan 2 çeşit kepçenin sağlıklı insanlarda çok az görüldüğünü, buna karşılık kalp krizi ve ona yakın durumda olan insanların kanındaki hücrelerde çok daha fazla miktarda bulunduğunu ortaya koydu. Kalp damar hastalığı olsa da kalp krizi tehlikesinden uzak olan kararlı (stabil) hastalarda kepçe sayısında artış vardı ama daha azdı. Genç doktor ve arkadaşları, elde edilen verilerin kalp krizi oluşumunun anlaşılmasına katkıda bulunabileceğini ve yeni tedavi yöntemleri için yol gösterici olabileceğini söyledi. Araştırmacılar bu alanda çalışmalarına devam etme kararındalar.
Bu yıl kongreye bütün dünyadan sözlü veya poster olarak sunulmak üzere 11 binin üzerinde bildiri özeti yollandı. Bilim alanlarına göre seçilmiş kıdemli uzmanlardan oluşan kurul bunlardan 4533’ünü kabul etti. Türkiye bildiri sıralamasında 90 kabulle 16’ncı sırada yer aldı. Bu başarıdan daha önemlisi, Türkiye’nin toplantıya yaptığı bilimsel katkının niteliğinin niceliğini geçmiş olmasıdır. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde genç bir kardiyoloji asistanı olan Dr. Duygu Koçyiğit damar sertliği ve pıhtılaşma alanında yapılan en iyi genç araştırmacı yarışmasında birincilik ödülünü aldı. Yrd. Doç. Dr. Uğur Canpolat en çok ilgi çeken posterlerin kabul edildiği tartışmalı poster sunumları yarışmasında finale kaldı. Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Altuğ Çakmak, yaptığı 7 farklı poster sunumuyla kongredeki en üretken bilim insanları arasında sayıldı.
Bilgi yarışması
Genç araştırmacı ödülünü kazanan Hacettepe Tıp Fakültesi Asistanı Dr. Koçyiğit Türk Kardiyoloji Derneği’nin Avrupa Kardiyoloji Kongresi’ndeki standının önünde hocalarının arasında. Soldan sağa: Prof. Necla Özer (Hacettepe Ü.T.F.), Prof. Dilek Ural (Kocaeli Ü.T.F.), Dr. Duygu Koçyiğit, Prof. Lale Tokgözoğlu (Hacettepe Ü.T.F.), Prof. Aylin Yıldırır (Başkent Ü.T.F.). Ural ve Yıldırır diyabet ve kalp konusundaki bilgi yarışmasında 1’inci olan Türk takımında yer aldılar.
Kongrede orjinal bilimsel bildiri sunumlardan başka, birçok panelde, sempozyum ve tartışmada yer alan, konuşma yapan kıdemli uzmanlarımız da önemli başarılara imza attılar. Bunlardan en ilginci bir bilgi yarışma programıydı.
Almanya, Birleşik Kırallık, İsrail, Norveç, Rusya, Sırbistan ve Türkiye’nin 7’şer kişilik beyin takımları kardiyolojinin 7 farklı alanında yarıştı. Sorular her bir alanda Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin yayınlamış olduğu tanı ve tedavi kılavuzlarıyla ilgiliydi. Ben bunlardan ancak ‘diyabet ve kalp hastalığı’ konusundakini izleyebildim. Sorulan 5 soruyu aralarında tartışıp sözcüleri Prof. Dilek Ural aracılığyla hepsine ilk seferde doğru cevap veren ve bunu 15 dakikada başaran Türk takımı, 7 ülke arasında en başarılı olan ekipti.
Akciğerdeki pıhtıya çare
Bu yılki kongrede çoğu ülke tek bir özel oturum bile yapamazken TKD, 2 farklı özel oturum yapmayı başardı. Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Doç. Cihangir Kaymaz’ın önderliğinde bir süredir akciğer damarlarında kan basıncının yükselmesi ve akciğer damarlarına bacaktaki toplar damarlardan pıhtı atması hastalıklarıyla ilgili çeşitli projeler yürütülmekte. Avrupa Kongresi’nde ülkemizin yüzünü ağartan katkılardan bazıları bu çabaların ürünüydü. ‘Türkiye Akciğer Hipertansiyonu’ başlıklı özel oturumumuz çok ilgi çekti. Kaymaz ve ekibi dünyadaki diğer büyük çalışmalarla boy ölçüşecek düzeydeki araştırmalarında elde ettikleri yeni bilgileri sundu, öğretici örnek olgular bildirildi, yeni yaklaşımlar önerildi.
Aynı ekibin sunduğu 2 bildiriden biri, alanındaki en iyi posterlerler arasına girdi. Genç hekim Dr. Sevim Erkday’ın sunduğu bildiride, ucunda ses dalgaları yayan ince bir telle akciğer damarlarının tıkayan pıhtının eritilebildiği ve bu yolla kalp ve akciğerlerin bozulan durumunun düzeltilebileceği anlatıldı.
Dijital yenilikler
Türk kardiyologları, dijital ortamda da çok faaldiler. Akciğer pıhtı atması konusunda Avrupa Kardiyoloji Derneği’nce yeni yayınlanan tanı ve tedavi kılavuzunun 57 ülke arasında ilk kez kendi diline çeviren ve bunu bir akıllı telefon uygulaması olarak web sayfasından ücretsiz olarak sunan ilk dernek TKD idi.
TKD bu kongrede bir başka yeniliğe daha imza attı: Kongreye katılamayan hekimler için Dernek Başkanı Prof. Lale Tokgözoğlu ve önde gelen diğer bazı üyeler TKD Genel Müdürü Ahmet Ünver’in organize ettiği canlı yayınlarla Kongre izlenimlerini, önemli buldukları yenilikleri ve ilginç oturumları anlattılar.
SON SÖZ: Avrupa Kardiyoloji Kongresi, 5 gün süren lezzetli bir bilgi şöleniydi. Türkiye’den katılanlar bu söylemin hazırlanmasına, sunulmasına ve tadının çıkarılmasına katkıda bulundular. İzlenimlerime haftaya devam edeceğim.