Her gün bağışıklığı güçlendiren, yaşlanmayı önleyen, kasları kuvvetlendiren, cinsel gücü artıran, aynı zamanda damar sertliğinden karaciğer hastalığına, astımdan mide yanmasına ve daha binbir derde deva olan bitkisel ürünlerin reklamlarını görüyoruz. Milyarlarca dolarlık destek ürünleri endüstrisi, ilaçların aksine sıkı bir denetime tabi değil, reklamı yapılan etkinliğin bilimsel kanıtlarla desteklenmesi gerekmiyor. Büyük çoğunluğunun ise yaradığını gösteren kanıtlar yok. Kanıt bir yana on binlercesi bilimsel olarak hiç incelenmemiş. Birçoğunun işe yaramadığını düşündüren bilimsel veriler var. Bazılarının zararlı olabileceği biliniyor.
Binlerce bitkisel ürünün nerede, hangi koşullarda üretildiği bilinmiyor. Bilinse bile üretim koşullarını, özellikle yurtdışındaki imalathanelerin temizliğini ve kalitesini denetlemek çok zor.
1- Kutuda yazanla hapın içindeki farklı
New York eyaletinde başlatılan yasal soruşturmaya sebep olan incelemede, bir çok bitkisel ürünün kutusunun üstünde yazan etkin maddeleri içermediği, yazılı olmayan bazı maddelerin ise bolca bulunduğu saptandı. Kaynak: New York Times gazetesi
ABD’de son 2 yıl içinde giderek büyüyen bir skandal, destek ürünlerine harcanan milyarların boşa gitmiş olabileceğini düşündürüyor. New York eyaleti başsavcısı, 4 ünlü uluslararası mağaza zincirinde satılan destek ürünlerinin bir çoğunda kutuların üstünde içerdiği söylenen etkin maddelerin bulunmadığı için soruşturma açıldığını bildirdi. Mağazalara gönderilen resmi mektupta, sorunlu hapların satışının durdurulması emrediliyor ve konuyla ilgili belgeler isteniyor. Hapların içinin boş çıkması yeni bir durum değil. 2013 yılında Kanadalı bilim insanları benzer bir araştırma yaptılar. Bulgularını BMC Medicine adlı dergide bir makale halinde yayımladılar. İnceledikleri 44 ürünün üçte birinde hiç etkin madde yoktu, geri kalanların bir kısmında ise az miktarda vardı.
2- DNA testi gerçeği gösteriyor
Bundan 15 yıl önce başlatılan bir çalışmayla dünyadaki bin bir canlının DNAsının küçük bir bölümü incelendi. Her insana özel olan parmak izine benzer biçimde her bitki cinse özel olan bir DNA etiketi çıkarıldı. Bakkal dükkanlarında satılan ambalajlı bir çok malın ne olduğu ve kaça satıldığını gösteren bir dizi çizgiden oluşan etikete benzer görüntülerden bir kütüphane oluşturuldu.
Bir destek ürününün içinde etkin madde olup olmadığını araştıran uzmanlar, özel DNA bölümünü o etkin maddenin kütüphanedeki etiket örneğiyle karşılaştırarak kolayca sonuca varabiliyor.
Destek ürünleri endüstrisi, DNA testi sonucu bazı hapların içinde etkin madde olmadığı ithamına cevap olarak, bazı münferit sahtekarlıklar olabileceğini ama sorunun yaygın olmadığını söylüyor. İncelemede kullanılan yöntemlerin eksiklikleri olduğunu, bu nedenle bir çok ürünün suçsuz yere itham edildiğini idda ediyor. Bağımsız uzmanlar ise bu endüstrinin tümüyle denetimsiz faaliyet gösterdiğini ve baş savcının soruşturmakta haklı olduğunu ifade ediyor.
Bitkisel destek haplarının içinden çıkan toz halindeki maddede DNA incelemesi yapılınca hangi maddeler varsa sadece onlara ait olan etiketler elde ediliyor. Bu örnekte içinde ginko olduğu söylenen kapsül incelenmiş. Hiç ginko maddesine rastlanmamış, sadece dolgu maddesi olarak kullanılan pirinç ve soy fasulyası bulunmuş.
3- Bitkisel ürünün içinden ilaç çıkıyor
Bir diğer sorun da bazı bitkisel destek ürünlerinin içinde etikette yazmayan etkin maddelerin bulunması. Kas geliştirmek için kullanılan destek haplarında kortizon benzeri “anabolik steroid” denilen maddelerin bulunması ender değil. Bilinerek alınsa bile zararlı etkileri olabilecek bu ağır ilacın doğal bitkisel ürün kullanıyorum düşüncesiyle alınmasının ne kadar zararlı olabileceğini bir düşünün. Cinsel gücü artırdığı söylenen bazı ürünlerin içinde bir miktar Viagra cinsi ilaç çıktığını belgeleyen raporlar var. Birkaç yıl önce hızla zayıflattığı düşünülen doğal madde incelendiğinde, daha önce zararlı olduğu kanıtlandığı için piyasadan çekilen bir zayıflama ilacına rastlandı. Bu ve birçok destek hapı piyasadan çektirildi, sorumlular hakkında soruşturma açıldı. Bu saydığım ve benzeri sorunların ne kadar yaygın olduğu bilinmiyor. Ama öldürücü sonuçlara yol açabilecek sorunlar olduğu kesin.
4- Yasaklanan ürünler başka isimle satılıyor
Zararlı maddeler içerdiği için yasaklanan ürünlerin bir çoğu, bir yıl geçmeden, yenilendiği iddiasıyla tekrar piyasaya çıkıyor. Harvard Üniversitesi bilim insanları bu konuda yaptıkları bir araştırmada şaşırtıcı sonuçlara ulaştılar. 2009-2012 yılları arasında piyasadan çekilmiş olan 270 destek ürününü incelediler. Ürünlerin yaklaşık üçte ikisinin içinde zararlı maddelerin hemen hemen hiç değişmeden durduğunu saptadılar. Beşte birinin içinde yeni zararlı maddeler bulunduğunu saptadılar. Tüketicilerin sağlıklarına doğrudan tehdit oluşturn bu durum endüstri temsilcilerini de endişelendiriyor. Lakin bu olayları bazı küçük üreticilerin yarattığı münferit olaylar olarak görüyorlar. Konu denetimlerin sıkılaştırılması için yeni yasal düzenlemeler yapılmasına gelince şiddetle karşı çıkıyorlar.
5- Vitamin ve mİneraller!
Sorun sadece bitkisel ürünlerle sınırlı değil. Avuç dolusu para verip aldığımız vitamin ve mineral hapları, yeşil sebze, meyve, kuru yemiş, kepekli tahılları yiyerek aldığımız vitamin ve antioksidanların yerini tutmuyor. Hatta bazen zararlı bile olabiliyor. Bu gerçeği ortaya koyan bir dizi araştırmadan biri ABD’de binlerce kadın üstünde yapıldı.
Bilim insanları 1986 yılında, Iowa eyaletinde yaşayan yaklaşık 39 bin orta yaşlı kadını inceledi. 55 yaşının üstünde olan ve genellikle sağlıklı olan bu insanların hayat tarzları, yeme içme ve egzersiz alışkanlıkları titizlikle kaydedildi. 19 yıllık takip sırasında 15 bin kadın hayatını kaybetti. Beklenenin aksine, sağlıklı kalmak için vitamin ve mineral alanlarda ölüm oranının almayanlara göre daha yüksek olduğu görüldü. Archive of Internal Medicine adlı dergide yayınladıkları makalelerinde bilim insanlar çok vitaminli hap, B6 vitamini, folik asit ve çinko, magnezyum, demir, bakır gibi minerallerin yararlı olmadığını zararlı olabileceğini bildirdi.
Bu araştırma, çok sayıda denek uzun süre izlediği için ilgi uyandırdı. Aynı zamanda metodolojisindeki eksiklikler nedeniyle eleştirildi. Bir gözlemsel çalışma niteliği taşıdığı için, sonuçları kesin kanıt olarak kabul etmek mümkün olmasa da kaygı verici olduğu ve daha fazla araştırma yapmak gerektiği düşüncesi hâkimdi.
Diğer bazı çalışmalar vitaminlerin genellikle zararsız olduğunu ama A ve E vitaminlerinin bazı durumlarda zararlı olabileceğini ortaya koydu. Bunun yanı sıra yararlı olduklarını gösteren kanıtlar da yoktu. 2007 yılında ünlü JAMA dergisinde yayımlanan, 180 bin kişinin incelendiği, 250’ye yakın bilimsel araştırmanın topluca değerlendirildiği bir çalışmada, A, E ve C vitaminin, beta karoten ve selenyum gibi antioksidanların yararı olmadığı hatta zararlı olabileceği sonucuna varıldı.
6- İlaç etkileşimine dikkat
Destek ürünü alan bir kişi yeni bir ilaç almaya başlarsa ilaç etkileşimi tehlikesi doğar. Doktorlar hastalarına reçete yazarken bazı ilaçların tek tek alındıklarında güvenli olsalar da aynı hastaya verilirse olumsuz etki yapabileceğini göz önüne alırlar. Örneğin mideye zarar verebilecek iki farklı ilacı aynı zamanda vermek istemezler. Mecbur kalırlarsa hem hastalarını uyarır, hem sorun çıkmasını önlemek için tedbir alırlar. Bir çok kişi doktora gittiğinde almakta olduğu bitkisel ürünlerden söz etmez. Oysa bazı ilaçlar verilecek olursa tehlikeli etkileşimler ortaya çıkabilir Gelip geçici olumsuzlukların yanı sıra, karaciğer ve böbrekte hasar, ciddi kanamalar gibi ölümcül durumlar oluşabilir. Bu gibi sorunları önlemek için, doktora gitmeden önce alınan tüm ilaç ve bitkisel ürünlerinin, dozlarıyla beraber bir listesi yapılmalıdır. Bu listeye mineral ve vitaminler de dahil edilmelidir.
Son söz: Denetimsizlik, milyarlarca dolarlık bitkisel ürünler endüstrisine şüpheyle bakılmasına yol açıyor. Üretiminden tanıtımına, etkinliğinden yan etkilerine kadar bir çok alanda kaygı veren tarafları var. Bir çok alanında reform yapılması gerekiyor. O zamana kadar bu ürünleri kullanmadan önce iyice düşünmekte fayda var.