Yaşlı nüfus arttıkça Alzheimer gibi bunamayla sonlanan hastalıklar da artıyor. Kesin tedavisi olmayan bu dertlerden korunmak, ömür boyu sağlıklı bir hayat tarzına sahip olmaktan geçiyor
Ülkemizde yaşlı nüfusu her geçen gün artıyor. Modern tıbbın sağladığı etkin tedavilerin yanı sıra erken ölümleri azaltan önlemler, toplumda ak saçlı insan sayısını giderek artırıyor. Uzayan ömür her zaman sağlıklı yaşam analamına gelmiyor. Yaşlı nüfus arttıkça kronik hastalıklar daha sık görülmeye başlandı. Bu dertlerin başında sinir sistemini yıpratan, düşünmeyi, algılamayı, hafızayı ve kısacası beyin fonksiyonlarını bozan hastalıklar geliyor.
Bunama başlığı altında toplanan bu hastalıkların en önemli iki nedeni var: Alzheimer hastalığı ve tıbbi adı vasküler demans olan damarsal bunama.
Damar sertliği
Beyinde pıhtı ya da damar sertliğinin yarattığı dolaşım bozuklukları damarsal bunamaya yol açabilir.
En çok kana ihtiyacı olan beynimiz, kalbin her atımda vücuda pompaladığı kanın beşte birini kullanır. Yoğun bir düşünme ve problem çözme sırasında bu miktar iki katına çıkabilir. Kanlanması azalırsa beynin işlevi derhal etkilenir. Felç geçiren bir kişide beynin hangi bölgesinde kanlanma sorunu yaşanıyorsa o bölgenin hükmettiği yerlerde sorun olur. Elimizi, kolumuzu yöneten merkeze kan götüren damar tıkanmışsa kolumuzu kaldıramaz, elimizi hareket ettiremeyiz. Sorun anlama, muhakeme ve hafızayla ilgili merkezlerdeyse bu yeteneklerimizde gerilemeler olur.
İnme küçükse belirti vermeyebilir. Ama tekrar eden küçük inmelerin birikici etkisi kendini bunama olarak gösterir. Hasarlanan beyin alanı büyüdükçe hafıza bozuklukları, algılama ve muhakeme güçlükleriyle kendini gösteren damarsal bunama ortaya çıkar.
Hastalığın nedenleri
Alzheimer hastası olan bir insanın beyni ölümden sonra, çıplak gözle bile incelendiğinde, sağlıklı beyinlerden farklı olduğu görünür. Beyin hacim olarak küçülmüştür. Mikroskop altında incelendiğinde amiloid adlı özel bir proteinin yer yer beyin dokusuna çökmesi sonucu oluşan birikintilerin ve ölmüş sinir hücrelerinin yaptığı yumaklar göze çarpar.
Alzheimer hastalığının tam olarak nasıl oluştuğu bilinmiyor. Kalıtımın rol oynadığını düşündüren veriler var. Araştırmalar yaşlı kadınlarda hastalığın daha sık olduğunu gösteriyor. Hayat tarzımızdan kaynaklanan birçok etken de hastalığın oluşmasını kolaylaştırıyor. Tabii, tam tersi de doğru. Sağlıklı bir yaşam sürmek Alzheimer hastası olma riskimizi azaltıyor.
Hatta, beynimizde hasar olsa bile hastalığın ortaya çıkması gecikiyor. Hayattayken hiçbir bunama belirtisi göstermeyen bazı insanlara otopsi yapıldığında, beyinde Alzheimer hastalığına bağlı klasik değişiklikler görülmesi ender değil. Uzmanlar çelişkili gibi görünen bu durumu, kişilerin sağlıklı bir yaşam tarzı sürmüş olmalarına bağlıyor.
Beynin düşmanları
Nöroloji uzmanlarının Alzheimer hastalığından korunmak için yaptıkları tavsiyeler, kardiyologların kalp damar hastalıklarından korunmak için hastalarına verdikleri öğütlere benziyor. Bunun nedeni, yapılan birçok geniş çaplı araştırmanın kalp krizine yol açan risk faktörlerinin Alzheimer riskini de artırdığını ortaya koymuş olması.
Bu konuda yapılmış tüm bilimsel çalışmaları tarayan Kaliforniya Üniversitesi bilim insanları, Alzheimer hastalığına yakalananların yarısında, sorunun değiştirilebilir risk faktörlerinden kaynaklandığı sonucuna vardı. 2011 yılında ünlü Lancet dergisinde yayınladıkları makalelerinde sıraladıkları Alzheimer olma riskini yükselten 7 faktöre bakınca şaşırmamak elde değil. Çünkü, bu etkenlerin hemen hemen hepsi kalp krizi ve kalpten ölüm riskini artıran risk faktörlerinin aynısı.
Sigara
Birçok araştırmanın topluca değerlendirilmesi sigara içiciliğinin Alzheimer riskini yüzde 60 oranında artırdığını gösteriyor. Sigaranın damarlar üstüne olan olumsuz etkilerinin yanı sıra, tütündeki birçok maddenin sinir sistemine toksik etki yaptığı düşünülüyor.
Diyabet
Yapılan çalışmaların çoğunda diyabetle Alzheimer sıklığı arasında bir ilişki olduğu görülüyor. Şeker hastalığının Alzheimer riskini yüzde 40 artırdığını söyleyen bilim insanları, bunun nedeninin beyinde şeker kullanımının bozulmasına bağlı olabileceğini düşünüyorlar.
Şişmanlık
Diyabetle el ele giden şişmanlık Alzheimer hastalığının oluşmasına katkıda bulunan başka bir risk faktörü. Araştırmacılar özellikle orta yaştaki fazla kiloların ileri yaşlarda Alzheimer olma riskini yüzde 60 oranında yükselttiğini bildiriyor.
Yüksek tansiyon
Orta yaşta yüksek tansiyon hastalığı olanlarda, ileri yaşlarda Alzheimer olma riskleri yaklaşık 2 kat daha fazla. Buna karşılık, uzun yıllar tansiyonu normal olup da ileri yaşta yükselenlerde hastalık riskinde bir artış olmuyor.
Depresyon
Kalp hastası olmayı kolaylaştıran ve kalp hastalığından iyileşmeyi zorlaştıran depresyon, Alzheimer hastalığı için de bir risk faktörü. Uzmanlar depresyon çeken yaşlılarda Alzheimer tehlikesinin iki kat arttığını belirtiyor.
Hareketsiz yaşam
Modern çağda yaygınlaşan motorlu taşımacılık, asansör, masa başında çalışma gibi az haraketli yaşama zemin hazırlayan etkenler beyni olumsuz etkiliyor. Yapılan birçok çalışma az haraketli yaşam tarzının Alzheimer hastalığı riskini yüzde 80 artırdığını gösteriyor.
Düşük eğitim düzeyi
Alzheimer hastalığının eğitim düzeyi düşük kişilerde ve zihin çalışması yoğun olmayan insanlarda daha sık olduğu biliniyor. Lancet dergisindeki makalelerinde bu durumun riski yüzde 60 oranında artırdığını söyleyen araştırmacılar, zararın neresinden dönülse kârdır diyerek yaşlılar dahil herkesi zihin olarak daha faal olmaya davet ediyor.
Hayat tarzı değişikliği
Alzheimer hastalığı çoğu zaman sinsice başlayıp, beynimizin işlevlerini yavaş yavaş bozan bir dert. Uzmanlar sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemenin, risk faktörlerini kontrol altına almanın hem bedensel hem de zihinsel olarak faal olmanın önemini vurguluyor ve bu önlemleri almak için hiç bir zaman geç kalınmış değildir diyorlar.
Araştırmacılar sıraladıkları 7 risk faktöründe iyileşme sağlanırsa yeni çıkacak Alzheimer olgularının azalacağını, bu hastalığı olanlarda ilerlemenin yavaşlayacağını söylüyor.
2014’ün temmuz ayında açıklanan bir araştırma bu görüşü destekler nitelikte. İsveç ve Finlandiya’ da 60 yaşın üstünde 1260 kişi rastgele iki gruba ayrıldı. Bir gruba sağlıklı bir hayat tarzı için yoğun bir eğitim verildi ve destek sağlandı. Diğer denekler kontrol grubu olarak izlendi. İki yılın sonunda yapılan bir dizi test birinci grubun beyin fonksiyonlarının çok daha iyi olduğunu gösterdi. Hafıza, düşünme, planlama, muhakeme ve problem çözmede daha başarılı bulundular. İskandinavya’da yapılan bu araştırma ve benzerleri, Alzheimer hastalığının karşısında tümüyle aciz olmadığımızı, alabileceğimiz tedbirler olduğunu gösteriyor.
Beyni korumak için ne yapmalı?
Türk Alzheimer Derneği onursal başkanı Profesör Doktor Murat Emre, 2013 yılı başında Milliyet’ te yayınlanan bir söyleşisinde Alzheimer’ den korunmak için ne yapmalı sorusuna şöyle cevap veriyor:
1. Her gün egzersiz yapın.
2. Sosyal olun.
3. Zihninizi aktif tutun.
4. Akdeniz diyetini benimseyin, tahıldan, balıktan, yeşil sebzeden, meyvadan ve zeytinyağından zengin beslenme tarzına geçin.
5. Katı yağlardan kaçının.
6. Kilonuzu normal değerlere indirin.
7. Yüksek tansiyonunuzu ve yüksek kolesterolünüzü normal değerlere indirin.
8. Sigara içmeyin
Son söz: Yapılan her araştırma kalp krizinden inmeye, kanserden Alzheimer’ a birçok ciddi hastalığın çoğunlukla önlenebilir olduğunu gösteriyor. Hepsinde çare aynı. Sağlıklı bir hayat tarzını benimseyip yaşam boyu sürdürmek.