Gebeliğin fiziksel, duygusal ve finansal stres faktörleri duygusal ve cinsel yakınlaşmayı olumsuz etkileyebilmektedir. Gebelik ve doğum sonrasında seksüel tavır ve davranışlar; cinselliğe verilen değer sistemleri, dini inanışlar, fiziksel değişiklikler ve tıbbi kısıtlamalardan etkilenmektedir.
Genel olarak kadınlar gebeliğin ilk üç-aylık döneminde cinsel isteklerinin azaldığını fark ederler. Bu durum yorgunluk, bulantı ve içe kapanma hisleriyle ilgilidir. Düşük, vajinal kanama ya da ağrılı cinsel ilişki öyküsü olmayan bir kadının cinsel ilişkinin bebeğe zarar vereceğinden korkmasına gerek yoktur.
Gebeliğin ikinci üç-aylık döneminde genellikle cinsel istek ve aktivitede artış görülür. Çoğu kadının sevişme ya da mastürbasyon isteği artmıştır. Genital bölgede kan akımının artması nedeniyle bazı kadınlar hayatlarında ilk defa bu dönemde orgazm yaşayabilirler.
Gebeliğin üçüncü üç-aylık döneminde cinsel istek ve performans daha fazla değişkenlik gösterir. Kadın kendini hantallaşmış hissedebilir ve bebeğin zarar göreceğine dair korkuları artabilir. Eğer gebelikle ilgili sakıncalı bir durum ya da rahatsızlık yoksa cinsel ilişki zararlı değildir; her ne kadar orgazm rahimde
Hamilelikten önce varis gibi bir rahatsızlığı bulunmayan ancak hamilelik ile birlikte varis olan kadınlar ortalama %4-8 arasındadır.
Gebelikte varis görülmesine sebep olan birçok neden mevcuttur. Bu sebepler içerisinde en önemlilerinden birisi; gebelikle birlikte anne adaylarında meydana gelen hormonal değişiklikler sonucunda toplardamar duvarlarında meydana gelen genleşme ve gerilmenin artmasıdır. Bunun dışında diğer sorunlar şunlardır:
Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı, anne adayında varis görülme ihtimali artar.
Varis ile birlikte bacaklarda veya leğen kemiği civarında bulunan toplardamarlarda göllenen kan artmakta ve bunun sonucunda anne vücuduna ve bebeğe yeterli miktarda kan sağlanamadığından aniden ayağa kalkma gibi durumlarda kalbin daha fazla çalışması veani hareketler gerçekleştiğinde baş dönmesi ve bayılma gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. Kan dolaşımının hamilelikte varis görülmesiyle daha da yavaşlaması ve bacaklarda çatlamaların görülmesi, çirkin görüntülere, acı veren kaşıntılara ve aniden meydana gelen kramplara neden olacaktır. Varisin oluşmasından sonra tedavisi sağlanmadığı durumlarda bacaklar daha çok şişmekte ve derin sistemlerde göllenme
Düzenli smear ve meme kontrolü;
Evlenen ya da cinsel münasebette bulunan bayanların düzenli olarak jinekologa muayeneye gitmeli, meme muayenesi ya da ultrasonografilerini çektirmesi gerekmektedir.
Adet düzensizliği
Kadınlarda 21 günden kısa zamanda 35 günden uzun zamanda meydana gelen adet süreli değerlendirilir. Adet kanamasının normalden fazla ya da az hatta hiç olmadığı zaman mutlaka bir uzmana başvurulması gerekmektedir.
Vajinal akıntı;
Bayanlar kısa süreli de olsa vajinal enfeksiyon sorunları ile karşı karşıya kalmaktadır. Meydana gelen enfeksiyonlar sarı ya da gri renkte bulunan akıntılar meydana gelebilir. Hoş bir kokusu yoktur. Çok çabuk belirti vermektedirler.
Genital bölgede meydan gelen siğil;
Cinsel münasebet yolu ile bulaşan humman papilloma adlı virüsler genital bölgede siğil oluşturabilmektedir. Bu virüs tipine oldukça yaygın bir biçimde rastlanılmaktadır. Bu tür bir durum ile karşı karşıya kalındığı takdirde hemen uzmana başvurulması gerekir.
Hemoglobin kırmızı kan hücreleri de denen alyuvarlarda bulunan ve oksijen taşınmasını sağlayan bir protein türüdür. Kansızlık olarak da adlandırılan anemi kandaki hemoglobin miktarının belirli bir oranın altında kalması durumudur. Bu oran her yaş grubunda farklılık gösterebileceği gibi cinsiyete göre de değişiklik görülebilir. Hamilelik de anemi önemli bir sorundur. Bu nedenle anne adayları bebek düşünmeden evvel tüm değerlerine baktırıp varsa eksik değerleri bunlara uygulanacak takviye tedaviler ile eksikliklerini gidermeli ve daha sonra bebek düşünmelidir. Çünkü bebek tüm ihtiyacını anne adayının depolarından tamamladığı için anne adayında ciddi eksiklikler oluşmakta ve anne adayları doğum sonrasında ciddi sorunlarla karşılaşmaktadırlar.
Aneminin tek bir sebebi yoktur. Aneminin sebeplerinden bir kaçını şöyle sıralayabiliriz:
Hamilelikte görülen anemiye (kansızlık) ise 9 ay süren hamilelikte her 3 aylık periyotta geldiği seviyeye trimester denir. Her 3 aylık dönem için yani her trimester için farklı hemoglobin seviyesi vardır. Anne adayının hemoglobin oranı bu seviyenin altına düştüğü zaman anemi olarak adlandırılır. Hamile kadınların % 50’sinin anemi hastası olduğu tahmin
Sezeryan; sıklıkla bebeğin abdominal uterin insizyon yolu ile doğurtulması için kullanılan terimdir. Bu operasyon vaginal doğumun ya mümkün olmadığı yada anne ve bebeğin aşırı risk altında olduğu olgularda kullanılır. Ancak yıllar geçtikçe endikasyonlar artmış olup artık anne ve bebek için daha az tehlike arz eden doğum şekli haline gelmiştir. Daha sıklıkla kullanılması dolayısı ile,iyi cerrahi teknik,etkin antibiyotik varlığı,kan transfüzyonu imkanı gibi olanaklarda gelişme nedeni ile güvenilirliği de artmıştır.
Son yüzyılda tüm dünyada sezeryan oranları dramatik şekilde artmıştır. Sezeryan ile doğum birçok obstetrik problem için çözüm olarak görülmüştür. Medikolegal problemler ile karşı karşıya kalmadaki artış nedeni ile obstetrisyenler makat vajinal doğum ve operatif vajinal doğum yöntemlerini aşamalı olarak kullanmayı bırakmış, intrapartum fetal distres tanımını genişletmiş ve distozi tanısını liberal olarak kullanmaya başlamışlardır. Ayrıca primer sezeryan oranının yüksek olduğu primipar ileri yaş kadın sayısında da artış olmuştur. Tüm dünyada anne isteği nedeni ile primer elektif sezeryana yönlenme önemli bir gerçek haline gelmiştir. Son on yılda sezeryan oranındaki
Çok fazla kilolu yani obezite hastalığına sahip anne adaylarında hamilelik esnasında bazı komplikasyonlar görülebilir. Hamilelikte fazla kilo almanın nedenleri arasında, çok fazla kalorili yiyecekler tüketme, fiziksel egzersizlerin kısıtlı yapılması veya hiç yapılmaması, hareketsizlik, genetik sebepler gibi sebepler sayılabilir. Obezite hastalığına sahip anne adaylarında hamilelik esnasında yüksek tansiyon ve diyabet yani, şeker hastalığı çıkma olasılığı çok daha fazla görülebilir.
Obezite hastalığına sahip anne adaylarından doğan bebeklerde, yeni doğanların yoğum bakım ünitesine konulma gerekliliği doğabilir. Yeni doğan döneminde ölüm riskleri daha çok görülebilir.
Obezitenin ve hamilelik esnasında olması gerekenden fazla kilo almak, yukarıda anlatılan bu risklerinden kaçınmak için fazla kiloların hamilelik gerçekleşmeden önce kaybedilmesi gerektiği ve hamilelik esnasında gereği kadar kalori alma ve hareketsizlikten kaçınma, egzersiz yapma gibi önlemler alınmalıdır. Hamilelik esnasında ne kadar kilo alındığının kontrol edilmesi için sık sık tartılmak faydalı olacaktır.
Bir anne adayının hamilelik esanasından doğuma dek toplamda alması gereken bir kilo limiti
Hamilelikte canlı aşı yapılması önerilmez. Bu sebeple hamilelik sırasında ölü yani inaktifvirüz ya da bakteri kullanılarak yapılan aşıların anne veya fetüs için herhangi bir sağlık problemi oluşturmadığı biliniyor. Bunun dışında emzirme dönemlerinde annelerin ilaç kullanımına dikkat etmesi gerektiği herkesçe bilinir. Ancak aşı emzirme döneminde de anne ve bebeğe zarar vermeyen bir uygulamadır.
Hamilelikte aşılama genellikle ikinci üç aydan sonra başlar. Aşılamanın en önemli amaçlarından biri fetüste büyüme geriliği, ölü doğum ve sinirsel problemlere neden olabilecek enfeksiyonlardan korumaktır. Ayrıca ölü doğum riskini azaltmak ve yeni doğan enfeksiyonlarını azaltmaktır.
Eğer anne taşıyıcı ise doğumdan sonraki ilk 12 saatte mutlaka bebeğe hepatit-B aşısı yapılmalıdır. Çünkü anne taşıyıcı ise bebeğine doğum esnasında hepatit bulaştırmaları mümkündür. Eğer anne değil de baba hepatit-b taşıyıcısı ise anne hamilelik öncesinde aşı yaptırmalı. Eşi hepatit-b taşıyıcısı olan kadınlar hepatit-b hastalığına yakalanabilirler. Bu nedenle aşı ile korunma sağlanmalıdır. Eğer anne hamilelikten önce aşı yaptırmadıysa mutlaka hamilelik sırasında aşı yaptırmalı.
Grip her yıl kendini
Tüp bebek, çoğunlukla tercih edilip başarılı sonuçlar alınan bir yardımcı üreme yöntemidir. Ancak buna rağmen tüp bebek tedavilerinde her zaman pozitif sonuçlar alınamamaktadır. Tedavi öncesini kapsayan tüm süreçte, embviryo gelişimim zamanında ve transfer uygulamasında hiçbir pürüz çıkmasa dahi, olumsuz netice alma ihtimali, her zaman için mevcuttur. Standart olarak kabul edilen ve minimum 3 tüp bebek uygulamasında iyi kalitedeki embriyo transferine rağmen hamilelik gerçekleşmedi ise, ya da 10 veya daha fazla sayıda embriyonun transferine rağmen hamileliğin gerçekleşmemesi: Tekrarlayan Tüp Bebek Başarısızlıkları olarak geçmektedir. Fakat günümüz şartlarında farklı alternatfileri bulunan embriyo transferi stratejileri de duruma dahil edildiğinde, şayet bir embriyo transferi gerçekleştiriliyor ise toplam 4 başarısız uygulaması ya da iki tane embriyo aktarımı kabul edildiğinde 2 tane iyi kalitede blastosist transferi yapılmış 2’den fazla başarısız tüp bebek uygulaması, tekrarlayan tüp bebek başarısızlıkları olarak adlandırılır.
Başarılı geçmeyen tüp bebek tedavileri ardından, neden tutmadığını her anne baba adayı haklı olarak öğrenmek ister. Ancak, ne yazık ki tedaviden,