Gebelik Hesaplama Nasıl Yapılır?

25 Şubat 2014

Hamile kadınların genellikle büyük bir kısmı, hamilelik haftaları hesapladığı halde ya da doktoru kaç haftalık hamile olduğunu söylediği halde “kaç aylık” olduğunu kendi hesaplamak istemektedir. Hamileliğimin kaçıncı haftasındayım? Hamileliğimin kaçıncı ayı bitti? Hamileliğimde kaçıncı aya girdim? Esasında ay ve haftalar arasındaki karışıklı ve uyumsuzluk 1 ayın tam 4 haftalık süreci kapmasamamasından dolayı kaynaklanıyor. 1 ay 4 hafta 3 gün olarak hesaplanır. Burada mühimmatı olan ay hesabı değil, hafta hesabı yapmaktır. Hamilelik süreci genellikle 40 hafta sürer. Bu konuda kafa karışıklığına mahal vermemek adına doktorların yaklaşık olarak kabul ettiği ay ve haftalar şöyledir:

4-5 haftalık gebeliklere 1 aylık denilir
8-9 hafta bittiğinde 2 ay bitmiştir
12-13 hafta bittiğinde 3 ay bitmiştir
16-17 haftalar bittiğinde 4 ay bitmiştir
20-21 haftalar bittiğinde 5 ay bitmiştir
24-25 haftalar bittiğinde 6 ay bitmiştir

Yazının Devamı

Hamilelikte İdrar Kaçırma ve Nedenleri

24 Şubat 2014

Hamilelikte idrar kaçırmaya sebep olan etkenlerin dışında, fazla kilo problemi olan anne adaylarında sfinktere yüklenen ağırlığın artması buna sebep olan bir başka nedendir. Kimi anne adaylarında ise, yapısal bağ dokuları doğuştan zayıf olabilir. Daha önce 5000 gramın üstünde bebek doğuran anne adayları bu doğum dikişli dahi olsa, idrar kaçırma riski daha fazla görülür. Yapılan doğum sayısının artması, idrar kaçırmaya doğru orantılı olarak sebep olur. Bu veriler sayesinde idrar kaçırmanın belli bir hamilelik sürecinin ardından kendini gösterebileceğini söylemek doğru olmaz. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu olan hamile kadınlarda idrar kaçırma ya da idrar yanmaları hamileliğin henüz başlarında bile kendini gösterebilir. Obezite hastalığına sahip olan ya da fazla kilolu bir anne adayında ya da yapısal olarak bağ dokusu zayıf olan kişilerde öksürme, gülme, hapşırma gibi sebeplerden dolayı idrar kaçırma erken dönemlerde görülebilir. Kimi anne adaylarında ise hamileliğin son aşamalarına dek bu problem görülmeyebilir.

Gebe anne adaylarında en yaygın görülen problem sık sık idrara çıkmaktır. Sık sık idrara çıkma neredeyse hamilelerin tümünde görülebilecek bir durumdur. Buna neden

Yazının Devamı

Mikroenjeksiyon Nedir? Nasıl Uygulanır?

23 Şubat 2014

Tüp bebek uygulaması, Dünya’da birçok kişinin aile olmasına yardımcı olan bir yardımcı üreme yöntemidir.Tüp bebek yöntemi, Türkiye’de ise neredeyse 3 milyon üzeri bebek doğmasına neden olmuştur. Bu bebeklerin yarısı mikro enjeksiyon adı verilen yöntem ile Dünya’ya gelmiştir. Mikroenjeksiyon, camdan elde edilmiş bir mikropipetle hücre duvarından mikroskobik boyutta madde ekleme yöntemine verilen isimdir. Diğer tekniklere göre daha zahmetli bir tekniktir. Ancak buna rağmen gen aktarımı için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Mikroenjeksiyon aktarılmak istenen DNA parçasının doğrudan fiziksel bir yöntemle hücrenin çekirdeğine iletilmesi prensibiyle uygulanır. Mikroenjeksiyon tekniğiuygulanırken baba adayından alınan tek bir sperm hücresi, anne adayından elde edilen yumurtanın içerisine mikroskop aracılığı ile ince bir iğneyle yerleştirilir. Bu sayede döllenme oluşması sağlanır. Mikroenjeksiyon yöntemi sayesinde sperm sayısı ve hareketliliği minimum olan ve spermlerinde şekil bozukluğu bulunan erkekler, baba olabilme şansını elde eder. Diğer aşamaları, tıpkı tüp bebek uygulamasında olduğu gibidir. Mikroenjeksiyon yöntemi sayesinde döllenmenin gerçekleşmeme riski en aza

Yazının Devamı

Aile Planlamasında Spiral Kullanımı

21 Şubat 2014

Spiral ile gebelikten nasıl korunur?

Spiral rahim içine uygulanan bir doğum kontrol yöntemidir. Dünya çapında doğum kontrolü yöntemleri arasında en fazla kullanımı tercih edilen bir alettir. Spiral, spermlerin canlılığını yitirmesine neden olarak yumurtalık kanallarına geçişlerini önler. Ayrıca döllenmenin gerçekleştiği yumurtanın rahim içine yerleşmesini de önler.

Spiralin nasıl bir yapısı vardır?

Spiral araçlar genellikle T şeklini andırır. Spiralin alt tarafında 2 adet ip mevcuttur. Spiralde bulunan ipler spiralin kontrol edilmesinde ve aletin tekrar çıkarılmasında kullanılmaktadır.

Doğum kontrolü için kullanılan spirallerin neredeyse tümü baryum sülfat olarak adlandırılan bir tür madde ile kaplıdır. Baryum sülfat ile kaplı olmasındaki gaye spiralin kontrolü için çekilen ultrasonlarda görünmesini sağlamaktır.

Birtakım spiraller ise bakır yerine progesteron hormonu ilave edilerek geliştirilmiştir. Pregesteron hormonu ilave olan spiraller diğer spirallere oranla kanama oranını azaltmaktadır. Diğer bütün spiraller hastaya takıldıktan sonra yaklaşık 4 – 5 ay kanamanın artmasına yol açmaktadır. Ancak progesteron ilaveli spiraller diğer spirallere oranla maliyet

Yazının Devamı

Jinekolojik Enfeksiyonlar Hamileliğe Engel mi?

19 Şubat 2014

Üreme sağlığını korumanın en önemli basamaklarından biri genital organlardaki enfeksiyonların erken tanı ve tedavisidir. Yaygın olarak görülen bu enfeksiyonlar büyük rahatsızlık vermenin yanı sıra, yaptığı kalıcı hasarlarla ileride infertilite gibi istenmeyen sonuçlar doğurur.

Vajinal Enfeksiyonlar;

Kadınlarda en sık görülen enfeksiyonlar vajinal enfeksiyonlardır. Vajiniti olan kadınların en önemli yakınmaları, kaşıntı ve yanma hissi, koyu renkli ve kötü kokulu vajinal akıntı, idrar yaparken yanma ve cinsel ilişki sırasında ağrıdır. Mantarlar, bakteriler ve bazı parazitler enfeksiyonlara yol açabilir.

Mantar enfeksiyonları gebelikte, antibiyotik ve doğum kontrol hapı kullananlarda ve şeker hastalarında sık görülür. Mantara bağlı vajinitlerde beyaz renkli ve peynirimsi bir akıntı olur. spermin yumurtaya doğru taşınmasını engeller. Vajinal ortama değiştirerek spermin canlı kalma süresini kısaltır. Mantar enfeksiyonları erkeklerde de görülebilir ve kaşıntı, akıntı gibi yakınmalara yol açar. Bu enfeksiyonlar sperm transportunu engeller ve sperm hücrelerine tutunarak sperm hareketliliğini azaltır. Antimikotik (mantarlara etkili) ilaçlar ile kolayca tedavi edilebilir.

Trikomo

Yazının Devamı

Gebelik Şekeri ve Riskleri

17 Şubat 2014

Şeker hastalığı (diyabet) kanda yüksek şeker düzeylerinin oluşmasına sebep olan bir hastalıktır. Bazı kadınlarda hamile kalmadan önce diyabet zaten var olabilir. Bazı kadınlarda ise “gestasyonel diyabet” olarak isimlendirilen gebelik şekeri ortaya çıkabilir. Neredeyse her 150 hamileliğin 1'inde pregestasyonel DM (hamilelik öncesi şeker hastalığı) görülebilmektedir.
Şayet anne adayının hamile kalmadan evvel şeker hastalığı var ise, hamilelik süresi boyunca kan şeker düzeyinin kontrol altında tutulabilmesi, hamilelikten önceki halinden daha güç olabilir.
İnsülin dozunun değiştirilmesine gereksinim duyulabilir.

Gebelik henüz gerçekleşemeden herhangi bir şeker hastalığı ya da belirtisi olmayan bir anne adayında, gebelik esnasında glukoz yani şeker değerlerinde yükseklik olabilir. Bu da gebelik şekerine işaret eden bir durumdur. Gebeliğin 24-28 haftaları arasında şeker su testi diye bilinen, glukoz yükleme testi aracılığı ile tarama yapılır. Sonuçlar 100 gram oral glukoz testi ile kesin tanıya varılır.

Şeker hastalığı gebelik esnasında da kendini gösterse, gebelikten önce de başlamış olsa da, anne adayı ve bebek için bir takım riskleri de beraberinde getirir. Şeker

Yazının Devamı

Gebelikte Alınacak Vitamin-Mineraller

16 Şubat 2014

Bu besin grupları enerji vermezler ancak temel besin gruplarındandır. Bütün vitaminler ve mineraller vücutta birçok sürecin meydana gelebilmesi için etkin rol oynamaktadırlar. Vücudumuz tarafından üretilemezler. Bebeğin gelişimi ve büyümesi için gereklidirler. Gebelik yetersiz ve dengesiz beslenme vb. nedenlerle vitamin – mineral yetersizliği ile sıklıkla karşılaşılabilir. Vitamin mineral yetersizliği annede kansızlık, kemik zayıflaması, diş çürümesi gibi sorunlara yol açabilirken, bebekte gelişme geriliği ve erken doğum gibi durumlarla karşılaşılabilir. Gebeliğiniz süresince sağlıklı ve dengeli bir program ile beslenmek, doktorunuzun önerisiyle vitamin-mineral desteği almak vitamin – mineral yetersizliğinin önlenmesinde etkili olabilmektedir.

GEBELİKTE NEDEN VİTAMİN- MİNERAL İHTİYACINI ARTAR?

- Beslenme programındaki yapılan hatalar,

- Yakın zamanda veya sıklıkla geçirilmiş gebelikler

- Gebelik öncesinde doğum kontrol hapı kullanılması

- Yaşam biçimi ( sigara kullanımı, alkol)

- Bulantı ve kusma nedeniyle yeterli beslenememe

- Bebeğin büyümesine bağlı gereksinim artışı

Yazının Devamı

Çoğul Gebelik ve Riskleri

15 Şubat 2014

Çoğul gebelik ikiz ya da daha fazla bebeğin aynı anda oluşmasına verilen addır. Yardımcı üreme tedavilerinde çoğul gebelik riski doğal yöntemler ile sağlanan gebeliklerden daha fazladır. Çoğul gebelik riski ile anne ve taşıdığı bebekler sağlık yönünden ciddi sorunlara maruz kalabilir.

Kısırlık tedavilerinde çoğul gebelik riski hangi oranlardadır?

Çoğul gebeliklerin oluşum göstermesi ve oranı uygulanan tedaviye göre değişim göstermektedir. Ancak çoğul gebelik olasılığı oldukça yüksektir. Uygulanan tedavide follikülün birden fazla gelişmesinde oluşan gebeliklerde çoğul gebelik riski yüksek oranlarda seyretmektedir. Ancak uygulanan tedavilerde çoğul gebelik riski hesaplanarak risk en aza indirilmeye çalışılır.

Çoğul gebelik anneye ne oranda zarar verir?

Kişi eğer gebe kalmış ise ve gebelikte birden fazla bebek oluşmuşsa hamilelik döneminde oldukça fazla sağlık problemleri oluşabilir. Bebeğin gelişim gösterdiği amniyotik sıvı olması gerekenden fazla olabilir ve bu durum son derece tehlike içeren bir durumdur. Amniyotik sıvının gereğinden fazla olması ile beraber erken doğum riski de artış gösterir.

Çoğul gebeliklerde doğum genellikle sezaryen ile gerçekleşir. Ayrıca

Yazının Devamı