ÖĞRENCİLERİMİZ...
Karpuzun ağaçta yetiştiğini, sütün fabrikada imal edildiğini düşünüyorsa...
Yeşilçam uydurması “dünyayı kurtaran adamın” tarihte gerçek olduğunu zannediyor...
Asıl milli kahramanların adı ise bir kulağından girip diğerinden çıkmışsa ya da onları hiç duymamışsa...
Mesela, “Hasan Tahsin kimdir?” sorusu üzerine suspussa ve bu öğrenci İzmir’de yaşıyorsa...
Çarpım çetveli karşısında çarpılıp kalıyor, “Altı kere yedi kaç eder” denilince taş kesiliyorsa...
Bırakın yakın-uzak tarihte olup biteni, Türkiye’nin kaç coğrafi bölgesi olduğunu...
Oturduğu ilçenin belediye başkanından bile haberdar değilse. Yakınına bu denli uzaksa...
Ne gazete ne bir kitap okuyorsa ve o küçük yaşta sigarayla küfür ağzından eksik olmuyorsa...
Ama Barcelona’nın tüm kadrosunu bir çırpıda sayabiliyor...
Messi’nin kaç numara ayakkabı giydiğinden neyi sevip neleri sevmediğine kadar biliyorsa...
Ve hepsi de bir mühendis kadar bilgisayara hakimse, internette dünyayı avucuna sığdırabiliyorsa...
Bu işte bir terslik yok mu?
Bir yanda okulda öğrenilemeyenler...
Diğer yanda dışarıda öğrenilen, taze beyinleri işgal eden gereksiz bilgiler...
“Temel eğitimin temeli bu mu?” diye insan sormaz mı?
“Eğitim bunun için mi zorunlu?” demez mi adam?
“Hasan Tahsin kim?” tık yok!
Messi’ye gelince sular seller gibi.
Bu nasıl iş?
Part-time öğretmenlerle ancak bu kadar
İZMİR’İN en kalabalık ilçesi Karabağlar...
Öğretmenlerin 220’si ücretli (170’i ilköğretimde), 41’i sözleşmeli...
Bir başka büyük ilçe Konak.
Eğitimcilerin 420’si ücretli, 87’si sözleşmeli...
Diğer ilçelerde de pek farklı değil.
Çocuklarımız; ücretli, daha doğrusu part-time öğretmenlere emanet.
Devlet kadro açmadığı için atanamayan genç eğitimciler, saati altı liradan görev alıyor.
Ders saatleri haftada 30’u aşmıyor, genelde 20 saat civarında. Ortalama aylık kazançları asgari ücretin bile altında.
Yol ve yemek masrafını düşünce al sana parasız eğitim...
Her sekiz ders saati için bir günlük sigorta primi ödeniyor.
Böyle çalışmaya devam ederlerse emeklilik hayal.
Zaten onlar da farkında. Birkaç ayda ceketini alan gidiyor.
İşte bu yüzden öğrenciler daha birinci sınıfta 2-3 öğretmen birden değiştiriyor.
Çocuklar öğretmenini sokakta görse bile tanımıyor.
Zorunlu temel eğitim yap-boza dönüyor, dikiş tutmuyor.
Okullarda devamlılık olmayınca, Messi’nin neredeyse yedi sülalesini bilen öğrenciler, “Hasan Tahsin kimdi” diye düşünüp taşınıyor.
Anlayacağınız zorunlu eğitimden ses çıkmıyor...
Böyle giderse çıkacağa da benzemiyor!
Hani eğitim şarttı?..
NOT: Milli Eğitim Bakanlığı, 30 bin kadro açmaya hazırlanıyor. Ancak sadece İzmir’de atama bekleyen (bir bölümü ücretli, geçici öğretmenlik yapıyor) eğitimci sayısı 50 bin.