Atalarımız her ne kadar “hatadan dönmek erdemdir” dese de biz en bariz hatalarda bile ısrarcı olmaya devam ediyoruz.
Örnek mi istiyorsunuz alın size mülakat, alın size hormonlu notlar, alın size sınav odaklı eğitim, alın size 4+4+4, alın size Anadolu liseleri…
Önceki iktidarlar 8 yıllık kesintisiz eğitimde ısrar etti de ne oldu? Kazanımları ve yarattığı
hasarlar konusunda sağlıklı bir araştırma yapıldı mı? Hayır.
Yapılsaydı en azından imam hatip liselerinde olduğu gibi Anadolu liseleri ve yabancı kolejlerin orta bölümleri de yeniden açılırdı…
Nasıl ki hatada ısrar yanlışsa, olması gerekenleri değil, işimize gelenleri istediğimiz gibi yapmak da bir o kadar hatalı ve eksik bir uygulama şeklidir!..
Anadolu liseleri
Anadolu liseleri, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yabancı kolejlerin alternatifi olarak kurulmuş ve çok başarılı olmuş bir sistemdi. Zamanla sıradanlaştırıldı ve adeta tabela okul haline getirildiler. Fen lisesinde de durum farklı değil. Bu güzide okullarımızı, daha da iyileştireceğimize neredeyse her sokağa birer tane daha açarak sıradanlaştırdık…
Anadolu liseleri yabancı dille eğitim konusunda “yerli ve milli” modeldi. Dünya eğitim literatürüne giren en başarılı örneklerimizden biriydi. Bu yüzden fabrika ayarlarına dönüp, ortaokul kısımları yeniden açılmalı, tabelası da her okula değil hak eden okullara asılmalıdır…
Ülkemizde ailelerin ve öğrencilerin en önemli önceliklerinden birisi de yabancı dil öğrenmek. Sınav sektörünün bu kadar büyümesi bu yüzden.
Yabancı dille eğitim yapan lise ya da üniversitelerden birisine girmek velilerin de gençlerin de en büyük hayali.
Yarış artan bir hızla devam ediyor ama maalesef bu okullarımız artık eski okullarımız değil!
Tabelaları dışında hiçbir şey kalmadığı gibi, neredeyse tüm liselere Anadolu lisesi tabelaları asıldı… Anadolu liselerine eskiden ilkokul 5. sınıftan sonra öğrenci alınır, bir ya da iki yıl hazırlık sınıfı olur ve liseyi bitirinceye kadar bazı dersler gerçek anlamda yabancı dille yapılırdı.
Mezunları istisnasız yabancı dil öğrenir ve dershane, özel öğretmen desteği olmadan üniversiteyi kazanırdı.
Cumhuriyetimizin birinci yüzyılına lokomotif olan önemli öğretim kurumlarımızdan biriydi. 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilirken ortaokulları kapandı, daha doğrusu ortaokul ve liseler birbirinden ayrıldı ve Anadolu liselerine, ortaokuldan sonra öğrenci alınmaya başladı.
Peki iyi mi oldu kötü mü?
Nereden baktığınıza göre farklı yorumlar yapılsa da yeni haliyle hem akademik açıdan hem de dil öğrenme konusunda başarılı olunamadı. Dahası tüm liselere Anadolu lisesi tabelası asılmaya başlandı, öğretmen ve öğrenci seçiminde, müfredatta ve en önemlisi de farkındalık yaratma konusundaki yılların tecrübesi yok sayıldı…
4+4+4’e geçildiğinde ise adeta hepten yok olup gittiler.
Sonraki süreçlerde bazı okulların ortaokul bölümleri yeniden açılırken, onlarınki açılmadı.
Neden açılmadı, niye açılmıyor?..
Bu yanlıştan bir an önce vazgeçip hem Anadolu liselerinin hem de yabancı kolejlerin ortaokul bölümleri yeniden açılmalı ve sistem eski haline dönmelidir. Bunu sadece çocuklarımız için değil ülkemizin geleceği için yapmalıyız…
Yeni model arayışı?
Eğitim dünden bugüne çok değişti, daha da değişecek. Bu yüzden ”Köy enstitüleri ve Anadolu liseleri gibi dünün modelleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp neden yeniden gündeme getiriliyor?” diyenleriniz mutlaka olacaktır. Olmalıdır da yoksa doğruyu bulmamız çok daha zor olur.
Denenmiş ve başarılı olmuş modeller birebir aynı olmasa da ruhu ve yöntemleri itibarı ile aradan binlerce yıl geçse de özü ve mantığı ile her daim başarılı olur.
Köy enstitüleri üretim, sorun çözme, kendi yağında kavrulma, çok yönlü olma ve en önemlisi de ilgi ve yetenekler doğrultusunda yetiştirilen gençler ile yerel ihtiyaçları karşılıyordu.
Anadolu liseleri ise sınav odaklı değil öğrenme odaklıydı. Fen ve dil laboratuvarları, spor, sanat ve diğer kültürel etkinliklerin amacı daha yüksek puan almak için değil daha donanımlı birey olmak içindi. Orta kısımları da yabancı dile ne kadar erken başlanırsa ve bazı dersler yabancı dille yapılırsa o kadar verimli olur mantığı taşıyordu!..
Özetin özeti: Strateji, taktik, yöntem ve sistemlerde, zaman kadar ve gelişmeler kadar ruh da önemlidir!..