Özgür Kaynar

Özgür Kaynar

ozgur.kaynar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları


GEÇENLERDE bir operasyon geçirdim.
Hastane odasındaki üç gün boyunca düşündüm.
Ege Üniversitesi Hastanesi’ndeydim. Bir SSK’lı olarak ve beş kuruş ödemeden...
Oysa buranın daha önce kapısından bile geçemiyordum.
SSK’lı olarak sanki vebalıydık, almıyorlardı. Bizler için sosyal güvenceli tek sağlık adresi SSK hastaneleriydi.
Kuyrukların bitmek bilmediği...
İnsanların iyileşmek isterken, çile çekip inim inim inlediği...
Kedilerin fare avladığı, böceklerin cirit attığı...
Hastalara adı sanı bilinmeyen tuhaf ilaçların verildiği...
“Hastane mi, mezbaha mı” denilen o binalardan birine ilk gittiğimde, kendimi dışarı zor atmıştım.
Sağlık adresi değil de, sanki korku filmi setiydi.
“Sen SSK’lısın” denilip oraya mahkum edilenlerin hali yıllar geçse de gözümün önünde sanki dün gibi duruyor.
O hastane, bırak iyileşmeyi, sapasağlam geleni bile hasta etmeye yeterdi.
Babam memur olduğu için çocukluğunda ya devlet ya da üniversite hastanelerine gitmiş benim için tam bir hayal kırıklığıydı...
Yıkılmış, SSK’lılığıma isyan etmiştim.
Sonrasında şans yardım etti, SSK hastanelerine bir daha yolum düşmedi.
Ama her gün binlerce insan iyileşme uğruna acı çekti, güneş doğmadan kuyruklara girdi.
Ege Üniversitesi Hastanesi’nde sağlığıma kavuşurken, zaman tünelinde geçmişe gittim, hatırlamak istemediğim o gün gözümün önünde canlanıverdi.
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz...
Eleştirirsiniz, eleştirmezsiniz...
Ama, SSK’lıları beşinci sınıf vatandaş gören sakat devlet anlayışına son veren bu hükümete hakkını teslim etmek gerekir.
SSK’lı damgası yedim diye geçmişte kapısından giremediğim bir üniversite hastanesinde beş kuruş ödemeden ameliyat olunca...
İnsan nereden nereye gelindiğini daha iyi anlıyor.

Haberin Devamı

Nereden nereye
Bu uyarıya aman dikkat!
İNSANLAR SSK’lılar ve diğerleri diye ayrılıp ötekileştirilirken...
Adı “devlet”le başlayanlara ve üniversitelerinkilere, “SSK’lıysan giremezsin, işçisin sen işçi kal” denilirken...
Bu ülkenin hastaneleri, belki de dünyada eşi olmayan bir garabetin tam da ortasındaydı!
Vatandaş, “Neden bu ayrım” diye soruyor, Ankara’dan hiç ses gelmiyordu.
Başkent’in beşinci sınıf vatandaş gördüğü işçisi karşısında kör olduğu...
Reçete vurgunları, sahte ameliyatlar, hayali insanlara tedavilerle sosyal güvenlik kurumlarının içinin boşaltıldığı o günler...
Hafızamızın hatırlanmak istenmeyenlerle dolu karanlık köşesinde duruyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Füzün’ün yaptığı uyarı da beni geçmişe götürdü, “Eyvah” dedirtmeye yetti.
Prof. Füzün, SGK’nın belirlediği ücretlerin sundukları hizmeti karşılamaya yetmediğine işaret ediyor.
“Temel görevimiz eğitim ve araştırma. Bunu yaparken, doğal olarak hizmet de üretiyoruz. Ancak SGK paylarının düşüklüğü nedeniyle bu hizmetin karşılığını eksik ve geç alıyoruz. Üniversite hastaneleri zarar ediyor. Bu ücretler yüzde 20 fazla olmalı. Eğitim ve öğretim için üniversite hastanelerine ekstra fon sağlanmalı. Sözleşmeli personelin maaşları, merkezi bütçe kapsamına alınmalı. Makine-teçhizat alımına, bunların bakım ve onarımlarına daha fazla kaynak ayrılmalı” diyor.
70 milyon liralık borçları olduğunu da belirten Prof. Füzün’ün uyarısına aman dikkat! O kara maziye tekrar dönme ihtimalini dilim söylemeye varmıyor... Üniversite hastaneleri yüzümüze kapanmasın!..