Kafamız hiç bu kadar çok karışmamıştı. Bir yanda korku, diğer yanda içimizi kurt gibi kemiren bir şüphe... Domuz gribi, neden olduğu ölümler kadar ondan korunmak için üretilen aşısıyla da kabusumuz oldu.
Doktorlar bile birbirlerine, “Aşı yaptıracak mısın” diyor. Soru net, ya cevabı..? Hastalıktan çok aşısından korkulunca çoğu kişi hayır diyor ama bunun doğru mu yanlış mı olduğundan emin olan pek yok gibi. Hayat üzerine adeta bahis oynanıyor!
“Kesinlikle evet” diyen, ailesiyle birlikte aşı olan ender isimlerden biri Prof. Dr. Çağrı Büke... Bu konunun Türkiye’deki sayılı uzmanlarından olunca onun seçimi daha da önem kazanıyor.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Büke’nin, Hüseyin Aslan Anaokulu velilerini domuz gribi hakkında bilgilendireceğini öğrenince tam zamanı deyip gittim.
Kendisiyle sohbet etme, hepimizin zihnini kurcalayan soruları sorma şansı buldum. Söyledikleri insanı hem ferahlatırken hem de dehşete düşürüyordu. Hep söylendiği gibi mevsimsel gribe göre daha az tehlikeliydi. Normalinde ölüm oranı yüzde birken bunda binde birle üç arasında değişiyordu. Ama bir ayrıntı vardı ve işte o, tüm tıp dünyasını çaresiz bırakan virüsün henüz keşfedilemeyen ölümcül yüzüydü..!
Bildiğimiz grip, artık herkesin öğrendiği o risk gruplarında hayati tehlike yaratıyordu. Domuz gribiyse hiç sağlık sorunu olmayanların da akciğerlerini sinsice iflasa sürükleyip inanılmaz hızla ölüme götürebiliyordu. Virüsün nasıl böyle bir etki yaptığının şu an için açıklaması yok.
Tıp aleminin de olup biteni şaşkınlıkla izlediğini, Prof. Çağrı Büke’nin bunları anlatırken gözlerinde görmek mümkündü.
İzmirli ünlü bilim adamı işte bu gerçeğe dikkat çekerken, aşı yaptırmanın taşıdığı önemi de aslında ifade ediyordu. Çağrı Büke, o gün pek bilinmeyenleri de sıraladı. İşte onlar...
- Geçmişte etkili olan domuz gribi virüsü, kümes hayvanlarında ve insanlarda değişime uğrayarak ölümcül hale gelip günümüzdeki salgına neden oldu.
- Ülkemizde toplumun yüzde 50’si nisan ayı sonuna kadar bu virüsle karşılaşacak. Yani her iki kişiden biri aşı olmadıysa hastalanacak.
- Virüs en uzun süre parada yaşıyor. Bulaşıcı özelliğini parada üç gün sürdürebiliyor. Bu süre ellerde bir saat, dış ortamlarda ise sekiz saat... Özellikle ülkemizde hızla yayılmasında paranın önemli etken olduğu düşünülüyor.
- Daha çok kişiye bulaşmasının önlenmesi için önce el temizliğine dikkat etmek gerekiyor. Eller en az bir dakika yıkanmalı. Ellere, özellikle de parmak aralarına yapışan virüs daha kısa sürede atılamıyor.
- Kapalı ortamların mutlaka güneş görmesi gerekiyor. Güneş ışınları virüsü öldürüyor. Havalandırma da virüsün havada asılı kaldığı zamanı önemli ölçüde kısaltıyor.
- Piyasada tükenen zatürree aşısının bu hastalıkta koruyuculuğu yok. Çünkü domuz gribinin kendisi zatürreeye yol açıyor.
- Fazla kilolular da risk grubunda. Bu hastalık yüzünden hayatını kaybedenler arasında kiloluların sayısı hiç de az değil.
- Domuz gribi aşısındaki ajuvan, vücudumuzdaki kolestrol sıvısı içinde zaten var. Bu nedenle vücudumuza yabancı değil. Çocuklara yıllardır yapılan kızamık aşısında da bulunuyor.
- Çoklu kullanım amacıyla genelde 10’ar dozluk şişelerdeki aşılara mikrop bulaşmaması için civa konuyor. Ülkemizdeki domuz gribi aşısında da olan civanın binde 8-9 oranında felç riski var. Riski daha da artırmamak için aşı olunan hafta deniz mahsulleri tüketilmemeli. Çünkü balık ve diğer deniz canlılarında da civa bulunuyor.
- Önümüzdeki sene üretilecek grip aşılarında domuz gribine neden olan virüs de olacak. Belki kuş gribi virüsü de eklenecek. Tıp dünyası domuz gribinden çok, kuş gribinden korkuyor. Bu hastalıkta ölüm oranı yüzde 63. Aşı çalışmaları son aşamaya geldi.
- Tüm griplerde en iyi ilaç yatak istirahatı ve bol sıvı tüketimi.
OKUR HATTI
Hafta sonu ulaşım işkenceden farksız
İzmir’de hafta sonları başta otobüs olmak üzere toplu ulaşım seferleri çile çektiriyor. Durakta dakikalarca beklemeniz gerekiyor. Çoğu zaman araçlar daha ilk duraklarda dolduğu için yer bulup binmemiz imkansız... Bindiğine sevinenler de sıkış tepiş yolculuk yapıyor. Açıköğretim sınavlarının olduğu günler ise ulaşım işkenceden farksız hale geliyor. Toplu ulaşımda insana saygı gözetilmeli!Yılmaz Soylu
Olimpiyat Köyü’nde su çilesi bitmiyor
Yerleşime yaklaşık üç yıl önce açılmasına rağmen Olimpiyat Köyü’nde sorunlar eksik olmuyor. Bunların başında da su kesintileri geliyor. Özellikle tatil günlerinde kötü sürprizle karşılaşıyoruz. Büyükşehir Belediyesi’ni aradığımızda hep aynı yanıtı alıyoruz, “Arıza var” diyorlar. Bu arızalar hiç bitmeyecek mi? Böyle planlı kurulan bir yerleşim yerinde altyapı neden bu kadar sorunlu?
Meltem Esen Deveci