ABD’ye yerleşen akademisyen arkadaşım Banu Eriş’e iki yıl sonra geldiği İzmir’i nasıl bulduğunu sordum. Sorumu soruyla yanıtladı. “İzmir bu kadar kıraç mıydı” dedi. Yıllarca yaşadığı, başka hiçbir yerle değişmeyecek kadar çok sevdiği İzmir, New York’tan sonra ona hayli çorak gelmişti. Ağaç sayısının ne kadar az olduğunu, epeyce ayrı kaldıktan sonra daha iyi anlamıştı. Şaşkınlığı, “Acaba ben başka bir yere mi geldim. Burası o eski İzmir mi” edasındaydı. Gerçeği, uzaklarda geçirdiği iki yıl sonra farketmişti. Özlemini taşıdığı, resimlerine bakıp hasretini giderdiği, burnunda tüten bu kent onu kupkuru karşılamıştı.
Şaşkınlığında haksız sayılmaz. Çünkü kafayı kaldırıp bu kente dikkatlice bakıldığında her şeyi tüm çıplaklığıyla görmek zor değil. Doğal örtüsü kayalar olmuş kararmış yamaçlar ve beton yığınlarına hapsolmuş bir kenti karşınızda bulursunuz. Hele İzmir’i havadan kuşbakışı incelerseniz, Kültürpark, Ege Üniversitesi Kampusü ve Teleferik çevresi, çölün ortasındaki vahadan farksızdır. Çıplak yamaçların arasındaki bu cennet köşeler nazar boncuğu gibi durur. İnsan, “İyi ki varlar” derken, “Neden daha çok yok” demekten de kendini alamaz.
Madalyonun iyi tarafı da bu
Bardağın boş tarafında vaziyet bu, insanın içini karartıyor. Ama bir de dolu tarafı var. Bundan bahsetmemek haksızlık olur. Büyükşehir Belediyesi, bu çıplak şehre yakışan yeşil örtüyü giydirmek için uzunca süredir mücadele ediyor. Merhum Başkan Ahmet Piriştina’nın İnciraltı’na ikinci bir Kültürpark kazandırmak için verdiği mücadeleyi iyi biliyorum. Şimdi orada tam 90 bin fidan kök salıyor, İzmir’i yeşillendirecek filizlerini masmavi gökyüzüne doğru yükseltiyor.
4.5 yılda 10.6 milyon fidan
Başkan Aziz Kocaoğlu da Piriştina’nın izinde gidiyor. Kocaoğlu ilk görev döneminde Doğal Yaşam Parkı’na 65 bin, hemen yanında kurulan Sasalı Kent Ormanı’na 94 bin fidan dikilmesini sağladı. Büyükşehir Belediyesi’nin son 4.5 yılda 6 milyon 463 bin 450 metrekare alanda, 10 milyon 679 bin 624 ağaç, bitki, çalı ve ağaççık dikimi gerçekleştirdiğini bilmek yüreklere su serpiyor. Ne mutlu ki ilçe belediyelerinin de bu yönde çalışmaları sürüyor. Bardağın dolu tarafının bir gurur tablosu daha var. Ege Orman Vakfı... Vakfın, bu çorak kenti yeşertmek için yaptıklarını tüm İzmirliler yakından izliyor. Ege Orman Vakfı’nı da bir sonraki yazıda ayrıntılı olarak ele alalım, bu gururu hep birlikte paylaşalım.
Faytonlar iyi hoş da bir de kokusu olmasa
İzmir’in geleneksel güzellikleri arasında faytonlar da var. Geçmişin izlerini barındırıyorlar. Kordon’da, Karşıyaka sahilinde faytonlu yolculuk, tarihte yolculuktan farksız, insana nostalji yaşatıyor. Kente ayrı bir renk kattıkları kesin. Dev yolcu gemileriyle gelen yabancı konukların ilgisi de ortada. Ancak, İzmirliler bu güzelliğin bedeli olarak karşılarına çıkan kötü kokudan ve görüntülerden dertli. Alsancak Limanı ve Karşıyaka İskelesi çevresinde burun direklerini sızlatan ağır idrar kokusunun mide bulandırdığı belirtiliyor. “Mikrop ve sinek yuvasından farksız” deniliyor. “Faytonların kaldırılmasını istemiyoruz. Onlar İzmirimizin simgesi, ancak özellikle sıcakların artığı yaz mevsiminde gerekli önlemler alınarak pis koku önlenebilir” uyarısında bulunuyor.
Dereler temizleniyor yollar kirletiliyor!Büyükşehir Belediyesi, Meles Deresi’ni kirlilikten arındırıyor. Dipte biriken ve kokuya neden olan balçıkla çöpler temizleniyor. Dere kenarında biriktirilen çamurlar kamyonlarla taşınıyor. Ancak bu sırada araçlardan balçıklar yollara saçılıyor. OKUR HATTI’nı arayanlar bu kirliliğe dikkat çekiyor, “Dereler temizlenirken, yollar kirletiliyor. Önlem alınamaz mı” deniliyor.
Kaldırım işgalleri burada da son bulsunBüyükşehir ve Konak belediyelerinin kaldırım işgaliyle başlattıkları mücadeleyi yakından takip ediyorum. Yayalara ait yerlerin yürünemeyecek durumdan kurtarılmasını sağlayacak çalışmaları destekliyorum. Alsancak’ta Talatpaşa Bulvarı’yla Mahmut Esat Bozkurt Caddesi’nde ve bu iki arter arasındaki sokaklarda da işgale son verilmesini bekliyorum. Konuyu yetkililere de aktardım, ancak hiçbir değişiklik olmadı!
Murat Gülyurt
Engellinin önündeki engeller kaldırılsınKarşıyaka Yalı Mahallesi’nde oturuyorum. Akşamları engelli kızımı dışarı çıkarıyorum. Ancak tekerlekli sandalyeyle ilerlemekte çok zorlanıyoruz. Çoğu yerde kaldırımlara rampa yok, olanların da önleri kapalı. Güçlükle çıktığımız yaya yolunda da adım başı engelle karşılaşıyoruz. Kaldırımlar da duyarsız esnaf ve sürücüler tarafından işgal ediliyor. Engellilerin önündeki bu engellerin kaldırılması için başvurmadığımız yer kalmadı. n Orhan Ardahan
Havalar ısındı, sinek kabusu ortaya çıktıİzmir’de havanın ısınmasıyla birlikte sinek sorunuyla yine karşı karşıya kaldık. Şemikler’le Atakent semtlerinde sivri ve kara sinek kabusu gün geçtikçe dayanılmaz boyuta ulaştı. Kapı-pencere açamıyoruz, evlerimizde adeta pişiyoruz. Belediye yetkililerinin bir an önce ilaçlama yapıp, bizi bu dertten kurtarmasını bekliyoruz. Eğer sinek ve haşereyle mücadele edilmezse, yazın kalan bölümleri de çok sıkıntılı geçeceğe benziyor.
Meral Dikkaya