Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna krizinde Türkiye'nin arabulucu rolünü pekiştiriyor. Erdoğan dün Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ile telefonda görüştü. Bugün ya da yarın Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşecek. İki liderin boş yere buluşmayacağının farkında olan Ankara, şimdi iki ülkeyi liderlerinin buluşabileceği ortak bir pozisyonda buluşturmaya çalışıyor. Ateşin kesilmesi için şu an kilit olan tek ülke Türkiye, tüm dünya bunun farkında, Ankara da, bu farkındalığın farkında.
Rusya-Ukrayna krizi, başta Almanya olmak üzere Avrupa'yı ordularını tekrar gözden geçirme mecburiyetinde bırakırken, NATO'nun alternatifsiz halini de herkese tekrar hatırlattı. Hem arabulucu ülke olmanın prestiji hem de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin NATO içerisindeki konumu, siyasi sebeplere dayalı örtülü ambargoların kalkmasının yolunu açacak gibi.
O yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarında denge politikası izliyor ve buluşturan değil, barıştıran ülke olmanın çabasını harcıyor.
İsrail Cumhurbaşkanı'nın ardından İsrail Başbakanı Bennett'ın Türkiye'yi ziyaret edecek olmasını Ankara oldukça önemsiyor. İsrail gazının Avrupa'ya ulaşması için akla en uygun seçeneklerin tamamı Türkiye'yi işaret ediyor. Hayal proje EastMed'i kendi kamuoyuna ekonomik değil siyasi bir proje olarak sunan Yunanistan Hükümeti, öfke yerine aklın yolunu seçerse Ege'de de bir başka bahar havası başlayabilir.
Rusya ve Ukrayna'dan gelen milyonlarca turistin boşluğunun nasıl dolacağı üzerinde çalışmalar sürüyor. Kültür ve Turizm Bakanı, yeni ülkelere dair çalışmasını sürdürürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da gittiği her ülkede olduğu gibi Özbekistan'la da karşılıklı turizmin geliştirilmesi üzerinde durdu. Bu yaz sezonunda gezinin etkisini görebiliriz.
O bir üsteğmen
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyareti, ağırlama sınırlarında çıtanın en yükseğe çıktığı ziyaretlerden biri oldu.
Taşkent’ten 1 saat 40 dakika uçuş mesafesinde Urgenç ve Urgenç’ten 40 dakikalık araba yolculuğu gerektiren Hive ziyaretinde Özbekistan Cumhurbaşkanı konuğunu bir an yalnız bırakmadı. Bu kısmı normal ama tarihi önemi açısından oldukça kıymetli bir yer olan İçan Kale’ye varınca işin rengi değişti. Kalede yüzlerce dönem kıyafeti giymiş asker, dev kukla oynatıcılar, yerel orkestra derken, tarih yeniden canlandı. Kale içindeki geziye eşlik eden Özbek askerleri boyu iki metreye yakın olanlardan seçilmiş. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Özbekistan Savunma Bakanı, bu dev yapılı askerlerle sohbet ettiler.
Bir anıtın açtığı kapı
Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan onuruna Gök Saray’da verdiği akşam yemeği sırasında gördük ki,diplomaside sanatın önemli bir rolü var. Özbekistan Cumhuriyeti’nin 30. yıl dönümü için yapılan Özgürlük Anıtı bunun en önemli örneği oldu. Anıtın tasarımı Outdoor Factory Tasarım Grubu Başkanı Sinan Turaman’a ait. Sinan Turaman, Yassıada’daki Demokrasi Müzesi ve enstelasyonların da tasarımcısı. Aynı zamanda Ankara’da 15 Temmuz Anıtı ve 15 Temmuz Demokrasi Müzesini de çizen kişi. Taşkent’te 60 metrelik bir anıt sadece 63 günde inşa edilince, Afyon’dan mermer, Ankara’dan çelik, 14 uçak ve onlarca TIR’la taşınınca tüm Türk firmaları için büyük bir kapı açılmış oldu. İki Cumhurbaşkanı, Sinan Turaman’la da çalışmaları hakkında sohbet ettiler. Gelecek iki yılda çok sayıda uluslararası organizasyona ev sahipliği yapacak olan Özbekistan’da oldukça önemli projeler yapılıyor ve bir anıt aynı anda bir sürü Türk firmasına kapıyı açmış oldu. Peki, Türkiye gerçekten tasarım ve uygulama ihraç eden bir ülke olabilir mi derseniz, oldu bile. Bu işlerin başladığı yer olan ABD’ye de ilk proje satıldı. Bu üzerinde durulması gereken bir başarı aslında.
First Lady’lerin protokolü
Gezide iki First Lady’nin temasları da dikkat çekiciydi. İki First Lady, Emine Erdoğan ve Ziroat Mirziyoyeva, Taşkent’te Elişi Sanatları Müzesi’ni ziyaret etmişti. Hive’deki İçan Kale ziyareti sırasında iki First Lady zaman zaman heyetten ayrılıp, elişi ürünlerin sergilendiği tezgâhları gezdiler. El emeği, göz nuru eserleri birlikte incelediler.
Serseri mayın notları
Hive, zamanın durduğu değil ama anlam kazandığı bir şehir. İçan Kale’yi gezerken Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile sohbet etme şansı buldum, haliyle de hemen mayınları sordum. Milli Savunma Bakanı Akar tüm unsurlarla arama tarama faaliyetinin devam ettiğini söyledi, Bu daha önce de yaptığı açıklama zaten. Mayınların Türkiye’ye nasıl geldiğini sormamak olmazdı, onu da sordum elbet. Ankara’nın Rusya-Ukrayna meselesinde sonuç almaya odaklı ihtiyatlı dili çerçevesinde bir cevap verdi Sayın Bakan ve şu an üzerinde durdukları noktanın kimse bir zarar görmeden tehlikenin bertaraf edilmesi olduğunu söyledi. Edindiğim izlenim şu, Ankara’nın bulunan mayınlarla ilgili aldığı notlar var. Deniz mayınlarının kullanımında uluslararası kurallar çok net ve kara mayınlarından farklı olarak deniz mayınlarının kimlikleri çok açık şekilde üzerlerinde yazıyor. Ankara, meseleyi kamuoyu önünde tartışmak yerine Rusya ve Ukrayna ile sıkı temas halinde götürmeye karar vermiş durumda.
Ve aleykümselam...
Erdoğan 2003 yılında Başbakan olarak Türkmenistan’a ilk gittiği zaman, Merv şehrine de uğramıştı. Zamanın donduğu bir yerde karşılaştığımız Türk vatandaşı beni çok şaşırtmıştı. 19 yıl sonra benzer bir duyguyu Hive’de yaşadım. İçan Kale’de dolaşırken, genç bir adam Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi, “Selamünaleyküm Sayın Cumhurbaşkanım, hoş geldiniz” diye bağırdı. Heyet durdu, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ve aleykümselam” diye seslenip, kim olduğunu sordu. Bursalı bir gezgin çıktı o genç adam. Aylardır Türk cumhuriyetlerinde dolaşıyormuş. Uzaktan seslenme faslı bitti, genç adam iki Cumhurbaşkanı arasında fotoğraf çektirdi, çok mutlu bir biçimde başında durduğu tezgâha döndü.