Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu hafta İslam İş Birliği Teşkilatı ve Arap Ligi olağanüstü toplantısı için Riyad’daydı. Geçen yıl Mayıs ayında Arap Birliği’ne geri kabul edilen Suriye’nin Devlet Başkanı Beşar Esad da o toplantıdaydı. Merak edilen, o zirve sırasında bir “Erdoğan-Esad” görüşmesi olup olmayacağıydı.

Aslında Moskova’dan son günlerde gelen mesajlar, böyle bir görüşme ihtimalinin çok düşük olduğunu görmek için yeterliydi. Şam rejiminin hâmisi konumundaki Rusya, görünürde Ankara-Şam diyaloğunu destekliyor, ama bunun için elini taşın altına koymuyor, Şam üzerinde hiçbir baskı kurmuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘‘Esad’dan umutlu’’ olabilir, ama bu kapının kilidini açacak olan Rusya ve o da hareket geçmiyor. Peki neden?

Haberin Devamı

Bu sorunun muhtemel iki cevabı var. Birincisi, 2014’ten bu yana ABD ve Rusya arasında Suriye üzerinde varılan zımni mutabakat. Hatırlayın, Beşar Esad kimyasal silah kullandıktan sonra, iki ülke anlaşmış, ‘kırmızı çizgileri’ aşılan ABD’nin Suriye’ye müdahale etmemesi karşılığında, iki ülke ‘kimyasal silahların Suriye dışına çıkarılma’ formülünü hayata geçirmişti. 2015’te Rusya Suriye’ye asker gönderdikten sonra da Fırat’ın doğusunu ABD’nin, batısını Rusya’nın kontrol ettiği bir saha gerçeği ortaya çıktı. Suriye’nin kuzeyinde çok şey gördük, ama hiç Rusya-ABD çatışması görmedik. İkincisi de Türkiye’nin Moskova-Şam çizgisine yaklaşmaması…

Lavrantiyev’in açıklamaları

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksander Lavrantiyev olası Türkiye-Suriye liderler görüşmesi için bakın ne diyor:

“Genel olarak bana iki ülke cumhurbaşkanları arasında bir toplantıdan bahsetmek için henüz erken gibi geliyor.’’

Lavrantiyev, Esad’ın iki koşulda ısrarlı olduğunu tekrarlıyor. 1- Türk askerinin Suriye topraklarından çekilmesi, 2- Suriye muhalefetine verilen desteğin kesilmesi. Bu hatırlatmalardan sonra da “Şam’ın, askerlerinin çekilmesi konusunda Türkiye’den belirli garantiler almadan diyaloğa girmesi zor” diyor. Anlaşılan o ki, bunu Türkiye’nin Moskova-Şam çizgisine gelmesi şartına bağlıyor. Rusya’nın Ankara-Şam diyaloğunda elini taşın altına koymamasının ikinci sebebi de bu gibi görünüyor.

Haberin Devamı

Rusya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘‘sınır boyunca oluşturulan güvenli bölgenin eksik halkalarının da tamamlanacağını’ ifadesiyle harekât sinyali vermesinden de rahatsız. Lavrantiyev “Türkiye’nin harekâtı çözüm olmayacak, sorunu derinleştirecektir. Moskova, Suriye’de hiçbir Türk operasyonunu kabul etmeyecek’’ diyor. Rusya ve ABD, 2019 yılındaki Barış Pınarı Harekatı sırasında YPG’lileri sınırdan 30 km güneye kaydırma sözü vermiş ama bu sözlerini tutmamışlardı. Türkiye, normalleşme için Şam’dan ‘muhaliflerle mutabakat kalacağı bir siyasal çerçeve’ bekliyor ama koltuğunu kaybetme korkusu yaşamayan Esad’ın muhaliflerle bir çözüm arayışına girmesi pek de gerçekçi bir beklenti değil.

Rusya ABD’yi bekliyor

Bir büyük gerçek daha var. ABD’de artık Rusya’ya daha pozitif bakan bir yönetim var. ABD’nin yeni başkanı Donald Trump Suriye’den asker çekmeyi müesses nizama rağmen bu kez başarabilecek mi, göreceğiz. Ancak Lavrantiyev’in mesajlarından anladığımız Moskova, Suriye de dahil bazı kilit meselelerde Amerika ile yeni bir müzakere zemininin açılabileceğine inanıyor:

Haberin Devamı

‘‘Suriye dahil bazı kesin anlaşmalara varabileceğimizi umuyoruz. Çatışma yakında 14’üncü yılına girecek, prensipte buna son vermenin zamanı geldi. Sadece Suriye’nin kuzeyinde değil, El-Tanf bölgesinde de ABD’nin oldukça önemli bir rol oynadığına her zaman inandık. Trump anlaşma yapmayı seviyor; Bakalım bu yönde neler sunabilecek? Suriye’de barışın sağlanması neredeyse imkânsızdır. Tüm tarafların bir miktar esneklik göstermesi gerekecek. Temasları sürdürmek istiyorlarsa biz buna hazırız.”

Özetle Rusya, ABD’nin yeni pozisyonunu görmeden taşları yerinden oynatmak istemiyor. Ankara-Şam ilişkilerinde kilidin anahtarını elinde tutuyor ama çevirmek içinde de aceleci davranmıyor.