Siyah matem rengi diye bilinir ama dünya genelinde tüm makam arabaları siyahtır ve bazı ünlüler sadece siyah giyerler.
Beyaz, bizim coğrafyamızda temizliği, saflığı, Afrika’da ölümü simgeler.
Hollanda’da sıcaklığın rengi olan mavi, Hindistan’da saflığı, İran’da ölümü simgeler.
Kadın mücadelesi dendiğinde aklımıza gelen mor aslında Kilise’nin ve monarşinin rengidir.
Renkler, inanç, gelenek, sanat ya da pazarlamada farklı coğrafyalarda farklı anlamları temsil eder.
Kız çocuklarına pembe, erkek çocuklarının mavi giydirilmesi alışkanlığı son 80 yılın işi.
1900’lerin başında erkek-kız tüm bebek ve çocuk kıyafetleri beyaz.
1918 ile 1927 yılları arasında, Time Dergisi dahil çeşitli kaynaklarda erkek çocuklara pembe, kızlara mavi giydirilmesinden söz ediliyor.
Belçika’da bugün halen geçerli bir durum bu.
Sonra kapitalizm ikinci çocukların ilk çocuğun kıyafetini giyemezse aynı üründen iki tane satabileceğini fark ediyor.
1940’lardan itibaren kızları rengi pembe-erkeklerin rengi mavi oluyor, 1980’lerden itibaren bu cinsiyete göre renk işi oturuyor.
Noel Baba’nın kırmızı-beyaz kostümünü tarihte kullanan tek bir kilise bile olmadı. Bir meşrubat üreticisinin pazarlama stratejisinin parçasıdır o kıyafet ve renkleri
Cuma akşamından beri Real Madrid’in pembe formasını tartışıyoruz.
“Dünyayı toz pembe görmek” deriz mutlu olduğumuzda, hayaller kurduğumuzda, neden erkeksi değil pembe?
Erkek, hayal kurmaz, güzel zamanlara inanmaz mı?
Çocukluğu ve saflığı simgelediği için, pembe giyen çalışanlara müşterilerin daha çok bahşiş verdiğini gösteren araştırmalar var.
Erkek saf olmaz, erkekler de içlerinde bir çocuk taşımazlar mı?
Moda dünyası “evcimen” erkeği pembe üzerinden anlatmaya başladı bir süredir ama pembe giyen erkek eşcinsel diye etiketlenir bizim memlekette.
“Delikanlılık”, renkle, sertlikle olmaz halbuki...
Bir başka kadından hoşlandığında, aldatmak yerine, karşısına geçip mertçe duygusunu söyleyebilen adamın ne renk giydiğinin önemi var mı?
Delikanlı sahte isimle iş yapmaz ya racona göre, bir bakın sosyal medyaya, en bitirim cümlelerde anonim isimler, çapkınlık için ikinci telefon hatları, sahte hesaplar.
Delikanlılık raconunda silahlı bir adam, silahsız bir adama ateş etmez, pusu kurmaz, arkadan saldırmaz hatta saç da çekmez, değil mi?
Silahsız yüzlerce kadın, önce saçlarından sürüklenerek sonra ateş edilerek, bıçaklanarak, boğularak öldürülüyor bu ülkede.
Oysa delikanlılıkta birinci madde zayıf olanı güçlüye karşı korumak değil mi?
Baba filmindeki Vito Corleone ne diyordu, “Ailesiyle vakit geçirmeyen bir erkek, asla gerçek bir erkek sayılmaz”
Kahvehaneye çıkmak, arkadaşlarla mekanlarda takılarak falan daha delikanlı olmuyor insan.
Tüm bunlardan önce fark edilmesi gereken şey, iyi ve kibar bir insan olmakla, delikanlılık birbiriyle çelişmiyor, aksine örtüşüyor.
Real Madrid’in forma rengini erkeksi bulmayanlara hatırlatayım,
Renkle, kasla, tabancayla, tüfekle değil yürekle delikanlı, daha doğrusu insan olunur...
Dünyada tekiz!
Bir ülkenin para birimi değer kaybettiğinde, sadece iktidara destek verenlerin değil, iktidara muhalif olanlar da fakirleşir.
Ülkemin sosyal medyasında “Bu dolar kuru seçim kaybettirir” diye zil takıp oynayanlar var.
Daha acısı, iktidar değişimi için ekonomik kriz bekleyenlerin aklında, halka güven vermek, halkı, daha iyi kadrolarla, daha iyi yöneteceğine inandırmak diye bir fikir yok.
Dünyada büyük ya da küçük ekonomik sorunlar yaşayan ülke çok ama daha fakir hale geldiği için sevinç çığlıkları atılan tek ülke Türkiye.
HANGİ UÇAK KAZA YAPTI?
Uçakların markaları ve modelleri olur bir de modellerin tipleri.
Hindistan’da inişin ardından ikiye bölünen uçağın markası Boeing, modeli de 737 ama hangi tip olduğu belli değil.
737-400 de var, 800 de, 900 de, kıvrık kanat 600 tipi de. Her kazanın ardından, kaza yapan uçakla aynı model ve tipte olan uçaklar kaza gerekçesini bekler ve üretimle ilgili sorun varsa onun düzeltilmesi yoluna giderler.
Bizim memlekette haberler öylesine yapıldı, gitti işte...