Yüksel Taşkın, bir akademisyen olarak Kemalizm’den hoşlanmayabilir, ırkçı olduğunu da iddia edebilir.
Kumpasların senaryo yayıncısı Taraf gazetesinde çalışmış olabilir.
Yazılarında FETÖ elebaşını “postmodern bir şaman” , “kendisini çileye vuran” biri olarak tanımlayıp modern zaman kutsallığı da yükleyebilir.
Kimse kimsenin düşünce dünyasına tahakküm edemez, Yüksel Taşkın da dilediğini düşünebilir.
Fakat bu düşüncelere sahip biri kalkıp Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP’de siyaset yapmaz,
Taraf’ın faşist ilan ettiği İzmir’den milletvekili adayı olmaz,
Başında Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafının yer aldığı özgeçmiş sayfasında yaptığı her işi anlatıp da operasyon merkezi Taraf gazetesinde çalıştığını saklamaz,
Kemalizm’e saldırıp, CHP’den aday olduğu ortaya çıkınca gelen eleştirileri, “Açıklamalarım ‘cımbızlanmış’, bağlamından koparılmış, amaç partimizin iktidara gelişini engellemek” diye CHP seçmeninin arkasına saklanmaz,
Sonra, “cımbızlandığı, bağlamından koparıldığını” iddia ettiği açıklamalarına bir günde erişim yasağı getirtmez.
Bu yazdıklarım Yüksel Taşkın’ın Kemalizm’e saldırıp, Atatürkçülerin oylarına talip olmasının siyasi etik ve aydın namusuyla çelişen kısmı.
Aydın namusu kitlelerin suskunluğa itildiği dönemde bile sesini yükseltebilme sorumluluğudur ya, İzmir halkı kumpas davalarında bu sorumluluğunu yerine getirdi, FETÖ’ye övgüler düzmedi.
Yüksel Taşkın’da sorguladıklarımın kendi adına da hesabını vereyim: Kemalizm ile en az Yüksel Taşkın kadar problemi olan Ali Babacan’ı iktidarın Dışişleri Bakanı olduğu dönemde de eleştirmiş, FETÖ’nün Hava Kuvvetleri’nde yapılanmasını 2009’da manşet yapmanın bedelini çalıştığı kurumdan istifa ederek ödemiş, İstanbul’daki terör eyleminden sonra “Balbay’ı değil teröristleri takip etseydiniz” diye yazmış, Ergenekon torbasına dâhil edilmek için yıllarca yasa dışı olarak telefonları dinlenmiş biriyim.
Bugün kimin hangi sıfata sahip olduğunun önemi yok, tarih, Truva atı gerçeğini atlamıyor nasılsa...
Ya ‘kullanışlı aptal’ ya da ‘kullanışlı kurnaz'
Bir yandan “Ya Kürdistan ya ölüm” diyerek Türkiye’yi karşısına alacak kadar “kullanışlı aptal”.
Diğer yandan, aynı anda ABD, İran, PKK ve onun Suriye kolu ve aynı zamanda Bağdat yönetimiyle iş tutacak kadar kurnaz.
Ankara’nın 2017 yılında iki MİT personelinin terör örgütü mensuplarınca kaçırılması sürecinde partisinin istihbarat rolünü unuttuğunu zannedecek kadar kullanışlı aptal.
ABD’nin terör örgütünü masada muhatap kılmak için kurduğu oyunu “Gelin PKK ile Türkiye’yi barıştıralım” diye seslendirecek kadar kurnaz.
Kendi bölgesinde, kendi partisinde tam hâkimiyet sağlayamamış “kullanışlı aptal”, ABD üzerinden terör örgütünün Suriye kolunu kendi silahlı güçlerine karşı kullanacak kadar kurnaz.
Kendi kontrolündeki Süleymaniye’yi PKK’nın borusunun öttüğü yer haline getirecek kadar “kullanışlı aptal”, Süleymaniye’de kurduğu korku rejimiyle ve kayınpederinin deyimiyle on milyonlarca dolara sahip olacak kadar kurnaz.
En büyük kurnazlığı, rakibi Barzani’yi PKK-YPG, ABD ve İran yardımıyla devre dışı bırakıp, Kuzey Irak’ın yönetimini almak.
ABD’nin tüm kartlarını yönettiği PKK’ya oynayacağını ve sonda esas oğlan olamayacağını göremeyecek kadar “kullanışlı aptal”.
Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin başındaki Bafıl Talabani’den söz ediyorum.
Yakın bir gelecekte Irak’ın kuzeyinde çıkacak çatışmaların baş sorumlusu olacağı çok belli olan isimden yani.
Partisi kendi içerisinde yeni çatışmalara girebilir, aynı anda Barzani ailesiyle çatışabilir ve aynı anda Irak’ın Kuzey’inde terörle mücadele eden askerlerimize karşı bir çılgınlığın sorumlusu olabilir.
Turgut Özal, bunun babası Celal Talabani’ye zamanında kırmızı Türkiye Cumhuriyeti pasaportu vermişti.
Bu terör örgütü yamağına, bu kullanışlı aptal ya da kullanışlı kurnazın Türkiye’nin kırmızı kartıyla tanışma zamanı geldi.
‘Takla at da göreyim’
Kumpas davaları sırasında Adalet Bakanı olarak başkanlık ettiği HSYK'daki misyonu ve yaptıkları nedeniyle Sadullah Ergin en çok tepki gören isim oldu.
Fakat unutulmaması gereken başka adaylar da var.
Mesela İçişleri Bakanı olduğu dönemde Erzurum, Pasinler'de 5 TEDAŞ işçisinin yaşamını yitirdiği gölette inceleme yapan İdris Naim Şahin.
O gün Mustafa Boğaçayır isimli bir vatandaş Şahin'e “Sayın Bakanım, geldiğine çok sevindim” dediğinde ne cevap almıştı hatırlayan var mı?
Bakan, vatandaşa “Hadi bir takla at ya da oyna bir göreyim” demişti.
İdris Naim Şahin, bakanlıktan ayrıldıktan sonra parti kurdu, sonra kurduğu partiden istifa edip Saadet Partisi'nden Ordu Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ davasından yargılandı ama beraat etti.
İdris Naim Şahin bugün İYİ Parti listelerinden Ordu'da 1. sıra milletvekili adayı.
Eskiden lakabı Pala Mustafa olan Mustafa Boğaçayır halen “Taklacı Haber” lakabıyla anılıyor.
Listelerde bu örnekleri yazıyorum ama doğru olan, meslek büyüğüm Umur Abi’nin (Talu) ya da çok sevdiğim Mehmet Aslantuğ'un TİP adaylığını konuşmak. İlla da makam olsun demeyen, taşın altına elini koymak isteyen ünlüler, işçiler, çiftçiler, taklasız siyasetin figürü olabilirler bu ülkede.