Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanlığı’na aday olmayacak, Mart 2024’te partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacak.
Bu olacaklar İmamoğlu’nun 2028’de Cumhurbaşkanı adayı olma fikrinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor.
İmamoğlu’nun aklındaki formül biraz Almanya’daki Sosyal Demokrat Parti modeline benziyor.
Yani partinin siyasi işleyişini yürüten, aidat toplamasını, partinin çalışacağı profesyonelleri koordine eden bir genel başkan olacak ve partinin ülkeyi yönetmeye aday ismi de Ekrem İmamoğlu olacak.
Almanya’da Sosyal Demokrat Parti’nin iki eş başkanı var, birinin adı Saskia Esken, diğeri de Lars Klingbeil.
Biz bu ikilinin değil, seçime Başbakan Adayı olarak giren Olaf Scholz’un adını biliyoruz. Olaf Scholz, Almanya’nın Başbakanı ama SPD’nin yönetiminde yer almıyor.
Ekrem İmamoğlu, bir yandan İstanbul’un getirdiği gücü elinde tutmak istiyor, diğer yandan 2028’de CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olmayı arzuluyor ve hedefine ulaşmak için seçtiği yol Almanya’daki SPD modeli.
Planlı üretim ve hayat pahalılığı...
Kira fiyatları yükselince devletin boş duran evlerle ilgili karar almasını istiyoruz ama domates fiyatı artınca boş duran toprak aklımıza gelmiyor.
Çoğumuz farkında değiliz ama devletin tarım üretiminde ne planlama yetkisi var ne de arazisi boş durana toprağı işleyin deme hakkı var.
Dünyada tarım ihracatında en tepelerde yer alan Hollanda’da da durum böyle değil ama.
Kooperatifler, ülkenin ihtiyacı ve ihracat pazarına bakarak çiftçiye her sene 3 üründen birini yetiştirme alternatifini sunuyorlar.
Bu sayede gelecek sezonda hangi ürün ne kadar üretilecek biliyor ve fiyat dalgalanmaları yaşamıyorlar.
Türkiye’de yaş üzüm üretimini ele alalım. Ürettiğimiz yaş üzümü tarlalarda kurutup sonra ihraç ediyoruz.
Sorun şu, yaş üzüm üretim sayısı her yıl artıyor ama özellikle ihracat pazarı hiç büyümüyor.
Başka bir örnek daha vereyim, toprak değerli ve doğru olan çok yıllık bitkilerin yamaçlarda, tek yıl bitkilerin düz arazide yetiştirilmesi gerektiği.
Türkiye’de isteyen istediğini, istediği yere ekip-biçiyor, devlet ihtiyaç duyduğu ürünler için ancak teşvik vererek piyasayı yönlendirmeye çalışıyor.
Tarım Bakanlığı şimdi bunu değiştirmeye çalışıyor.
İlk düğme doğru iliklendi ve hazırlanan taslak tarımın tüm aktörleriyle paylaşıldı, onlardan da görüş istendi.
Taslağa itiraz eden yok ama Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu’nda sektör temsilcilerinin de yer alması, üretim için izin verme süreçlerinin daha net olması gibi talepler var. Bunların hepsi Türkiye’nin iyiliği adına tartışılması gereken konular.
Çiftçinin alım garantili tarım yapma arzusu da mutlaka değerlendirilmeli.
Sonuç olarak gıda arzı bir ulusal güvenlik meselesi, planlı tarımla hem bu güvenlik ihtiyacını karşılar, hem de üretim rakamlarındaki değişkenlik nedeniyle piyasada oluşan fiyat şoklarının önüne geçebiliriz.
Üretimi elbette konuşalım ama bu arada yolda yaşadığımız kayıp oranını da özellikle yaş meyve ve sebzede yüzde 30’ların altına düşürecek çareleri de konuşmamız gerekiyor.
Dikkat! Büyük savaş gelebilir…
Almanya’da son yapılan anketlerde aşırı sağ AfD yükselişini sürdürdü.
Bu yetmezmiş gibi Arjantin’de de Javier Milei adlı aşırı sağcı ön seçimden zaferle çıktı.
Partisinin adının Özgürlük Gelişimi olmasına bakmayın, sonuna kadar dolarizasyonu savunan biri Milei.
Tam Brezilya tropikal Trump’ından kurtuldu diye seviniyorduk bu kez Arjantin çıktı ortaya.
Dünyada aşırı sağ ne zaman güçlense mutlaka büyük bir savaş çıkar.
İnsan korkmadan edemiyor...