■ Milliyet Gazetesi kurulduğu günden bu yana, sosyal problemlere kayıtsız kalmamıştır, bu kural günümüzde de geçerli.
Gururla söyleyebilirim ki, gazeteniz, çok satar, çok okunur diye şaşaalı günlerinde Dilan-Engin Polat çiftini ya da benzerlerini hiç haber yapmadı. Emeği değersizleştiren, gençler için yanlış rol model olan, topluma, vücut kıvrımlarının, beyin kıvrımlarından daha önemli olduğu mesajını veren, aşkı, pahalı yerlerde tatil, lüks markalardan alışveriş, karatı büyük tek taş yüzük olarak algılayan ve algılatanlarla hiç işimiz olmaz.
Bu hafta konuyu “Gösteriş Yozlaşması” başlığı altında manşete taşıdık, Türkiye’nin alanındaki en uzman isimlerinden görüşler aldık. Sosyal medyanın faydalı olan değil, “illüzyon” yanının zararlarına dair başka haber dosyalarımız da olacak.
■ Bugüne kadar çok yazılıp çizildi, ben yazdığım için de düzelmeyecek ama yazmazsam olmaz. Dilan-Engin Polat çiftine dair adli süreçteki en önemli başlama noktası olan ihbar mektubunu Ferit Zengin imzasıyla Milliyet, Türkiye’ye duyurdu. Haber ertesi gün medyada işlendi ama kaynak gösteren çok az medya kuruluşu çıktı. Bu duruma alışmıştık ama Türkiye’de yaşayan Filistinlilerin Gazze’de olup bitenleri hangi duyguyla takip ettiklerine dair manşet haberimizi ertesi gün aynı başlıkla bir başka gazetenin manşetinde görünce, hâlâ şaşırabildiğimizi fark ettik.
■ 29 Ekim’den beri radarımıza giren bir diğer konu da kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e benzeyen kişilerin sosyal medyada topladığı bağışlardı. Söz konusu kişilerden birisi 10 Kasım, saat 9’u 5 geçe yine yayın açınca konuyu manşetimize taşıdık. Sorun olarak gördüğümüz şey sadece Atatürk sevgisinin istismarı değil, aynı zamanda Atatürk’ün benzerinin yayınına yazılan “Paşam sizi çok özledik” cümlesi. Köşedeki fotoğrafa lütfen iyi bakın. Organizasyonlarda Atatürk’e benzer bir kişiye, Atatürk’ün üniformasını giydirip katılımcıları selamlattırmakla Atatürkçü olunmaz. Dünyada eşi benzeri olmayan Mustafa Kemal Atatürk’ü, Superman ve Örümcek Adam gibi film karakterlerine çevirme saçmalığına süratle son vermek gerekiyor. Bu işe para harcamak yerine konuklara Nutuk dağıtmak ya da kız çocuklarının eğitimi için bağışta bulunmak daha Atatürkçü bir davranış olur.
■ 29 Ekim koleksiyon sayımızın ardından 10 Kasım sayfamıza gösterdiğiniz ilgi bizi onurlandırdı. Dün Bağdat Caddesi’nde bir arabanın ön camında, herkes görsün diye paylaşılan 29 Ekim sayfamızı gördük. Gururlandık elbette ama sadece anlatıcı olduğumuzu da unutmuyoruz.
Sayfayı paylaştıran duygunun Atatürk ve Cumhuriyet sevgisi olduğunu biliyoruz.
■ Bu hafta yine çok özel bir diziye başlıyoruz. Yazarımız Tunca Bengin, 30 yıl önce Azerbaycanlıların katliamlara uğradığı Karabağ’daydı. Tunca abi 30 yıl sonra bölgeye geri döndü. Şu ana kadar kimsenin girmediği yerlere girdi, müthiş bir dosya hazırladı. Bu özel dosya Salı gününden itibaren gazetenizde olacak. Herkese iyi haftalar...