Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Kemalizm demek, her türlü ilerici ve demokratik düşüncenin zincire vurulması demektir.”

Okuduğunuz cümle Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist’in kurucusu İbrahim Kaypakkaya’ya ait.

Perşembe günü Mustafa Kemal Atatürk’ü ağzından düşürmeyen, bir televizyon yüzü, yayında Kaypakkaya’nın işkencede öldürülüşünün yıl dönümünü andı, “Böyle bir tarihten geliyoruz” dedi, kanal da ekrana spot olarak “İbrahim Kaypakkaya’yı saygıyla anıyoruz” yazdı.

Aynı anda hem Mustafa Kemal Atatürk’ü hem de İbrahim Kaypakkaya’yı savunamazsınız.

Haberin Devamı

Sadece girişteki cümle değil Kaypakkaya’nın Kemalizm’i çok daha ağır eleştiren başka cümleleri de var.

Kemalizm’i eleştiren sadece İbrahim Kaypakkaya da değil, mesela Fikret Başkaya Kemalizm’i “Bir burjuva ideolojisi” olarak tanımlar.

Yoldaşları Kaypakkaya’yı anabilir, kimi devrimciler Kemalizm’e eleştiri de getirebilir, burada bir sorun yok.

Sorun, kimliğini Kemalist olarak tanımlayanların sapla samanı karıştıran halleri.

O televizyon yüzü tek değil.

2016’da da Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu parti CHP’nin Gençlik Kolları Kaypakkaya’yı anmıştı.

Böyle zamanlarda adı çok geçen, “Milli Demokratik Devrim” kelimesinin Atatürk devrimleriyle de bir alakası yoktur.

Milli Demokratik Devrim, TİP’in ayrışma sürecinde Mehmet Ali Aybar’ın başını çektiği “Sosyalist Devrimi” savunan gruba karşı, Mihri Belli’nin kavramsallaştırdığı, önce genç subayların gerçekleştireceği askeri darbe, sonra da şiddete dayanmayan proleter devrimle devam edecek bir süreci tarif eder. Bu teorik bölümü çok uzatamayacağım
ama 1968 kuşağının adı en çok bilinen isimleri, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’nın Kemalizm’e bakışları birbirlerinden farklıdır.

***

Gelelim yazının başlık kısmına.

12 Eylül ve Google Atatürkçülüğü, Mustafa Kemal Atatürk’ü Samsun’a götüren Bandırma Vapurunun “bozuk” pusulasıyla ilgilenir, Bandırma vapurunun kaptanı İsmail Hakkı Durusu’nun daha önce hiç Karadeniz’e çıkmadığından bahseder.

Sefere çıktığı tarihte Bandırma vapuru 41 yaşında ve eski bir gemiydi. Bu doğru ama kalan
kısmı yanlış.

Haberin Devamı

Bandırma vapurunun bir değil iki pusulası ve geminin hızını gösteren paraketesi çalışıyordu. Hiç Karadeniz’e çıkmamış olan da kaptan Durusu değil aslında Bandırma vapuruydu. Kaptan İsmail Hakkı Durusu, 5 yıl Karadeniz’de çalışmış, Hindistan’a kadar sefere çıkmış, tecrübeli bir kaptandı. Mustafa Kemal Atatürk, kaptan Durusu ile Şişli’deki evinde görüşmüştü. Kıyıya yakın bir seyir izlemeleri emrini de aslında Mustafa Kemal Atatürk vermişti. İngiliz savaş gemilerinin müdahalesi durumunda hemen kıyıya çıkmayı ve yoluna karadan devam etmeyi düşünmüştü.

Bunların hiç önemi yok aslında, Mustafa Kemal Atatürk için de bir önemi olmadı.

Nutuk o yüzden Samsun’a çıktığı gün umumi vaziyet ve manzara bölümüyle başlar.

Önemli olan, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıktıktan sonra başardıkları, sadece İstanbul’dan çıkarılan zorluklar kadar yanında yer alanların çıkardıkları zorluklarla mücadele etmek zorunda kalmasıdır.

***

“Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları” en çok kullandığımız ifadelerden biri değil mi?

Haberin Devamı

4 Eylül 1919 günü saat 14.00’te açıldı
Sivas Kongresi.

Rauf Orbay’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı olduğunu, Bahriye Nazırlığı görevinden çekildikten sonra önce Ankara’ya, oradan da Amasya’ya geçerek Mustafa Kemal Atatürk’e katıldığını biliriz hepimiz.

Kongre başlamadan hemen önce Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kimi Kongre Başkanı yapalım?” sorusuna “Sen olmamalısın” diye yanıt veren kişidir Rauf Bey. Atatürk bu cümleye karşı “Anladım, Bekir Sami Bey’in evinde aldığınız kararı bana bildiriyorsun” deyip, cevabını beklemeden Kongre salonuna geçtiğini anlatır Nutuk’ta. Kısa bir not aktarayım; Mustafa Kemal Atatürk, Sivas Kongresi’nde önce, önünü kesmek isteyen arkadaşlarının ortaya attığı dönüşümlü başkanlık önerisini oylattı, öneri kabul edilmedi. Ardından Başkanlık oylaması yapıldı, 3 karşı oya karşın Başkan seçildi.

Bitti mi derseniz, bitmedi. Rauf Bey, Kongre’de ABD mandasını savunan gruptaydı, ABD Senatosu’na mektup yazılması önerisini bizzat veren isimlerden biri oldu. Araları hızlı geçip, Misak-ı Milli’yi kabul eden son Osmanlı Meclisi’ne geçeyim.

Rauf Bey, son Osmanlı Meclisi’nde görev aldı. Kurulması umulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu yerine Felah-ı Vatan Grubu’nu oluşturdu.

Yine Nutuk’ta Mustafa Kemal Atatürk, bu duruma sert tepki gösterir. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu’nu kurmaktan imtina edenleri “imansız, cebin ve cahil olmakla” suçlar. Daha eklemem gereken çok şey var, kısa özetle geçeyim: Malta’ya sürgüne yollanan Rauf Bey’in serbest kalması için bir İngiliz Binbaşı serbest bırakıldı. Orbay Temmuz 1922’de Başbakan oldu. Bunun sebebi, ordu Büyük Taarruz’a hazırlanırken Meclis’teki muhalefetler de ilişkisi olan Rauf Orbay’ın süreci sorun çıkmayacak şekilde yönetmesi arzusudur. Lozan görüşmeleri sırasında Rauf Orbay ile İsmet İnönü, Yunanistan’dan alınacak savaş tazminatı konusunda birbirlerine girdiler. Konu Atatürk’e intikal etti, Nutuk’ta “İkisine de müdahalem sert oldu” diye anlatır o günleri Atatürk. Sonrası bilinir, biraz Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, İzmir Suikastı davası, vs.

Orbay, Türkiye’ye 1935 yılında döndü. Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra 1939’da milletvekili seçildi. İsmet İnönü tarafından Londra Büyükelçiliği görevine de atandı. Google hafızası ve bildik sloganlar Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadelesini ve zorluklarını anlatmaya yetmez.

Küçük bir not ekleyeyim: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Mustafa Kemal Atatürk milletvekili seçilemesin diye Aralık 1922’de verilen önergeyi kaçımız biliyoruz acaba?

***

Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk’ü ve devrimlerini savunup aynı anda İbrahim Kaypakkaya’yı savunamazsınız demiştim ya,

Mustafa Kemal Atatürk’ü ve devrimlerini savunan çizgi,

Batı’dan aferin almanın peşinde koşmaz,

Ne Mutlu Türküm diyene lafından rahatsız olup, Anayasa’dan Türk kelimesini çıkarmayı savunmaz, savunanlarla beraber yol yürümez,

Emperyalizmin harita çizme çabalarını görmezden gelmez,

ABD Başkanı Wilson’ın prensiplerini ve Osmanlı’yı paylaşma planı Sevr Anlaşması’na geçit verecek adımlar atmaz, attırılmasına izin vermez.

Nutuk önemlidir ama kütüphanelerde süs olarak durursa bir işe yaramaz.

Okunması ve anlaşılması gerekir.

An’lar...

Sirkeci, 1901: Milenyum, yeni bin yılın başı diye bir tanımlama yoktu 20. yüzyılın başında. Sirkeci o zaman da önemliydi, bugün de önemli.

Google Atatürkçülüğü, Nutuk Atatürkçülüğü

Ortaköy, 1931: Ne fotoğraf çeken insan kalabalığı ne de satıcıların davet gürültüleri.

Google Atatürkçülüğü, Nutuk Atatürkçülüğü

Yeşilköy, 1960: Tamam, havalimanı görüntüsü ilginç ama asıl ilginç olan çevresinin bomboş olması.

Google Atatürkçülüğü, Nutuk Atatürkçülüğü

Haftanın fotoğrafı

Google Atatürkçülüğü, Nutuk Atatürkçülüğü

Anadolu’nun saha zamanı: Donanmanın yeni amiral gemisi Anadolu vatandaş ziyaretleri ve gurur verme görevini tamamladı. Şimdi ilk tatbikatına hazırlanıyor. İspanyollar Anadolu’nun kız kardeşi Juan Carlos’un içinde tanklara manevra yaptıramamışlardı, yerli Altay tankı Anadolu’nun içerisinde manevra yapabiliyor. Güvertesinden şimdi kalkacak helikopterin yerini kısa bir süre sonra SİHA’lar alacak ve Anadolu dünyanın ilk SİHA uçak gemisi olacak.