9 bin deniz mili menzile sahip Anadolu sandığımızın aksine bir uçak gemisi değil, çok maksatlı bir amfibi hücum gemisi. Dikine iniş-kalkış yapabilen uçakları taşıma imkânına sahip ama Türkiye şimdi kendi SİHA’larını kullanacak. Sadece askeri değil sivil görevler için de çok önemli Anadolu. Beklenen Marmara depreminin ardından İstanbul’un tahliye planında önemli rol oynayacak. Başka ülkelerden tahliyelerde de artık bu amiral gemisinden yararlanılacak.
20 Temmuz 1974 sabahı Girne yakınlarındaki küçük bir kumsala kapak atmıştı çıkarma gemilerimiz.
Yeterince çıkarma gemimiz olmadığı için mümkün olduğunca çok asker ve az sayıda tankla yapılmıştı çıkarma.
Hava kararıp uçaklar geri döndükten sonra boğaz boğaza çatışmalar yaşanmış ve zırhlı araç eksikliğini en çok hissettiğimiz saatler başlamıştı. Sabah destek atışlarını yaptıktan ikinci dalga çıkarma için Mersin’e dönmekte olan 3 fırkateyn tornistan yapmış, atış desteği için Girne açıklarına geri dön emri almıştı. Lefkoşa yakınlarına inen tabur büyüklüğünde paraşütçü komandolar da Türk Alayı ile birlikte sayıca kat ve kat fazla olan Rum Milli Muhafız Ordusu ve Yunan Alayı askerleriyle tüm gece ölüm-kalım savaşı vermişti. O zor gece Türk askerinin kahramanlığı sayesinde Rum ve Yunanlılar için zafere dönüşmemişti. Süleyman Demirel, 1967’de yeterli çıkarma gemisi olmadığı ve çalışan paraşüt sayısı sadece 150 olduğu için, Kıbrıs’a çıkarma kararından daha gemiler Mersin’den ayrılmadan vazgeçmiş, Rumlar, radyolarında “Ada sahillerinde bekliyorum” çalarak bu durumla dalga geçmişlerdi.
Amiral gemimiz LHD Anadolu’nun brifing odasında rakamları izlerken geldi tüm bunlar aklıma. Aynı anda 13’ü tank olmak üzere zırhlı personel taşıyıcılar dâhil 94 araç taşıyabiliyor Anadolu. Havuz sistemi sayesinde 4 mekanize çıkarma gemisi 700 askeri harekât noktasına indirebiliyor. Ya da aynı anda 11 ayrı gemiyi taşıması da mümkün oluyor. Ya da 24 helikopter ya da uçak taşıyabiliyor Anadolu. Büyüklüğü anlamam için Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, gemi personeline hitap ettiği 1880 metrekarelik hafif araç güvertesini görmek, hemen alttaki 1410 metrekarelik ağır araç güvertesi ve 1165 metrekarelik havuz bölümünü görmek yeterli oldu. 1987’de Girne yakınlarındaki çıkarma plajına ilk gittiğimde şehitlikte mezar taşlarına sayan, o dönemin imkânsızlıklarını bilen bir üniversite öğrencisi olarak, 50’li yaşlarımda bu duygularla dolaştım Anadolu’nun içerisinde.
Anadolu’nun kaptan köşkünden görünüş.
***
Anadolu 9 bin deniz mili menzile sahip. Yani hiç durmadan ABD’ye gidip dönebiliyor, Hint Okyanusu’nu baştan sona aşabiliyor. 50 gün aralıksız görev yapabiliyor. Pisti iki futbol sahasından uzun. Biz siviller için pek anlamı yok ama komuta karargâhını üzerinde konuşlandırabilmek gibi bir yeteneği de var Anadolu’nun. Bu NATO’da çok az ülke donanmasının sahip olduğu bir özellik. Anadolu sandığımızın aksine bir uçak gemisi değil, çok maksatlı bir amfibi hücum gemisi.
Anadolu, LHD sınıfı diye adlandırılan bu tür gemilerin hepsinde olmayan, dikine iniş-kalkış yapabilen uçakları taşıma imkânına da sahip. İngiliz Harrrier ve F-35 B’leri taşıyabilir ama Türkiye şimdi kendi SİHA’larını kullanacak Anadolu’da. Üç kıtada görev yapan Silahlı Kuvvetler’i dünya ligine taşıyan, küresel oyuncu statüsüne bir adım daha yaklaştığımız bir gemi yani bu.
Sadece askeri değil sivil görevler için de çok önemli Anadolu. Beklenen Marmara depreminin ardından İstanbul’u denizden tahliye planı var AFAD’ın. Bu planda da önemli rol oynayacak Anadolu. Libya’da iç savaş başladığında vatandaşlarını ancak İDO’nun feribotlarıyla tahliye edebilen Türkiye artık kendi amiral gemisini kullanacak.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu gemisine inmeden hemen önce cep telefonuyla fotoğraf çekmeyi ihmal etmedi.
***
Gemide kaldığımız saatler içerisinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile 2022 yılını değerlendirdiğimiz bir soru-cevap bölümüne de imkân bulduk. Yunanistan’ın kara sularını değil 12 mile, 6,01 mile yükseltmesi bile kırmızı çizgi Türkiye için, bu çok net. İkincisi, Yunanistan’ın, AB üyeliği tehdidiyle İyon Denizi’nde Arnavutluk’u sıkıştıran, kara sularını 12 deniz miline çıkarma yayılmacılığını da dikkatle takip ediyor Türkiye. ABD’li yetkililerin artık “PKK başka, YPG başka örgüt” diyemediklerini, Türkiye’nin Kürtlerle değil terörle bir derdinin olduğunu, Moskova’da Suriyeli ve Rus savunma bakanlarıyla yaptıkları toplantıda, Türkiye’nin kimsenin toprağında gözü olmadığını ama vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için yapılması gerekenleri de her şart altında ve kimseden izin beklemeden yapacağını söylüyor. Belli ki Moskova’da başlayan görüşmeler sürecek ancak şu an ikinci görüşmenin takvimi belli değil. Bakan Akar Şam yönetimiyle görüşmenin Suriye’de Türkiye ile birlikte hareket eden muhaliflerin aleyhine adım atmak anlamına gelmeyeceğinin de altını çiziyor kalın bir şekilde.
***
Anadolu’da bin 400 personel görev yapıyor, içerisinde 30 yataklı hastane ve diş tedavi üniteleri de var.
Yerlilik oranı yüzde 80’in üzerinde şu anda. En gurur verici olanı, geminin harp ve savunma yazılımlarının tamamen milli olması. Aynı anda onlarca milli kuruluş çalışıyor Anadolu’nun içerisinde. Anadolu’nun kız kardeşi İspanyol Juan Carlos gemisindeki arıza meselelerini de sordum ilk gününden beri Anadolu için çalışanlara. Aynı tersanede yapılan iki geminin pervane seslerinin farklı olduğunu biliyordum, gemilerin kokuları da farklı olurmuş, arızaları da. Türkiye hazırladığı şartnamedeki her maddenin gereğinin yerine getirilmesini istiyor. Bugüne kadar bulunan ve şartnameye uygun hale getirilen maddeler de olmuş. Aynı fabrikada üretilen bin cipten biri yıllarca çalışır, diğeri üç gün sonra arıza yapar ya, bu işin içerisinde olanlar Juan Carlos’ta olanları takip ediyor ama bu Anadolu için geçerli bir durum değil.
***
Gecenin karanlığında geminin kıç tarafında telefonla konuşan personelin arasına karıştım bir süre. “Bu gece erken geleceğim, en geç 03.00’te evdeyim” diyordu bir albay telefondaki çocuğuna. Sadece Anadolu’dakiler için değil koruma görevindeki savaş gemileri ve denizaltı personeli için de geçerli bir mesai düzeni bu. 30 Aralık’ı 31 Aralık sabahına bağlayan zaman diliminden söz ediyoruz sonuçta.
Bizi taşıyan Skorsky helikopter Anadolu’nun güvertesinden kalktığında Yalova açıklarındaydık.
İstanbul üzerine vardığımızda yeni yıla hazırlananların yarattığı trafik vardı caddelerde.
Aynı saatlerde Kuzey Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Kosova’da, Bosna’da bir yerlerde görev başında olan askerleri var Türkiye’nin. Aynı saatlerde Girne yakınlarındaki bir plajda zamanın imkânsızlıklarıyla sayıları artan şehitlikte bayrak dalgalanmaya devam ediyor. Yaşadığımız coğrafya, bu coğrafyaya dair kurulan planları bozan sınır ötesi harekâtlar ve bu memleket için canını ortaya koyan gencecik adamlar...
Bu coğrafyada varlığınızı sürdürebilmenin, toprak bütünlüğünüzü koruyabilmenin yolu güçlü olmaktan geçiyor.
Güç dediğimiz makineler ya da her türlü çeliği başkalarının üzerine atan silahlar değil sadece.
Güç, insan kaynağınız, güç bilim ile imkânları harmanlayıp, kendi sentezinizi yaratmak, satılmayan SİHA’ların en iyilerini yapmak, kendi hava savunma sisteminizi kurmak, kendi roketlerinizi geliştirmekle kazanılıyor.
Nâzım Hikmet’in Kuvayı Milliye destanında kağnıyla Akşehir üzerinden Afyon’a doğru cephane taşıyan kadınlarımız, 3 numaralı kamyonetin sol arka lastiği patlayınca iç lastiğe kıyafetlerini doldurup yola devam eden Şoför Ahmet ve Anadolu’nun açık denizlerde görev yapacak personeli aslında aynı zincirin halkaları.
Bu coğrafyada yaşamanın bedelinden payımıza düşen bunlar oldu hep, hoş geldin Anadolu, hoş geldin 2023...