Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dumlupınar deyince aklına sadece 26 Ağustos 1922, Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın yapıldığı yer gelmesin Yorgo. Yunanistan, Nazi işgali altında inler, Atina’da açlıktan her gün onlarca kişi ölürken suyun bizim yakasından Pire Limanı’na yiyecek getiren ikinci Kızılay gemisinin adı da Dumlupınar’dı. Dumlupınar yaşları 13 ile 16 arasında bin kadar hasta Yunan çocuğu İstanbul’a getirdi, o çocuklar burada tedavi edildi, savaşın sonuna kadar İstanbul’da güvende tutuldu. Batan ilk yardım gemimiz Kurtuluş’un Pire Limanı’nda kaç kere bombaların hedefi olduğunu ama suyun bu yakasındaki bizlerin, suyun öte yakasına, sizlere yardımdan hiç vazgeçmediğini bilir misin Yorgo?..

Haberin Devamı

Dostum Yorgo’nun Dumlupınar seçimi

Aramızdaki düşmanlık tarihsel derler ya Yorgo, bu kısmı çok iyi oku lütfen, öğretmedikleri tarihinizi anlatacağım sana: Luzinyan Kralı Amury’nin Papa 3. Celestini’yi ikna ederek Kıbrıs’ta açtırdığı Latin Başpiskoposluğu’nu duydun mu hiç Yorgo? Sonra 1260’ta Papalık tarafından yayımlanan Bulla Cypria resmi yazısıyla Katolik Başpiskopos’un Ada’nın tek yetkili din adamı ilan edildiğini bilir misin? Senin Ortodoks kiliselerindeki ayinlere atla girilen, halkın zorla Katolik yapıldığı dönemleri öğrettiler mi sana Yorgo? Bunları öğretmiş olsalar bile, Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi’ne özgürlüğünü geri verenin Osmanlı İmparatorluğu olduğunu öğretmemişlerdir. Yorgo, ABD Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu geçen cuma New York’ta bir restoranda, “Ada, Türk işgalinden kurtarılmalı” diye konuşma yaptı. O tarih bilmeze “Katoliklerin Kıbrıs’tan sürgüne yolladığı Rum Başpiskopos’un, ancak 2. Selim’in yayımladığı Kıbrıs Kanunnamesi’yle Ada’ya dönebildiğini, öğretiver bir zahmet.

Tarihten başladık ya, öyle devam edelim, Lukas Notaras kim bilir misin Yorgo? Çok zorlama kendini, ben anlatayım sana. Bizans’ın son Donanma Komutanı’ydı Notaras. Adının tarihe geçme sebebi İstanbul’u savunurken öldürdüğü Türkler değil. Notaras “Konstantinopolis’te Latin serpuşu görmektense Türk sarığı görmeyi yeğlerim” dediği için tarihe geçti. Buna rağmen Osmanlı ile savaştı ve fetih sırasında da öldü. Peki, 4. Haçlı Seferi’nde İstanbul’u işgal eden Katoliklerin neler yaptıklarını öğrettiler mi sana Yorgo? Öğretmedilerse bir araştır bakalım, barbarlık neymiş o zaman görmen daha kolay olacaktır.

Haberin Devamı

Kilimli Adası’nda, Türk askerinin Kardak’taki ikinci kayalığa çıktığı gece düşen Yunan helikopterinde hayatını kaybeden 3 Yunan askerinin büstleri duruyor değil mi Yorgo? O gece, sizin savaş geminiz HS Hydra’dan kalkmıştı düşen helikopter. Ne olduysa, acil durum çağrısı yaptı o 3 askerinizin olduğu helikopter. Bizim savaş gemimiz Yavuz da duydu uluslararası frekanstan yapılan bu çağrıyı. Askeri koşullar gereği HS Hydra’nın komutanı, zor durumdaki helikopterin inmesi için güvertesini aydınlatmadı. Bundan sonrasını çok iyi oku ama Yorgo: Sizin savaş geminiz kendi helikopterine yardım etmeyince bizim savaş gemimiz TCG Yavuz girdi devreye, aynı frekanstan çağrı yaptı, “Güvertem acil inişe hazır, üzerime inebilirsiniz.” Birkaç saat içerisinde bomba, kurşun, metal ne varsa birbirine atma ihtimali olan iki gemi arasındaki farkı gördün mü Yorgo? Daha acısını da yazayım; helikopterine güvertesini aydınlatmayan sizin komutan, Yavuz’un bu çağrısına “Negative, negative” diye yanıt verdi. Biz sizin askerlerinizi öldüren değil, aksine, kurtarmaya çalışan taraftık Yorgo, farkına vardın değil mi?

Haberin Devamı

Anlatacak çok şey var ama yakın tarihten başka örnekler de vereyim Yorgo. Temmuz 1974’te Yunanistan’ı Birleşmiş Milletler’de temsil eden diplomatlarınızdan birinin adı Panayotis’ti. Panayotis, bizim daimi temsilcimiz Osman Olcay’a telefon açıp, “Makarios artık bitti, onun temsilcisini de tanımayın” diyen adamdır. Arşivde duruyordur, Türkiye Kıbrıs’ta Anayasal düzeni savundu, 18 Temmuz 1974 günü Makarious’un Birleşmiş Milletler’de konuşma yapmasına da Türkiye yardımcı oldu. Makarios kürsüde ne dedi bilir misin Yorgo, “Yunanlılar Kıbrıs’ı işgal etmişlerdir ve Türklerden çok daha tehlikelilerdir.” Küçük bir not daha Yorgo: Makarios, Albaylar Cuntası’nın Enosis çabasına karşı olduğu için Başpiskopos görevinden de alınmıştı darbeden önce. Bunları sizin ders kitaplarınız yazmaz Yorgo. İşin garibi, bizim ders kitaplarımız da yazmıyor. Belki de Atina’da iktidar koltuğunda oturanlar hep utanmasın diye yapıyoruz bunu.

Yorgo sen benden daha iyi bilirsin, Yunan tragedyalarının kurallarından biri, sahnede, basit ve sıradan bir üslup kullanmamaktır. Suyun bu yakasında yaşasak da Sophokles’i, Eurupidies’i bilecek kadar açığız dünyaya. Dışişleri Bakanı’nızın Ankara’da konuk olduğu toplantıdan bu yana kullandığı dil, sizin kendi kültürünüze de ters değil mi Yorgo?

Biz, Manos Hacıdakis’in ezgilerini de biliriz, Kavafis’in, Ritsos’un, mısralarını da... Bir de görmezden geldiğimiz mısralarınız var, hani ulusal marşınızın güftesi olan şiirde yer alan “Derin okyanus, işte böyle uğuldasın isterdim. Ve dalgasında boğulsun her Türk tohumu”. Boğulmak ya da denize dökülmek fiilleri bizim için anlamlı değil ama size bir gerçeği hatırlatıyordur mutlaka. Biz, Ege barış denizi olsun, Dumlupınar sizin aklınızda zor zamanda suyun bizim yakasından uzanan yardım elinin hatırası olarak kalsın istiyoruz. Gelecek sene seçimlerde oyunu kullanırken Dumlupınar’ın iki hali aklında olsun Yorgo.

Miçotakis ve Dendias kafası sizi ya ABD’nin sömürgesi yapacak ya da Dumlupınar adını hep aşılmaz denilen hatların 6 saatte aşıldığı yer olarak hatırlayacaksınız...