*Yunanistan’da 2021’de binde 6 olan enflasyon bu yıl 8.9’a çıktı.
AB’nin ekonomik yaptırımları nedeniyle 10 yıldır zam almayan emekliler ayakta.
2021’de yüzde 8.3 olan büyüme oranı 2022’de en iyi tahminle yüzde 4 olacak.
Atina, büyüme daha da geri gitmesin diye açık artırma yoluyla banka müzayedeleri yapmaya hazırlanıyor.
* Seçimler için ay sayılırken devlet elektrik sübvansiyonu sağlıyor ve sadece eylül faturası 2 milyar euro.
Buna rağmen doğal gaz fiyatlarındaki artış devlet sübvansiyonunu da yetersiz kılacak hale geldi.
616.38 euro/megavat saat toptan fiyatla birlikte AB içindeki en pahalı elektrik Yunanistan’da.
Satılık ve kiralık emlak fiyatlarında yükseliş durmuyor. Spitogatos Emlak Endeksi’ne göre, fiyatlardaki artış ortalama yüzde 14 seviyelerinde. Atina’da kiralık evlerin metrekare fiyatı 15 euro seviyesine yükseldi.
*Çılgın silahlanmayla birlikte kamu maliyesi o kadar zora girdi ki Miçotakis, gıdada yüzde 24 olan KDV rakamını tüm çağrılara rağmen aşağıya çekemiyor. Mart ile ağustos ayları arasında bir kilo unun fiyatı yüzde 45, tost ekmeğinin fiyatı yüzde 18.9, sütün fiyatı yüzde 31, makarnanın fiyatı yüzde 23.7 arttı.
Ekonominin giderek köşeye sıkıştırdığı Yunanistan Başbakanı, 10 Eylül’de Selanik Uluslararası Fuarı’nın açılışında emekliler ve dar gelirliler için bir paket açıklayacak ama 2060’a kadar Avrupa Merkez Bankası’na borç ödemesi gereken bir ülke oldukları için elleri kolları da bağlı.
*Yunanistan Başbakanı’nı sıkıştıran tek nokta ekonomi değil. Seçim yasasında Syriza’nın yaptığı bir değişiklikle seçimi kazanan partinin aldığı ödül 50 sandalye ortadan kalkacak bu seçimlerde. Şu anın anketleri bile 2023’ten sonra koalisyona işaret ediyor.
*Muhalefet lideri PASOK’un genel başkanının telefonunun dinlenmesi, organize suç uzmanı, gazeteci Giorgos Karaivaz’ın Atina’da gündüz saatlerinde öldürülüp faillerin yakalanmamış olması, uluslararası raporlarda Yunanistan’daki basın özgürlüğünün Bulgaristan’ın bile gerisine gitmesi Miçotakis’i zorluyor.
*Yunanistan Başbakanı’nın bu krizlerden tek çıkış yolu Türkiye karşıtlığı olmuştu, şimdi bu da yetmeyeceği için Atina, NATO görevinde olan uçaklarımıza bir haftada ikinci kez radar kilidi attı.
Miçotakis belli ki kontrollü bir çatışma istiyor. İki ülke arasındaki sıcak bir çatışmanın ABD ve AB müdahalesiyle kısa sürede durdurulacağını, o zaman diliminde hava çatışmasında Türkiye’ye kayıp verdirirse halkın ekonomiden önce güvenlik politikalarına bakacağını, ABD ve AB’den hem silah hem de ekonomik yardım alacağına inanıyor. Bugüne kadar çok örneğini görmediğimiz üst üste radar kilidi atmanın başka bir izahı yok.
* Miçotakis’in en korktuğu şeyi de yazayım: Olası bir Yunan üstünlüğündeki hava çatışmasından sonra Batı dur dediğinde Türkiye’nin ne yapacağı. Kahraman olmak isterken birden çok ada ve toprak kaybeden bir Başbakan olursa bir sonra gireceği yer Başbakanlık Ofisi değil hapishane olur.
Senin 26 Ağustos’un hangisi?
Başlığı yazarken bile rahatsız oldum ama durumu anlatmanın en iyi yoluydu bu.
Bölünme bağımlısı halimizin özel zamanlara da yansıdığının en somut göstergesi 26 Ağustos.
Bugün hem Malazgirt Savaşı’nın hem de Büyük Taarruz’un başlangıcının yıl dönümü.
Tarihin bize mesajı açık; biri olmasa diğerinin anlamı ya da gerekçesi kalmayacak iki savaş sözünü ettiğimiz.
Alparslan olmasa Anadolu belki hiç yurdumuz olmayacaktı; Mustafa Kemal Atatürk olmasa, Alparslan’ın kazandığı zaferin bir anlamı, kutlanacak bir yurdu kalmayacaktı.
Malazgirt’ten Büyük Taarruz’a, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Nâzım Hikmet’ten Necip Fazıl’a kadar hepsi benim değerim diyebildiğimiz gün, Türkiye başka bir ülke olacak.
Para yeniden değerlenir, alım gücü tekrar artar ama zihinler bölünüp, duygular ayrışınca ne yapsanız geri dönemezsiniz.
Başkan başka şey söylüyor, bağlı imam başka
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş “Dinde zorlama yoktur” demişti.
Son dönemin en popüler devlet memuru, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı çalışan imam Halil Konakçı, “Dinde zorlama vardır” dedi.
Geçmişte Ayasofya’da popülerlik şerbetinden tatmış olmanın yarattığı tartışmaları görmüştük, şimdi de benzer bir vakayla karşı karşıyayız gibi duruyor.
Namaz kılmayan ya da oruç tutmayanın sopalanması gerektiğini söyleyen Konakçı’ya en doğru cevabı Diyanet İşleri Başkanı’nın vermesi gerekiyor.