Monte Melkonian adını duydunuz mu hiç?
Dün Karabağ’daki heykeli kaldırıldı ama biraz daha eskiye gitmek lazım: ASALA üyesi, 1980’de Atina Büyükelçiliği İdari Ateşesi Galip Özmen ve 14 yaşındaki kızı Neslihan Özmen’i şehit eden isim.
Fransa’da bir değil iki kere yakalandı. 1981’de işlediği suçlardan değil “ruhsatsız silah taşımak” ve “evrakta sahtecilik”ten 4 ay hapis yattı, sınırdışı edildi.
1985’te tekrar Fransa’ya döndü. Terör örgütü yöneticiliğinden 6 yıl hapis cezası aldı, 4 yıl sonra serbest bırakıldı.
Sonra Seta diye biriyle evlendi ve oradan Ermenistan’a geçti...
Monte Melkonian, 1992’de 83’ü çocuk, 106’sı kadın, 613 kişinin öldürüldüğü Hocalı Katliamı’nın baş sorumlularından birisidir. Diğer sorumlu da bir zamanlar Ermenistan Cumhurbaşkanı olan Sarkisyan’dır.
Monte Melkonian “Avo” lakabıyla yüzlerce Azerbaycanlı sivilin ölüm emrini verdi. 12 Haziran 1993’te Azerbaycan ordusunda görevli asker olan İbad Hüseyinov tarafından öldürülmüştür.
Ermenistan, bu katliam sorumlusu ASALA militanı adına 2017 yılında askeri akademi de kurdu.
Türkiye ve Azerbaycan, Ermenistan ile olan sorunları çözmek için on yıllarca sabretti, Minsk Grubu denilen oyalama çabalarını sabırla bekledi ve en nihayetinde sorun kendiliğinden çözüldü. Azerbaycan, kendi topraklarını geri aldı. Bugün Fransa’dan çıkan sesler Türkiye’de kimseyi şaşırtmıyor ama derdin ne olduğunu açık açık yazmak lazım.
Fransa’nın başını çektiği kimi ülkeler başta Hocalı olmak üzere 1992’de Azerbaycan vatandaşlarını katleden savaş suçlularını korumaya çalışıyor. Savaş suçunun zaman aşımı olmaz, insanları gözlerini kör edip, ateşe verip, kafalarını kesenler bunun hesabını elbette verecekler. Azerbaycan, kendi topraklarında savaş suçu işlemiş bulunanları yargılama hakkına sahiptir.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan ya bu gelişmeyi kabul edip onurlu bir barışa evet diyecek ya da ülkesindeki ve diasporadaki azgın azınlığın sesini dinleyecek.
Barış herkese kazandırır, aksi durumda en çok kim kaybeder acaba?...
Üzerinde etiketiyle dolaşan Türkiye düşmanı...
Bir hava iyonlaştırıcı cihaz, iki de egzersiz makinesi...
Bir de garajda duran C-300 Cabrio Mercedes araba ki ABD fiyatı 60 bin dolar seviyesinde.
Bu yazdığım maddeler Türkiye düşmanı ABD’li Senatör Robert Menendez’i suçlayan 39 sayfalık iddianamede yer alan bilgiler.
Altın külçeleri, yüz binlerce dolar nakit, yetmemiş anlaşılan bu açgözlü çifte, toplasan 2-3 bin dolar edecek eşyaları bile rüşvet olarak almışlar.
Robert Menendez’in kirli bir adam olduğunu zaten biliyorduk.
Ocak 2018’de “Aklandım” dediği federal suçlamalardan jüri üyeleri anlaşamadığı için kurtuldu, suçsuz falan bulunmadı.
Menendez şimdiki eşi Nadia Arslanian ile aynı tarihte tanıştı, Mısır ile rüşvet ilişkisinin çarkları da flört döneminde dönmeye başladı.
İddianamede öyle utanç verici satırlar var ki; rüşvet verene “Önümüzdeki hafta üstü açık bir araba alacağım için çok heyecanlıyım” diye atılmış mesajların kopyalarına, Robert Menendez’in evine gelen külçe altının fiyatını Google’da aramasına kadar yok, yok...
ABD Başkanı Biden, üzerinde etiketiyle dolaşan bu Türkiye düşmanının, F-16 satışıyla ilgili vetosunu istese çok kolay kaldırırdı.
Bu açıdan bakınca Menendez, Biden Yönetimi’ni engelleyen değil, Biden Yönetimi’nin arkasına saklandığı adam haline gelmişti.
Washington, belki farkında değil ama bu müttefiklik sınavından da kalırsa, Türkiye’nin Batı’dan duygusal kopuşunu tamamlamış olacak.
Gücün Batı’dan Doğu’ya geçtiği bir dünyada karar, top, tercih onların sahasında...