Türkiye’de garip bir ruh hali var, ABD’ye düşmanlıkları için kızınca otomatik olarak Rusya gözümüze daha sempatik geliyor.
Oysa, terör sorununda, özellikle de Suriye söz konusu olduğunda Washington ile Moskova arasında pek bir fark yok.
Önce, Suriye’deki Rus güçlerinin komutanı olan General Çayko’dan başlayalım:
Terör yamağı Mazlum Abdi ile görüşen ABD Merkez Kuvvetleri komutanlarına öfkeleniyoruz, Rus General Aleksander Çayko’nun da Abdi ile ABD’li komutanlar kadar görüştüğünü unutmamak lazım.
YPG kaynakları, Temmuz 2022’de Kamışlı Havalimanı’nda Rus General Çayko ile Abdi arasındaki görüşmede Türkiye’nin muhtemel operasyonuna karşı Haseke, Rakka ve Halep’teki temas noktalarının güçlendirilmesi konusunun ele alındığını açıkladı, General Çayko’dan bu iddiayla ilgili yalanlama gelmedi.
Bugün de hem Washington hem de Moskova, Türkiye operasyon yapamasın diye YPG militanlarını sınırdan uzağa çekmeye çalışıyor ve bunu yapma amaçları terör grubunun varlığını sürdürebilmesine olanak sağlamak.
Kim siyah kim beyaz diye sormak yerine, hangisi daha siyah diye düşünmemizi gerektiren başka noktalar da var:
YPG terörünün siyasi ayağı Demokratik Suriye Meclisi Eş Başkanı İlham Ahmed özel uçakla Kobani’den Washington’a götürülmüş, Beyaz Saray, Pentagon ve ABD’li senatörlerle buluşturulmuştu.
Ağustos 2020’de aynı İlham Ahmed Moskova’daydı. Görüştüğü isimler arasında Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da vardı. Görüşme Esad’ın resmi muhalefetiyle, PKK’nın Suriye koluna imzalatılan anlaşma çerçevesinde oldu ama sonuçta Rusya Dışişleri Bakanı ile resmen görüşmüş bir İlham Ahmed portresi çıktı ortaya.
ABD ve Rus genelkurmay başkanları Haziran 2018’de Finlandiya’da, Vantaa şehrinde buluştular, görüşmede Suriye konuştuklarını
açıkladılar. İki ülkenin genelkurmay başkanları 2021’de yine Finlandiya’da, bu kez Helsinki’de buluştular.
İkili 6 saatlik bir toplantı yaptı ama bu kez ne konuştuklarını açıklamadılar.
Erdoğan ile Putin arasındaki ilişki iki ülkenin mevcut sorunlarının tamamını çözmedi ama o sorunlara rağmen sağlıklı şekilde işlemesini ve ortak menfaatlere odaklanılmasını sağladı.
Yoksa Sovyetler Birliği’nin son döneminden itibaren, terör örgütü ile Moskova arasında Talabani aracılığıyla başlamış bir ilişki süreci olduğunu hepimiz biliyoruz.
Rusya’nın Türkiye ile iyi ilişkilerin korunmasının önemini Ukrayna savaşıyla biraz daha anladığını umuyoruz. Moskova’nın General Çayko ile ilgili vereceği karar, Moskova’nın Türkiye-Rusya ilişkilerine bakışını anlamak adına oldukça önemli bir veri olacak. O güne kadar kamuoyunun şu siyah, bu beyaz diye düşünmemesinde fayda var.
Dadılar mı çok, profesörler mi az kazanıyor?
Facebook’ta evde yatılı yardımcı arayanların ilanları var.
Eleman arayanların önerdikleri minimum maaş 14 bin lira artı 400 lira da izin parası. En yüksek maaş önerisi de 18 bin lira.
İşe yeni başlayan bir doktorun maaşı 13 bin 150, uzman doktorun 13 bin 312 lira ile 15 bin 288 lira arasında değişiyor.
Devlette en düşük mühendis maaşı 13 bin 905 lira. 8. derecedeki bir savcının maaşı da 12 bin 500 lira seviyesinde.
Üçüncü yıldan sonra artmakla birlikte yeni bir profesörün aldığı maaş da ortalama 21 bin lira seviyesinde.
Bu açıdan bakınca eğitimin insan hayatına maddi katkısının bu kadar düşmesi iyi bir durum değil.
Bir de piyasada bu kadar büyük bir ihtiyaç varken belki de belediyeler ev hizmetleri kursları açmalı ve bu iş sertifikalı hale gelmeli.
Boğaz’da katliamı durdurma zamanı
İstanbul Boğazı’nda derinlik 30 ile 110 metre arasında değişiyor.
Bu da dev balıkçı teknelerine Boğaz’ın her yerinde avlanma imkânı veriyor.
Sistem, 24 metreden derin olan her yerde profesyonel balıkçılığa izin verdiği için Sahil Güvenlik, kıyının dibi de olsa bu teknelere ses çıkarmıyor.
Boğaz’da bu dev balıkçı teknelerinin gördükleri sürüleri yok etmesine artık dur demek lazım. Aksi takdirde Marmara’da yok olan uskumru-kolyoz-izmarit-eşkina gibi türlere yakında istavrit-mezgit de eklenecek.
Tarım ve Orman Bakanlığı bu konuda bir çalışma yapmayı düşünür mü acaba?
