Dünya gözü Hali vakti yerinde olmayan İrlandalı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Bob Geldof, arabayla seyyar satıcılık yaparak ailesinin geçimini sağlamaya çalışan babasını, "hayatın gerçek kahramanları" olarak nitelediği sıradan insan tipinin bir örneği olarak görüyor. Annesini ise 7 yaşındayken kaybetmiş. "Babam sürekli dışarıdaydı, okuyan ablalarımın ise bana bakacak vakti yoktu, bu nedenle alışveriş ve yemek yapmak dahil, her ihtiyacımı kendi çabamla karşılamayı çok küçük yaşta öğrendim" diyor. Marka Konferansı'na katılmak üzere İstanbul'a gelen ünlü şarkıcı Bob Geldof, Yapı Kredi Worldcard tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, adının nasıl marka haline geldiğini anlatmadı. "Şaşırtıcı bir sürecin sonunda marka haline geldim" diyen Geldof, kendi yaşamından örnekler vererek nereden nereye geldiğini ve dünyaya nasıl baktığını anlattı ama ben onu dinlerken nasıl marka haline geldiğini de anlar gibi oldum. Geldof'un öyküsü, doğuştan ayrıcalıklı olmayan, sıradan bir insanın nasıl marka haline gelebildiğini anlatıyordu galiba. Geldof, Dublin'in izbe bir mahallesinde, zor koşullarda yaşamını sürdürürken, evdeki radyodan sürekli olarak dinlediği Radyo Lüksemburg'un, onun için farklı bir hayata açılan pencere olduğunu anlatıyor: "Radyo Lüksemburg'u dinlerken, benim içinde yaşadığım dünyadan farklı bir dünyanın da bulunduğunu fark ettim. Rock & Roll müziğiyle ve Bob Dylan'la tanıştım. İçinde yaşadığım ortam, benim kısıtlı dünyam çekilmezdi ama her insanın kendi dünyasını yaratma şansı da vardı. Bunu kavrayınca kendi dünyamı yaratma tutkusuyla hayata atıldım". KENDİ DÜNYANI YARAT Genç yaşta kurduğu Boomtown Rats grubunun bir anda popüler olmasıyla kendisini üne kavuşturan merdivenleri tırmanmaya başlayan Geldof, yaşamı boyunca hep kendi işinin sahibi olmuş, kurduğu şirketlerle ticari başarılara da imza atmış. En az 50 - 60 milyon dolarlık bir servete sahip olduğu tahmin edilen Geldof, her alanda hayata yakın ve pratik olmanın önemini vurguluyor. Aşılmaz görünen engellerin de bu sayede aşılabileceğini düşünüyor. Liderlik olgusunun ise farklı bir şey olduğunu ve fazla büyütülmemesi gerektiğini düşünüyor Geldof. Onun için sıradan insana ve onun sorunlarını odaklanmak çok daha önemli. Müzisyen olarak yaygın bir üne kavuşan Bob Geldof'un daha da ünlenerek farklı bir marka haline gelmesinde, müziği bir araç olarak kullanarak dünyanın yoksul insanları için harcadığı yoğun çabanın da büyük payı var kuşkusuz. Küresel boyutta ilgi çeken ve ses getiren Band Aid, Live Aid ve Live 8 gibi organizasyonlarla dünyanın gündeminde kalan Geldof, yoksulların ve özellikle Afrika'nın sorunlarına yönelik ilginin artmasında önemli bir rol oynadı. Basın toplantısında Geldof'a, Marka Konferansı'nda konuşma yapmak için 150 bin dolar aldığı hatırlatılarak bu olguyu nasıl değerlendirdiği soruldu. "Poverty is shit"(Yoksulluk boktandır) diyerek yanıtladı bu soruyu Geldof ve "Aslında bir iş konferansında konuşmam için bana bu kadar para verilmesi bir saçmalık ama birileri bu parayı veriyorsa ben de onu alırım" dedi. oulagay@milliyet.com.tr KÖR OLASI YOKSULLUK