Kapı önünde sigara içen garsonları fark etseydim esnaf lokantasına girmez geri dönerdim. Üstelik lavabo düzeni kirli karışıktı, lokantanın hiçbir yerinde fiyat listesi göremedim. Küçük tabakların kullanıldığı mekânda yediğiniz yemeğin ederini ancak hesap öderken öğrenebiliyorsunuz… Ülkemiz dışında dünya mutfaklarını yakından tanıyan Turist Rehberi Araştırmacı Yazar Mehmet Gülümser’le lokantalar üzerine konuştum.
“Yemeğe gitmeden önce kafamda onlarca soru oluşur. Yemek yiyeceğim mekân nasıl olmalı, menüsü zengin mi, yemekleri leziz mi, nezih bir ortam sunuyor mu? Başka özellikleri var mı vs… Yani, altı üstü bir yemek, fazla vakit kaybetmeden şurada oturalım yiyelim demem, bu konuda ince eler sık dokurum. Özellikle akşam yemekleri için mekânların huzur veren bir atmosferi olmalıdır, tercihim nezih ve hoş bir mekândan yanadır. Mekânın fiziki durumu, garsonların davranışları, güler yüzlü olup olmamaları kararımda etkili olur. Mutfak müşteriler tarafından görülebilir ise, müşterinin hijyen konusunda ki kuşkularını giderir. Çatal bıçak kapalı zarf içinde mi? Masada servis tabağı var mı? Tabaklar ve bardaklar iyi temizlenmiş mi? Çok kalabalık mekânları tercih etmem.
O yerlerde, siparişleriniz zamanında gelmez, ya da istediğiniz tatta, lezzette olmaz ise size berbat bir gün geçirtir. Restoranda müzik yayını yüksek düzeyde olmayıp sizlere sohbet etme şansı vermeli. Temiz lavoba ve tuvalet aradığım özelliklerin ilk başında gelir. Kuşku duyarsam lavaboyu kullanabilir miyim der, izin ister lavaboları kontrol ederim. Masa sandalye ve örtü düzenine dikkat edilmeli, yani tertemiz, ütülenmiş örtüler masalara itinayla serilmiş olmalıdır. Almanya’da yemek sonunda şef masaya gelip yediğiniz yemeğin memnuniyeti hakkında görüşünüzü alır. Aynı restorana ikinci kez gidildiğinde onlarda mutlu olurlar.
Öğlen yemeklerimi, esnaf lokantalarında yemeyi arzu ederim, ancak aynı hassasiyetlerimi ve seçiciliğimi onlar için de uygularım. Size sunulan çorba, çift tabakta mı geliyor? Garsonun başparmağının yemeğin içine girmemesi lazım. Sizin de tespit ettiğiniz gibi, yemekleri fazla göstermesi için kullanılan avuç içi kadar tabaklarla yemek sunan yerleri dikkate almam… Kemeraltında çok ünlü küçücük bir esnaf lokantası var. Herkes orayı methediyor, geçerken gördüm ki, çorbalar tek tabakta masaya getiriliyor. Arkadaşımla gittim, hayırlı işler, çorba istiyoruz ama çift tabakta olsun dedim. Usta yüzüme baktı, amacım, ona olması gerekeni anlatmaktı, kuralı öğretmeyi başardığım esnaf lokantaları oldu.
Garsonluk bana göre özel bir meslektir, herkes gibi ben de garsonun güler yüzlü ve misafirperver olmasına bakarım. Pek çok yerde, siz bir lokale giriş yaptığınızda garson sigarasını en yakın küllüğe bırakır ve sorar: “Efendim buyurun ne arzu edersiniz?”
Bu durum bende şok etkisi yapar yemek yeme zevkim yok olur, hemen bir sebep bulur oradan uzaklaşırım. Garson sigara içebilir, ama böyle uluorta her yerde değil. Garsonun kullanılan bardakları bir tepsiyle taşımaması da en rahatsız olduğum konulardan biridir. Çoğu lokalde buna belediye lokalleri de dahil, bardaklar parmak daldırılarak toplanıp taşınıyor maalesef. Sonrada o garson aynı ellerle size veya başkalarına hizmet ediyor, pek çoğumuz durumu görüyor görmemezlikten geliyoruz.
Masaya gelen ekmek sepette temiz örtü içinde mi sunuluyor, yoksa üstü açık bir kabın içinde mi? Buna dikkat eden kurumsal mekânlar var ancak çoğunluk uygulamıyor. Sonuç olarak cebinizdeki paraya değil size özel hizmet eden yerler tercih edin. Ayrıca kapı girişinde fiyat listesi sunan yerler seçilmeli derim. Sürprizle karşılaşmaz, ne yiyeceğinizi ne fiyat ödeyeceğinizi bilirsiniz. Gastronomide en önemli ilk maddenin hijyen olduğu unutulmamalı. Gülmesini bilmeyen mekân açmasın, sevginin olduğu yerde başarı, mutluluk ve zenginlik vardır derim.”