Basmane’de bulunan müze binaları dahil, Sakarya Mahallesi’nde, altında Roma su kanalı olan eski İzmir evinin önemini dönemin Konak belediye başkanına anlatan kişiyim. Yerli yabancı turistler bu kanalı görmek için akın akın mahalleye gelecekler mahallenin yüzü gülecekti. Başkan yönettiği kentin zenginliğinden etkilenip heyecanlandı arkasından eski binayı satın alıp restore etti. Belediye tarih birimini buraya taşıması karşısında umutlanmış gözden düşmüş mahalleye hizmet gelecek diye sevinmiştik. Daha önce yazdığım gibi beklediğimizin aksi oldu, Aya Yani Kilisesi yanındaki sinagogun farkına varılmadan kuzey duvarı çöktü. Mahallede birçok bina yıkılıp yandı, defineci ve enkaz sökücüler binaları yağmaladı.
Dün tekrar yolum Sakarya Mahallesi’ne düştü. İlgililere, “Roma su kanalı ne durumda, eski su kuyusunun bileziği yerinde duruyor mu? Ayazmanın kurcalanan duvarı onarıldı mı?” diye soracaktım kapı kapalıydı. Günümüzde binaları boş bırakmanın sonuçlarını bildiğim için kaygılandım. İsmet Paşa İlkokulu girişindeki yorgun İzmir evinin önündeki çelik konstrüksiyonun önceki aylarda yıkıldığını biliyordum, sokağa geçiş vermek için çelik tünel yapılmış, etrafı çöp içerisinde. Agora ören yerinin hemen üstünde üç kutsal dinin izlerinin görüldüğü mahallenin çöküntü haline gelmesi İzmir’in kalbi Konak İlçesi’ne yakışmıyor…
Konak İlçesine yakıştıramadığım o kadar çok şey var ki; örneğin Çorakkapı Camii’nin güney cephesinin atık deposu olarak kullanıldığını gazetede okudum. Uşâkizade Konağı’nın altında büfede çıkan yangın itfaiye tarafından zamanında söndürülmeseydi içerideki dolu tüpler patlayıp faciaya neden olacaktı. Kaç kez yazdım bilmiyorum, denetimsizlik her yerde kendini gösteriyor. Tarihi Hatuniye Parkı’nın hatalı şekilde meydan yapılması, orada yaşanan karmaşayı Anadolu’nun kasabalarında dahi göremezsiniz. Oturma bankları sökülmeye başlandı, havuzu kirlendi, lümpenlik had safhada.
Diğer ciddi sıkıntı da, deprem faciasının yaşandığı bugünlerde tarihi bölgede kaçak inşaatların yapılması. Bu konuda kadim İzmir mahalle muhtarları da dertli. Yaptıkları şikayetlerin sonuç vermediğini söylüyorlar. Yıkılan binaların molozlarını belediye araçlarının kaldırmasına ne demeli? Muhtarlar haklı, kentin en merkezi yerinde tescilli eser bitişiğinde izinsiz kat ilavelerini üzülerek görüyorum. Kentin tarihi değerlerini korumakla görevli olanlar neden görevlerini yapmıyorlar?
Yakın zamanda pandemiyi tartışıyorduk, şimdi güncelimiz deprem. Doğal afetler konusunda ülkemizin tarih boyunca yaşadığı acılar nedense çabuk unutuluyor. Deprem bölgesinden uzakta yaşasak da morallerimiz bozuk. Televizyonlara kitlendik, çadır, soba, tuvalet ihtiyacı için devamlı anonslar yapılıyor. Sorunlar bitmiyor, dev hafriyatın altında yatan cansız bedenler var. Depremden kurtulanlar mal canın yongası misali kaybettiklerine üzülüyorlar. Masa sandalye, yatak yorgan kap kaçak, çeyiz sandıkları, anılar tarihin en acı felaketinde yok olup gitti. Evsizlik, kira artışları, soğuk, açlık, arkasından gelecek hastalıklarla boğuşmak kolay değil…
Basmane bu kez depremzedelere kucak açtı. Geçenlerde uğradığım bir barınma evinde depremzede çocuklarla karşılaştım. Sokaklarda yorgun üzüntülü insanlar görüyorum. Önerim, Konak Belediyesi Sakarya Mahallesi’nde boşalttığı tünelli evi, halka kapattığı Basmane semt merkezini, Halil Rıfat Caddesi’ndeki ikiz evleri, Karantina’da yıllar önce açılan Tarık Dursun K. evi, Silahhane olarak adlandırdıkları Basmane esnafı rahmetli Adem Gezer’in evi, depremzedelere açılsın, eski İzmir evleri çocuk sesleriyle dolsun…