6 Şubat 2023 sabahı deprem haberiyle uyandık. Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Diyarbakır, Kilis, Şanlıurfa, Adıyaman, Hatay, Osmaniye ve Adana’dan gelen haberler kötüydü. Zaman geçtikçe yıkımın büyüklüğünden, can kaybı artışından tedirgin olduk. Umutların tükendiği anlarda enkaz altıdan çıkarılan canlar tesellimiz oldu. Soğuk kış günü beton kitlelerin altından daha çok insanımızın çıkmasını umut ettik. Dünyanın birçok ülkesinden gelip, kurtarma çalışmasına katılan ekipler sıklıkla, “Sesimi duyuyor musun?” diye bağırdılar. Ekran başında derinlerden gelecek seslere, nefesimizi tutup kulak kabarttık… 7.7-7.6 şiddetindeki depreme kış günü hazırlıksız yakalanma talihsizliğini, bilimin ışığında kural ve disiplinlere uyarak aşabiliriz. Zemin analizlerinin yapılması, yönetmeliğe göre hazırlanan projelerin kontrollü olarak uygulanması, kullanılacak malzemenin kalitesi vs. deprem riskini azaltacak tek yoldur. Depremin büyüklüğü, organize olamama, iş makinesi eksikliği, arama kurtarma çalışmalarını büyük ölçüde etkiledi. Yaşım gereği okullarda ve mahallelerde sivil savunma dersleri verildiği günleri hatırlıyorum. Resmi dairelerde girişte görünür yerlere, kırmızı renkle boyanmış kum dolu kovalar, duvarda asılı olan kazma kürek kanca gibi malzemeler bulundurulur, görevli personel ve öğrenciler tarafından nasıl kullanılacağı tatbikatlarla öğretilirdi. Yaşananlardan ders alarak olası felaketlere hazırlıklı olmalıyız…
Bilindiği gibi İzmir kırmızı çizgide olan, geçmişte can ve mal kayıplarının yaşandığı deprem kenti. 30 Ekim 2020’de Bayraklı’da meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde 117 kişi hayatını kaybetmişti. İzmir depremlerinin yıkıcılığını anlatan kitapları okumakta fayda var. “Bütün depremlerin en yıkıcısı ve şiddetlisi Cumartesi’ye denk gelen 10 Temmuz 1688’de yaşandı. Öğleden biraz önce başlayan depremin merkezi limanın girişinde yer alan Sancak Kalesi civarıydı. Bu kale tamamen harabeye döndü. Kale, topları artık görülemeyeceği şekilde toprağa gömüldü. Komşu evlerin dörtte üçü çöktü ve birçok ağaç kökünden söküldü. Sancak Kalesi’yle birlikte İzmir kenti o kadar şiddetle sarsıldı ki evlerin dörtte üçü yerle bir oldu. İlk darbeyi alan eski gümrük dairesinin duvarları açıkça çöktü ve çatısı devrildi. Depreme ilişkin Fransız raporuna göre 16.000 ila 19.000 bin kişi yaşamını yitirdi. Aralarında az sayıda Avrupalı olmakla birlikte, ölenlerin çoğu Türk’tü. Frenklerin mahallesi, esas olarak rüzgarla evden eve yayılan güçlü bir yangından dolayı en ağır hasara uğrayan kesimdi. Ağırlıklı olarak ahşap ve kil yapılı bütün evler tamamen yıkıldı. Ermeni mahallesi de büyük çapta hasar gördü. Kervansaraylar, mağaza ve depoların çoğu deprem sırasında yıkıldı, ya da depremden sonra yandı. Bu binalar İplik Hanı ya da Kervansarayı olarak bilinen pazarın ucundaydı. Kervanlarla gelmiş 500 ya da 600 adamın kaldığı bu hanlar çöktü. Tek kişi sağ kurtulamadı” (1)
Eskiden zabıta memurları bina önünde kum çakıl çimento görse hemen müdahale eder, izinsiz tadilatların, yapılaşmanın önüne geçerlerdi. Son günlerde imar affı çıkacak diye kaçak bina ve tadilatların arttığını görüyorum. Yapılan uyarılar sonuç vermiyor. Belediye bünyesinde görev yapan ilgili birimlerin özellikle KUDEP’lerin (Koruma Uygulama ve Denetim Büroları) bölgelerini taramaları gerekiyor. Uzaklardan kırsal kesimden değil, Konak İlçesi’nden, Basmane’den, kadim İzmir mahallelerinden, Kemeraltı Çarşısı’ndan bahsediyorum…
Geçmiş olsun Türkiye…
(1)Necmi Ülker. Ticaret Limanı İzmir’in Doğuşu (1688-1740) İzmir Kalkınma Ajansı Kültür Yayınları. S. 61-62
Tunca Bengin
İsrail teröründe neredesiniz?
23 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
‘Benim teröristim iyi’ çıkmazı
23 Aralık 2024
Hakkı Öcal
Suriye’de barışı önlemenin yolu: YPG’yi korumak
23 Aralık 2024
Eren Aka
Belediyelerin borç tartışması bitmiyor!
23 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Yengeç | Jüpiter ile şans ve bolluk sizinle olacak
23 Aralık 2024