İnşası 1757 yılına tarihlenen, yeni onarılan Kumrulu Mescit’in çatısı su geçirmeye başladı, önlem alınmazsa yazık olacak. Mescidin günümüze gelemeyen türbesi, eskiden olduğu gibi depo olarak kullanılıyor. Emir Sultan Haziresi ve Mısri Dergâhı misafirhanesine bakarsanız, orada da bozulmalar olduğunu görürsünüz. Osmanzade Konağı, benzeri olmayan nadir İzmir mimarisiydi, sonunda defineciler tarafından çökertildi. Ayakta kalan güney duvarı ana giriş kapısı, çiçeklikleri ve havuzu tesellimiz oldu. Sanırım, defineciler arayışlarını burada da devam ettirecek. Tahrip edilen yapılar arasında, daha önce yazdığım gibi İzmir türbeleri de var...
Koruma alanı içerisinde bulunan eski İzmir evleri, yöresel mimariye, tarihi dokuya uyumsuz olarak kimlik değiştirmeye başladı, bu tür yapıların sayısı çoğalarak artıyor. Benzer uygulamalarla Anafartalar Caddesi’nde de karşılaşıyoruz, antik dönemden günümüze kullanılan caddede, bilgisizce yapılan tadilatlar hemen fark ediliyor... Uşakizade Sadık Bey Konağı’nın kuzey bitişiğinde gün yüzüne çıkmayı bekleyen dehlizi geçelim, önce özel şimdi kamuya ait Diş Eğitim Hastanesi’nin kullanımında olan Roma galerileri ne durumda, bilmiyoruz. İzmirlilerin ziyaretine kapalı olan galeriyi görmek isterseniz talebiniz reddediliyor; hastane yönetimi bu konuda çok titiz, kuş uçurtmuyorlar... Kentte bulunan tarihi sebiller, kebapçı ve konfeksiyon dükkânı olarak hizmet veriyor. Dönertaş’ın dönmeyen taşı, içinde sinagogu olan kortijo, Yazar Tarık Dursun K’nın yaşadığı evin çalınan ay-yıldızlı kapıları, yangın geçiren binanın bodrumunda enkaz altında kalıp hayatını kaybeden yaşlı teyze ne çabuk unutuldu... Ressam Fuat Mensi, Eczacı Faik Ener parklarını hatırlayan var mı? Yıkılmak üzere olan ahşap payandalı Türk evleri, enkaz halinde olan Osman Paşa Konağı, Merdivenli Medrese, Altınordu’nun anılarını saklayan kulüp binası, Namazgâh, Karakadı, Tevfikpaşa, Basmane, Saçmacı hamamları, Pazaryeri, Faikpaşa camileri, Sonsino, Çavez, Küçük Aya Yani Kilisesi ve okulu, Kemeraltı Çarşısı hanları henüz restore edilemedi. Üzerine sonradan inşa edilen başka köprü nedeniyle İzmirlilerin göremediği Kervan Köprüsü, bakımsız Gaziler Anıtı, kemeri onarım bekleyen Kocakapı, yatır yeri olarak bilinen ihtimal antik dönem çeşmesi, yağmur yağınca avlusu su gölüne dönüşen, 15 Mayıs 1919 şehit polislerin anısına yapılan şehitlik, kaderine terk edilen, yağmalanan Servilitepe Su Pompa İstasyonu, bölgede sağa sola atılmış Cumhuriyet dönemi çeşmeleri hüzünlendiriyor...
Duydum ki, 1030 Sokak’ta antik tiyatroya giden yolun üzerinde bir biblo gibi duran, özgünlüğüyle dikkatleri çeken, eski İzmir evi, deprem hasarlı olduğu için yıkılacakmış. Yıkılırsa üzülürüm. Sadece ben değil, başta tarih baba ve İzmir çok üzülür...