Sinemanın ayrılmaz ikililerinden Johnny Depp ve Tim Burton, bu hafta vizyona giren gotik komedi ‘Dark Shadows/Karanlık Gölgeler’de işbirliklerine yeni bir halka ekliyor. Şimdilik sekiz filmlik bu oyuncu-yönetmen çalışması, Depp’in kariyerinin önemli bir bölümünü oluşturuyor kuşkusuz. Ama aktörün filmografisi, Burton filmleriyle sınırlı değil tabii ki. ‘21 Jump Street’ dizisiyle neslinin poster çocuklarından biri olarak ünlenen ve bu imajını elinin tersiyle iten Depp’in kariyerinin öne çıkan filmlerini mercek altına aldık.
‘Dead Man’/(1995)
Amerikan bağımsız sinemasının iftihar kaynaklarından Jim Jarmusch, ‘Dead Man’de western türüyle haşır neşir oluyor ama türün kalıplarıyla oynuyordu. Depp’in canlandırdığı ana adını ünlü İngiliz şairden alan karakter William Blake, filmin başlarında vuruluyor, geri kalan zamanda yaralı bir şekilde geçiriyordu. Film, Depp’in abartılı karakterlerdeki başarısının tam tersini barındırması açısından filmografisinin önemli bir yerinde duruyor. Aktör, Blake’de çok yalın, serinkanlı bir performans sergiliyordu.
Halk Düşmanları / ‘Public Enemies’
Aksiyonun saygın ismi Michael Mann’ın yönettiği filmde FBI’ın kurucusu J. Edgar Hoover’ın
Kurucuları arasında Steven Spielberg’ün de bulunduğu DreamWorks Animation’ın başarılı serisi “Madagaskar”, 4 yıl sonra üçüncü filmiyle karşımızda.
Aslan Alex, zebra Marty, zürafa Melman ve suaygırı Gloria, evlerine yani New York’taki hayvanat bahçesine dönmeye çalışıyorlar. Ancak kazayla kendilerini Avrupa’da buluyorlar. Peşlerine hayvan kontrol biriminden azılı Fransız Chantel DuBois takılınca, tek bir çareleri kalıyor; bitap durumda bir sirke katılmak. Ancak sirkin New York’a gitmek için iyi bir gösteri çıkarması gerekiyor ve bu görev de kahramanlarımıza düşüyor...
Serinin önceki filmlerinden tanıdığımız kahramanlara sirk dolayısıyla eklenen yan karakterler, filme beklenen taze kanı sağlıyor. Filmin çocukları yine memnun edeceğine şüphe yok. Ama bu kez büyüklerin de düşünüldüğü göze çarpıyor. Bu durumda, senaryo ekibindeki ilginç bir ismin etkisi olduğu iddia edilebilir. Filmin senaristleri arasında bulunan Noah Baumbach, Wes Anderson ekibinden ABD’li bağımsız bir yönetmen; sivri ve zeki bir kalem. 3D seçeneğiyle vizyona giren film, hedef kitlesi çocukların yanı sıra büyüklerin de iyi zaman geçirebileceği, eli yüzü düzgün bir çalışma.
“Madagascar 3: Europe’s
Bu hafta Charlize Theron’un iki filmi birden vizyona girdi. Theron’u izlemek isteyenler Pamuk Prenses masalından uyarlanan “Pamuk Prenses ve Avcı / Snow White and the Huntsman” da ya da yönetmen Ridley Scott’ın uzun zamandır beklenen filmi “Prometheus”a gidebilirler.
Haftanın diğer filmleri ise Fransız yapımı “Aramızda Bebek Var / Un Heureux Evenement” ile “Arıza Aşk / Bellflower”
Pamuk Prenses zırhları kuşanıyor
“Pamuk Prenses ve Avcı / Snow White and the Huntsman”, ünlü Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalının serbest bir uyarlaması. Türü ise aksiyon-fantezi.
“Siyah Giyen Adamlar” serisinin üçüncü filmi, ikinci filmden 10 yıl sonra izleyici karşısına çıkıyor ve serinin sevenlerine hitap ediyor.
Uzun süredir yapım cehenneminde ertelenen “Siyah Giyen Adamlar 3”, ikinci filmden 10 yıl sonra tamamlandı. Film, uzaylı kötücül bir türün mensubu olan azılı suçlu Boris, ayda çok güvenli bir hapishaneden kaçıyor. İlk amacı kolunu koparan ve onun hapsedilmesine vesile olan Ajan K’den intikam almak. Bunun için bir zaman makinesiyle geçmişe dönüyor ve kendi felaketiyle sonuçlanan olaylara müdahale ediyor. Dünyadan Ajan K’i silen bu müdahaleyi geri çevirmek ise tabii ki Ajan K’in uzun süredir ortaklığını yapan Ajan J’ye düşüyor. Boris’in peşi sıra geçmişe giden Ajan J, burada Ajan K’in gençliği ile de tanışıyor.
Filmde Will Smith’e Josh Brodin eşlik ediyor.
Başrolde deneyimli oyuncular var
Filmin yönetmenliğini serinin diğer filmlerinde olduğu gibi Barry Sonnenfeld üstleniyor. Will Smith ve Tommy Lee Jones da serinin diğer filmlerinde olduğu gibi ortakları canlandırıyorlar. Ama filmin eğlence açısından bekleneni verdiğini söylemek zor. Belki seri zamana iyi direnemedi belki de uzun süre yapım aşamasında sürünmesinin dezavantajları
ABD sinemasının bağımsız kanadının en önemli temsilcilerinden biri şüphesiz Wes Anderson. Karakter yaratımındaki dehası, diyalog yazmadaki becerisi, görsel stili, hikaye anlatımına hakimiyetiyle Anderson, çağımızın en önemli yönetmenlerinden. Altın Palmiye için yarışan Cannes Film Festivali’nin açılış filmi ‘Moonrise Kingdom’, bugün vizyona giriyor. Bu vesileyle yönetmenin sinemasına yakından bakalım istedik
“Borat” tiplemesiyle ünlenen Sacha Baron Cohen bu defa “Diktatör” olarak karşımızda. ‘Kibar’ espri beklemezseniz çok gülersiniz
2000’lerin en iyi çıkış yakalayan komedyenlerinden Sacha Baron Cohen, kıyamet koparan “Borat” ve “Bruno”yu takip eden üçüncü sinema filminde hayali bir Ortadoğu ülkesinin diktatörü Aladeen olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmen koltuğunda önceki Cohen filmlerinde olduğu gibi “Seinfeld”in yaratıcılarından Larry Charles var.
Aladeen petrol zengini ülkesinde sayısız insanla birlikte olarak, canını sıkan herkesin boynunun vurulmasını emrederek ve nükleer bir silah geliştirmeye çalışarak yaşar. Birleşmiş Milletler ona rest çekince bir konuşma yapmak için kendi tabiriyle ‘Siyahların kurduğu, Çinlilerin sahip olduğu’ ABD’ye gider. Ama onu devirmeyi ve petrolü satarak zengin olmayı planlayan amcası Tamir’in komplosu sonucu öldürülmek üzere kaçırılır ve yerine zeki sayılamayacak dublörü geçer. Aladeen işkencecinin sinirini bozmak suretiyle canını kurtarır ve solcu, çevreci bir market işleten Zoey ile tanışır.
Cohen komedilerinde siyasi doğruluk anlamında tüm beklentilerimizi bir kenara bırakmamız gerektiğini biliyoruz. Tuvalet mizahından iyi siyasi
Geniş kitlelerce tanınmasını 2006’da çektiği ‘Borat’a borçlu olan İngiliz komedyen Sacha Baron Cohen, yeni filmi ‘Diktatör’le bu hafta vizyonda. Her projesiyle tartışma yaratan ve ses getiren Cohen, bu sezon Martin Scorsese’yle de çalıştı ve ‘Hugo’nun ‘kötü adamı’, öksüzlerin düşmanı istasyon şefini canlandırdı. Şurası açık ki, Cohen 2000’lere damga vuran komedi aktörlerinden biri haline dönüştü. Hayali bir Ortadoğu ülkesinin diktatörünü canlandırdığı ‘Diktatör’ün vizyona girmesi vesilesiyle, yıldızı 2000’lerde parlayan komedyenleri mercek altına aldık.
Zach Galifianakis
2000’lerden itibaren televizyon programları ve filmlerde rollerle yüzünü tanıtmaya başlayan Galifianakis’in asıl dikkat çekmesi 2009 yapımı hit komedi filmi ‘The Hangover/ Felekten Bir Gece’ sayesinde oldu. Dağıtılan erkek grubunun en tuhaf üyesini canlandıran Galifianakis’in performansı filmin başarısının önemli bir nedeniydi. Aktör, serinin ikinci filmiyle de ününe ün kattı. Aktörü 2013’deki projelerinde başrollerde izleyeceğiz.
Seth Rogen
Popüler aksiyon yıldızı Jason Statham’ın başrolünde olduğu aksiyonda bir dövüşçü, küçük bir kızı korumaya gayret ediyor.
Filmin başrollerini paylaşan Catherine Chan ve Jason Statham.
Aksiyon adamlarının en sevdiği işlerden biri de küçük, korumasız kızları kötü adamlardan kurtarmak. Bu uğurda da onlarca insanı öldürmek...
İşte “Koruyucu” da bu formülü takip eden bir aksiyon filmi. Başı derde giren küçük kızımız Mei adında üstün zekalı bir Çinli. Sayıları ezberlemedeki başarısı nedeniyle Çin mafyasının eline düşen Mei, ABD’ye getirilir. Bildikleri önemli olduğu için Rus mafyası ve yozlaşmış polisler de Mei’nin peşindedir. Tesadüf sonucu Luke Wright adındaki bir dövüşçü Mei’yi korumasına alır. Luke’un onu korumak için pek çok cephede savaşması, epeyce de adam öldürmesi lazımdır.
Adam ve küçük kız arasında “Leon”daki gibi bir duygusal bağ kurmanın yakınından bile geçemeyen film, günümüzün en popüler aksiyon yıldızlarından Statham’ın etrafa kurşun yağdırdığı bilindik, tahmin edilebilir, vasat bir aksiyon filmi.
“Koruyucu / Safe”