ABD sinemasının bağımsız kanadının en önemli temsilcilerinden biri şüphesiz Wes Anderson. Karakter yaratımındaki dehası, diyalog yazmadaki becerisi, görsel stili, hikaye anlatımına hakimiyetiyle Anderson, çağımızın en önemli yönetmenlerinden. Altın Palmiye için yarışan Cannes Film Festivali’nin açılış filmi ‘Moonrise Kingdom’, bugün vizyona giriyor. Bu vesileyle yönetmenin sinemasına yakından bakalım istedik
Aile
Wes Anderson’ın dönüp dolaşıp anlattığı konu, işlevini yitiren aileler ve bir şekilde ailenin birbirine destek olan insanlarla yeniden kurulması... Üç dahi çocuğun yetişkinliğinin anlattığı ‘The Royal Tenenbaums/Tenenbaum Ailesi’nde her evlat başka bir yerde başarısızlıkla boğuşurken, Gene Hackman’ın canlandırdığı babanın tuhaf çabalarıyla aile sonunda bir araya geliyordu.
‘The Darjeeling Limited’, üç erkek kardeşin Hindistan yolculuğu sırasında aralarında yeniden bağ kurulmasını anlatıyordu. Arkadaşının yasını tutarken yaşanan olaylarla ailesi ve kendisini toparlayan Steve Zissou’nun öyküsünüyse ‘Suda Yaşam/The Life Aquatic with Steve Zissou’da izledik. ‘Moonrise Kingdom’ da bir aile bulma filmi olarak, Anderson ailelerine yenisini ekledi.
Dar çevrede çalışıyor
Çalıştığı insanları yanından ayırmayan bir yönetmenle karşı karşıyayız. Francis Ford Coppola’nın oğlu Roman Coppola, son dört filminin senaryosunu Anderson’la birlikte kaleme aldı. Owen Wilson’ın da Anderson filmlerinde ya ortak senarist ya da başrollerden birinde görülme olasılığı yüksek. Jason Schwartzman için de aynı durum geçerli. Üst üste Bill Murray’siz iki Anderson filmi izlerseniz dünyada bir şeyler ters gidiyor demektir.
Müzik kullanımı
Anderson’ın filmlerine uygun müzik bulma ve kullanmadaki becerisiyle rekabet edebilecek çok az yönetmen var. Belki Jim Jarmusch... ‘Tenenbaum Ailesi’ndeki Nico, Nick Drake ve The Velvet Underground’un öne çıktığı müzikler, ‘The Darjeeling Limited‘de çalan The Kinks’ler derken, Anderson filmlerinde müzik atmosfer ve hikaye anlatımında önemli yer tutuyor. Üstelik yönetmenin geniş izleyici kitlesi, bazı müzisyenlerin Anderson sayesinde yeniden popüler olmasına da vesile oluyor. ‘Tenenbaum Ailesi’nden sonra yaşanan Nick Drake patlamasını hatırlatırız.
Ağır çekimli sahne
Wes Anderson, filmlerinin kritik bir yerine mutlaka karakterin çalan şarkıyla uyumlu bir şekilde ağır çekimle hareket ettiği bir sahne koyar. ‘Tenenbaum Ailesi’nde Margot Tenenbaum’un (Gwyneth Paltrow) Nico’dan ‘These Days’ eşliğinde, Richie Tenenbaum’a (Luke Wilson) doğru yürüdüğü sahneyi düşünün. Veya ‘The Darjeeling Limited’ın açılışında Adrian Brody’nin karakterinin The Kinks’den ‘This Time Tomorrow’ çalarken filme adını veren trene yetişmesini...
Sırada bekleyen aktörler
Sanırız Hollywood’da Wes Anderson filminde rol almak söz konusu olunca akan sular duruyor ve herkes büyük projelerini bırakıp onun setine koşuyor. Edward Norton ve Bruce Willis, ‘Moonrise Kingdom’da rol alan ünlü isimler arasında. ‘Suda Yaşam’da Cate Blanchett, Willem Dafoe ve Jeff Goldblum’u izledik. ‘Tenenbaum Ailesi’ndeyse Ben Stiller, Gene Hackman, Danny Glover ve Gwyneth Paltrow, kadrodaydı.