Bu sorulara “Evet” yanıtı verdiyseniz büyük bir ihtimalle göğüs nefesi alıyorsunuz demektir. Göğüs nefesi alanlar nefes alırken diyafram kası yerine sırt, boyun, çene gibi kaslarını kullanır. Bedenin üst kısmı sürekli kasılma halindedir. Karın kısmındaki kaslar ise gergindir. Erkekler stresle baş edebilmek, kadınlar ise ideal kiloya ulaşmak adına göğüs nefesine yönelirler.
Göğüs nefesi modeli olanların çoğunlukla yaşamları şöyledir;
Tam ve derin nefes almakta zorlanırlar. Yapmayı planladıkları işler için yeterli zamanları olmadığından şikâyet ederler. Bedenlerinin aşağı kısımlarında dolaşım rahat olmadığından sindirim fonksiyonları sekteye uğramış olabilir. Oksijen azlığı görülebilir. İleri dönemlerde “Hipervantilasyon (Bir sonraki yazımda hipervantilasyondan bahsedeceğimden şimdi bu konuyu detaylandırmıyorum)” semptomları görülebilir. Benzer semptomlar, nefese başlamadan önce bende de vardı. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi iki transformal nefes seansı sonrasında ters nefes almayı düzeltmiştim. Ancak hala göğüs nefesi almaya devam ediyordum. Hızla nefes veriyor ve hemen yeni bir nefes almaya geçiyordum. Bu şekilde nefes almak bedenimdeki karbondioksit oranında
Doğru nefes alındığında karın diyafram kasının hareketi ile dışarıya doğru, nefes verildiğinde ise içeriye doğru hareket eder. Karın kısmının bunun tam tersi olacak şekilde hareket etmesi durumunda ise “Ters Nefes” alınıyor demektir. Ters nefes alıp almadığınızı kontrol etmek isterseniz; önce rahat bir yere oturun. Elinizi tam göğüs kafesinin orta kısmına koyarak nefes alın. Nefes alırken karnınız geriye çekilme eğiliminde ise ters nefes alıyorsunuz demektir.
Transformal Nefese başlamadan önce ben de ters nefes alıyordum. Yaşamımda ters nefesime uyum sağlamıştı. Yani bayağı yorucuydu. Zihnimde sürekli zıplayan düşünceler olurdu. Tek bir şeye odaklanmakta zorluk çekerdim. İlla aynı anda birkaç işi birden yapmalıydım. Geçmişte iyi bir şeyler yapmış olmalıyım ki evren karşıma transformal nefesi çıkardı. Ve transformal nefes ile doğru nefes almayı keşfettikçe hayatımda dönüştü, değişti.
Aranızda ters nefes alan var ise bakın bakalım aşağıda yazdıklarım size yakın gelecek mi?
“Ters nefes alan bir insanın yaşamı nasıl olur ?”
Ters nefes alındığında bedenin üst kısmı sürekli kasılma halindedir. Özellikle boynun etrafı, üst omuz, sırt ve çene kısmı gergindir. Mide
ThetaŞifası kuantum mekaniğine dayanır. İmgeleme sanatı; birlikte yaratmayı mümkün kıldığından ThetaŞifası’ndaki “sahit olma” işlemi çok önemlidir. Şifacı iyileştirmenin olduğuna şahit olduğunda, şifa da gerçekliğe de taşınmış olur.Theta şifası ile kaynak ile bağlantıya geçme, onunla birlikte yaratımın nasıl olduğuna dair fikir edinebilir, yaratıcı gücün varlığı daha yoğun hissedilir.
Theta Şifasının kurucusu Vianna Stibaldir. Vianna, bacağındaki kanserin ani bir şekilde kendiliğinden iyileştiğine tanık olmuştur. Bacağı iyileştikten sonra, birçok yılını, bu tekniği mükemmelleştirme ve diğer kişilerin kendini tedavi etmesine yardımcı olmaya adamıştır. Bu basit fakat etkili teknik binlerce kişinin hayatını değiştirmiştir. Vianna’nın deyimiyle; “Var olan her şeyin Yaratıcısı ile bağlantıya geçtiğimizde beyin dalgalarımız direk olarak Theta zihin haline geçer. Bu zihin halinde anında herhangi bir şeyi yaratabilir ve gerçeği değiştirebilirsiniz.“ Bilim adamları özellikle Alfa ve Theta aralığındaki beyin frekanslarının şu özelliklerini keşfetmişlerdir;
Theta Healing tekniği özellikle de sezgilerin geliştirilmesinde çok etkilidir. Gökkuşağı Çocuğu çalışması içeriğinde
Lenf damarlarının başlıca görevi zehirleri ( duygusal ve fiziksel zehir), ölü hücreleri ve aşırı suyu uzaklaştırarak hücreleri kuru tutmak ve hücrelere oksijen gitmesini sağlamaktır.
Ünlü bir lenfolog olan Dr. Arthur C. Guyton Tıbbi Fizyoloji Ders Kitabında derin nefes almanın, kan damarları boyunca olduğu kadar kan ve lenfatik sistemi ayıran hücrelerin arasından ve içinden de geçen lenf damarlarını aktive ettiğinden bahsetmektedir. Peki, Aktivasyon süreci nasıl gerçekleşir?
Nefes almak, ışık, şifalı otlar, uygulamalar ve chi makineleri lenf damarlarını harekete geçirebilir. Hücreler oksijen alınca elektrik üreten pompaları çalıştırır. Elektriksel iyileşme süreci ani olabilir. Bu da bir hastanedeki elektroşok aletinin kalbi durmuş insanları neden yeniden hayata döndürebildiğini açıklar. Aynı şekilde Dünya Kan Proteini Araştırma Derneği kurucusu Dr. West de, Transformal Nefes Çalışmalarında uygulanan tam diyafram nefesi lenfatik sistemin etkin çalışmasını uyarıcı başlıca araç olduğundan bahsetmektedir. Bu da nefes seansına katılan insanların pek çoğunun hissettiği yoğun enerji ve karıncalanmayı açıklamaktadır. Aşırı suyu çeken ve hücrelerin bizim Transformal Nefes içinde
Utah eyaleti Orem’de bulunan Dünya Kan Proteini Araştırma Derneği kurucusu Dr. West, Dr. Samuel West D.N, N.D, “aylarca besinsiz, günlerce susuz kalabildiğimiz halde oksijen olmadığında neden birkaç dakika içinde ölürüz? Sorusuna yanıt bulmaya çalışırken çok daha önemli bir şeyi keşfetmiştir. Dr. West'in bu keşfi Transformal nefesi deneyimleyenlerde meydana gelen şifalanmanın nedenini çok iyi anlatmaktadır. Şõyle ki;
Kan proteinleri, zehirler ve su kan akımından hücreler içine geçtiğinde, hücrenin oksijen alımını engellemektedir. Çünkü kan proteini kan kapillerini ( kılcal damarları) genişleterek kan proteinini ve suyun kan akımının dışına ve hücrelerin içine itilmesine sebep olmaktadır. Durum böyle olunca da hücrelerin kuru ortamında değişim gözlenmektedir. Oysa ki ünlü bir lenfolog Dr. Arthur C. Guyton tarafından 1961 yılında yazılan Tıbbi Fizyoloji Ders Kitabında yazdığı gibi vücudumuzdaki hücrelerin kandan oksijeni alabilmesi için kuru bir durumda olmaları gerekmektedir. İşte bu kuru ortamı yaratmak için kıstırılmış kan proteinleri, su ve zehirler uzaklaştırılmalıdır. Dr. Guyton derin nefesin lenf damarlarını aktive ederek ölü hücreleri ve suları hücrelerden
Ha şimdi dünyanın sonu geldi ha şimdi kıyamet kopacak derken 2012 yılının sonuna geldik. Artık şimdi 2012 yılını değerlendirme, 2013 yılı hedeflerini belirme zamanı. Ben bu belirleme işini 2006 yılından beri büyük bir şevkle yaparım. Çünkü bu uygulama başta yapmak istediklerim olmak üzere birçok şeyde netleşmeme sebep oldu. Bugün bu uygulamayı yaşamına almak isteyen ya da hali hazırda uygulayanların 2013 yılı listesi için bir öneride bulunmak istiyorum ve 2013 yılı hedeflerinizden biri mutlaka "doğal halimizi keşfetmek " olsun diyorum. Neden mi? Bu soruya yanıt vermeden önce size bir soru yöneltmek istiyorum. Hiç ihtiyaçlarınızın ardı arkasının kesildiği bir döneminiz oldu mu?
Olmadı değil mi? Her birimiz sonu gelmeyecek şeylerin peşinde koşuyoruz. Sürekli bir şeylerin peşindeyiz. Ve bunu yapmak hiç de kolay değil. Ben sonu gelmeyecek bir şeyin peşinde koşmak yerine doğal halimize dönerek yani kendimizi olduğu gibi kabul ederek gerçek huzura ulaşabileceğimize inanıyorum. Bir an için çocukları getirin gözünüzün önüne; Ne kadar mutlu, ne kadar keyifli, ne kadar özgür ve ne kadar sevgi dolular değil mi? Saçtıkları sevgi ve neşe ile bizleri şifalandırıyorlar. Onlarla
Aynı başlığı taşıyan bir önceki yazımda iş hayatındaki belli başlı spiritüel yaklaşımlardan bahsetmiştim. Şimdikinde iş hayatında uygulanabilecek bazı basit spiritüel uygulamalardan bahsetmek istiyorum.Aşağıda yazılı uygulamalardan birçoğunu zaten biliyorsunuz. Belki de onların spirituelliği temsil ettiğinin farkında olmayabilirsiniz.
1-Etrafınızda Spiritüel Objeler Bulundurmak: İş yerinizde aile fotoğrafı, çocuğunuzun fotoğrafı bir kristal v.b gibi sizin için kutsal sayılabilecek spiritüel objeler bulundurabilirsiniz. Örneğin; Ailenizin fotoğrafını spiritüel obje olarak seçtiyseniz; fotoğrafa her baktığınızda çalışma sebebinizin ailenize daha iyi bir hayat sağlamak olduğunu hatırlarsınız. Hatta şimdi şu an bu senaryoyu düşündükten sonra sizde yarattığı duyguları hissetmeye çalışın. Nasıl kendiniz daha iyi hissettiniz değil mi?
Bazen de buobjelere baktığınızda size gelen güzel duygular yok olabilir ki bu normaldir. O zaman farklı bir obje belirleyebilirsiniz.
2-Belirsizlik ve Eksiklikle Yaşamak: Daha iyisini yapabilmeyi istemek güzeldir. Ancak kendine zarar verecek şekilde takıntılı olmak tercih edilen bir durum değildir. Daha da iyisini yapabilmek ve sahip olmayı istemek
Ekonominin durumu ne olursa olsun insanın potansiyeli tükenmez. “ Dünya” ortak bilincin yansımasıdır. Sorunlarımızın tek çözümü yine ortak bilincimizde yatar. Mahatma Gandhi “ Dünyayı değiştirmenin tek yolu önce kendinizi değiştirmekten geçer” demiştir. Buna göre hem iş ve hem özel hayatımızda barışı hissetmek istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız. Dünyayı değiştiremeyebiliriz ancak dünyayı nasıl gördüğümüzü, dünya ile ilgili algımızı değiştirebiliriz.
Eski bir Budist hikâyesine göre aydınlanmış bir kadına “Farklı olan Nedir?” şeklinde bir soru yöneltmişler. Kadın bu soruyu şöyle yanıtlanmış. “Aydınlanmadan önce odun kırar, su taşırdım”, “Aydınlandıktan sonra odun kırıp su taşıyorum” Aynı şekilde spiritüelliği iş hayatınızda denemeye başladığınızda ve sonrasında değişen bir şey olmayacaktır. İşimizde olabilecek tek değişiklik bağlantılarımızda olacaktır. Spiritüelitellik iş hayatında hatalar yapmanızı önlemez. Sizi göz ardı ettiğiniz durumlara yönelmenize ve yapmaktan kaçındığınız, uzak durduğunuz şeyleri yapmanız konusunda sizi cesaretlendirir. Bencil olmaktan kurtarıp, kendinizi sevmeye yönlendirir. Peki, iş hayatında nerelerde spiritüellik soz konusu olabilir?
-