Louse Lay, “Hastalıkların Zihinsel Nedenleri” isimli kitabında zihnimizden geçen düşünceler ve bunlara bağlı olarak yarattığımız inançların bir takım rahatsızlıklara sebep olduğundan bahsetmektedir. Tiroit rahatsızlığına “ İstediğim hiç bir şeyi yapamıyorum”, “Bana sıra ne zaman gelecek?” , “ Dışarıda bırakıldım“, “ Vazgeçiyorum” şeklindeki düşünce ve inançların sebep olduğunu söylemektedir. Bunun için de “Eski sınırlılığımı aşıyorum ve kendimi özgürce, yaratıcılığımla ifade ediyorum “, “Ben hayatımın merkezindeyim”, ”Kendimi ve gördüğüm her şeyi beğeniyor ve onaylıyorum”, “ Beni tümüyle destekleyen bir hayat yaratıyorum” telkinlerinin kullanılmasını önermektedir.
Kendini önemsiz, dışarıda bırakılmış hissetmenin ardında kişinin kendisini suçlaması vardır. Boğaz bölgesindeki problemler, sadece kendimizi ifade etmeyip sustuğumuz için değil, içimize attıklarımıza kulp bulduğumuz için oluşur. Kendimize karşı dürüst olmadığımızda, sanki her şey çok iyiymiş gibi bir tavır takınırız ki bu da boğazda problemlere yol açar. Peki, bu durumda transformal nefes koçları olarak biz neler yaparız?
Öncelikle nefes çalışmalarına nefesin açılması ile başlarız. Yaklaşık beş altı seanstan
Migren rahatsızlığı, şiddetli baş ağrısı yanında mide bulantısı, kusma isteği, baş dönmesi, ışığa karşı hassasiyet, kabızlık, ishal, aşırı terleme ya da üşüme, benizde solgunluk, ağızda kuruluk şeklinde kendini göstermektedir. Düşük kan şekeri, dokulardaki oksijen azlığı ile yediğimiz bazı besinler ve tabii ki stres ve endişenin migrene sebep olduğu tespit edilmiştir.
Nefes üzerine çalışmaları ile ünlü Dr. Robert Fried, New York şehrinde migren rahatsızlığı olanlarla yapmış olduğu araştırma sonucunda migrenli hastaların %30-40 ının beyin hücrelerindeki oksijen seviyesinin düşük olduğunu tespit etmiştir. Migren rahatsızlığı olan bu insanlara diyafram nefesini çalışmalarını önermiş ve olumlu yönde geri bildirimler almıştır.
Geçen sene yaptığımız haftalık nefes seminerlerinden birine migren rahatsızlığı olan bir dostum katılmıştı. Sevgili dostum göğüs nefesi alıyordu. Nefes verişi nefes alışına göre daha uzundu ve nefes verişini sürekli kontrol ediyordu. Zaten uzun zamandır çektiği boyun ağrılarının sebebi de buydu. Seminerin üçüncü gününde gülerek yanıma geldi ve “Sibel, biliyor musun son seansa migren ağrısı ile girdim ve kendi kendine migrenim geçti, ilaç almama gerek
Alerjileri olan insanlar aşırı hassas yapıya sahiptirler. Bir insanın aşırı hassas olması vücudunun toksik maddelerle yüklü olduğunun göstergesidir. Bilinçli nefes almak vücudu toksinlerden arındırır. Yapılan bir araştırma her gün aldığımız toksinlerin yüzde yetmişinin nefes ile atıldığını ortaya koymaktadır! Toksinlerin sadece küçük bir oranı ter, dışkı, idrar gibi yollarla atılır. Eğer nefes üst seviyede bir yeterlilikle yapılmazsa toksinlerden tam bir şekilde arınma gerçekleşmez.
Transformal Nefeste uyguladığımız diyafram nefesi vücut dokusunun temizlenmesine ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olmaktadır. Bu da zamanla alerjilerin azalacağı anlamına gelir.Geçmişte tozlu ortamlarda bulunmaktan çok rahatsız olurdum. Burnum kaşınır, sürekli hapşırır, gözlerim yaşlarla dolardı. Sürekli yaptığım nefes çalışmaları sayesinde etraf tozdan kaynamadıkça geçmişte yaşadığımız fiziksel etkileri deneyimlemiyorum.
Alerjilerle ilgili başka bir örnek ise Elisabeth’ e ait. Elisabeth, nefesle olan deneyimini “Antidepresanları ve reçeteli alerji ilaçlarını ilk Transformal Nefes seansımı izleyen iki ay içerisinde bıraktım” şeklinde açıklamaktadır.
Sevgiler
Uyku apnesi, uyku sırasındaki solunum duraklamalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olan önemli bir hastalıktır. Solunum sistemi ile bağlantılı diğer rahatsızlıklarda olduğu gibi bilinçli nefes çalışmaları uyku apnesine de iyi gelmektedir. Derin ve bağlantılı nefes alma tekniği kullanılarak solunum kapasitesinin artması ile de nefes alış verişte rahatlama olmaktadır. Bu rahatlamanın sonucunda ise bedendeki oksijen oranı artmaktadır. Ve bu da uyku apnesi rahatsızlığı olanlarda iyileşmeye sebep olmaktadır.
Geçen sene bir hafta süren yoğun nefes programlarından birine uyku apne rahatsızlığı olan Osman bey katılmıştı. Osman bey, geceleri uyurken cihaz kullanıyordu. Uzman arkadaşlarla birlikte Osman bey’i sürekli nefes alması konusunda cesaretlendirerek çalışmalarımıza başladık. Üçüncü gece Osman bey odasına çekildiğinde nefesin aktive ettiği yaşam enerjisinin verdiği cesaretle cihazı kullanmadan uyumayı denemiş ve de gece boyunca cihaza ihtiyaç duymadan bebekler gibi uyumuştu. Bu aşamaya da sadece 6 tam nefes seansı sonrasında gelmişti. Bu da onun kendine olan güvenini bayağı arttırmıştı. Kendini artık daha güçlü hissediyordu. Başta Osman bey olmak üzere
Geçirdiğimiz rahatsızlıklar rahatsızlık olarak kalmayıp deneyimlerimize yansır. Akciğerler de nefes alma kapasitemizi temsil etmektedir. Nefes darlığımız var ise yaşamda da darlık oluşmaktadır. Yaşamda darlık kendini her türlü yeni deneyime kapamak anlamına gelir. Kurallar yumağı içinde yaşamımızı sürdürürüz. “Bu benim başıma gelmesin”, “ artık kavga etmemeliyim”, “ öfkemi ifade etmemeliyim”, “ sevincimi, “mutluluğumu belli etmemeliyim.”,” şimdilik bunu yapmayayım”, şeklindeki sözcükleri çoklukla kullanırız. Bugün akciğer hastalıklarından bir olan KOAH’dan bahsetmek istiyorum
***-KOAH, Kronik Obstrüktif Akçiğer Hastalığı’dır. Halk dilinde "kronik bronşit", "müzmin bronşit" gibi adlarla bilinen KOAH, akciğerlerdeki hava yollarının daralmasına bağlı olarak soluk alıp verme sırasında hava akımının kısıtlanması ile nitelenen bir hastalıktır. Bu hastalığın en önemli özelliği, akciğerlere giren ve çıkan havayı, soluk darlığına neden olacak kadar kısıtlayabilmesidir. Dünya genelinde ölüm nedenleri arasında altıncı sırada yer alan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı'nın artış oranı % 163 gibi yüksek bir sayıdır.-***
2008 yılında iki buçuk günlük yoğun nefes programına
Kalp ve yüksek tansiyon rahatsızlıkları olanlar çoğunlukla kısıtlı nefes alırlar. Kısıtlı nefes almak, hoşumuza gitmeyen bir duyguyu kabullenmekten kaçındığımızı işaret etmektedir. Nefesimizi tutarak duygularımızı durdurur yani onları baskılarız. Baskılanan duygular bir şekilde bilinçaltımızda taht kurarlar. Duyguları bu şekilde içimizde tutmak aynı zamanda korkunç bir enerji gerektirmektedir. Bu da kronik gerginliğe yol açar. Bu gerginliğin ileride kalp ve yüksek tansiyon rahatsızlıklarına yol açma potansiyeli vardır.
Dr. Dixhoorn tarafından Hollanda’da kalp hastaları ile yapılan bir çalışmada ise; bir grup insana basit diyafram nefes öğretilmiş, diğer bir gruba ise hiçbir nefes eğitimi verilmemiş. Nefes eğitimi alan on iki kişiden yedisinin iki sene içinde kalp krizi geçirmediği, nefes eğitimi almayan diğer grup üyelerinin ise iki sene içinde ikinci bir kalp krizi geçirdiği görülmüştür. Aynı şekilde yüksek tansiyon üzerinde yapılan çalışmalar da derin nefes alarak yani diyafram nefesi kullanıldığında endişenin etkileri hafiflediği görülmüştür.
Transformal Nefes sihirli bir değnek olmasa da, bunu uygulayan ve öğrendiklerini kullanmaya devam edenler anlayışın çok üzerinde
Doğru nefes alarak solunum sisteminizin tamamını kullanmaya başladığınızda bedene giren oksijen miktarını da arttırırsınız. Bedendeki oksijen miktarının artması, bedendeki enerji frekansının yükselmesi anlamına gelir. Enerji frekansının yükselmesi çok önemlidir. Çünkü enerji frekansı yükseldiğinde kendimizi daha iyi hissederiz, moralimiz yüksek olur. Bizi hastalıklardan uzak tutan da bu “moral yüksekliği” dir. Bu yüzden de doktorlar moralimizi yüksek tutmamızı isterler.
Tek bir transformal nefes seansı dahi moralinizi yükseltebilir. Nefesi sürekli hayatınıza aldığınızda ise mucizevî olaylar deneyimlenir. Örneğin Transformal Nefes tekniğini keşfeden sevgili hocam Dr. Judith Kravitz 6 ay sürekli nefes yapmış ve sonunda gırtlak kanserini yenmiştir. Transformal nefesin hastalıkları uzak tutma etkisi özellikle astım, tiroit, migren, akciğer ve kalp rahatsızlıkları ve alerjilerde belirgin bir şekilde görülmektedir. Bugünkü yazımda nefesin astım üzerindeki şifa etkisinden bahsetmek istiyorum.
Astım’ın endişe ve stresle direk bağlantısı vardır. Transformal nefes tekniği burada, stresi süratle ortadan kaldırmak için kullanılmaktadır. Çünkü astımı olanlar yeteri kadar oksijen
Hiperventilasyon, anormal derin ve hızlı soluk alma halidir. Hipervantilasyon genellikle anksiete durumunda oluşur. Bu nedenle bir dakika içerisinde alınan nefes sayısının erkekler için 12-14, kadınlar için ise 14-15 olması tavsiye edilir. Bu değerlerde aşırı artış bedendeki karbondioksit miktarında değişime sebep olmaktadır. Kandaki karbondioksit oranının ne olduğu kandaki oksijen oranı kadar önemlidir. Çünkü karbondioksit bedendeki alkalin ve asit karışımının istenilen oranda kalmasına yardımcı olmaktadır.
Nefes konusunda uzman Dr. Robert Fried’in yapmış olduğu araştırmalar böbrek rahatsızlıkları, diabet, dikkat bozukluğu, ellerde ve ayaklarda soğuma, baş ağrıları, aşırı tepki verme, kaslarda gerginlik ve kasılmanın hiperventilasyonun sonucu olduğunu göstermektedir. Bu tür rahatsızlıkları olanlar öncelikle doktora başvurmalı ve de “doğru nefes alma” konusunu bir an evvel gündemlerine almalılar.
İşte bazı basit hipervantilasyonu önlemeye yardımcı olacak uygulamalar;
1- Gün içinde nefesinizin hızlanıp hızlanmadığını gözleyin. Hızlandığını fark ettiğinizde bedeninizi rahatlatın ve diyafram nefesine yönlenin. Nefes alışınızın tam ve derin olmasına ve nefes