Hanidir, yeni bir çağa giriş yapıldığından artık hiçbir şeyin aynı kalmayacağından, seçim yapmadığımızda ise evrenin bizi zorlayacağından bahsediliyor. Çok doğru, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu yüzden de hangi tarafı seçtiğimiz ya da seçeceğimiz önemli. Çünkü evren sevgide kalanlara sevgiyi, tepkide olanlara ise tepkiselliği deneyimlettirecek. Eskiden olduğu gibi ikisi bir arada olamayacak. Sevgiyi seçtiğinizde, sevginin zıddı deneyimleri yaşamınızdan çıkartmanız gerekecek. Yani korkudan ve yargılamaktan vazgeçmeniz, önce kendi içinizde huzur ve barışı bulmanız ve insanların güzel taraflarını aynalamaya doğru gitmeniz gerekecek. Tabii bir de sevgi adına yapıldığı söylenen “suistimal ve tacize eyvallah demek” ya da “bizimle aynı fikirde olmayana küsmek” gibi deneyimlere de veda etmeniz gerekecek. Kısaca her şey daha net olacak. İşte bu geçiş döneminde (belki de bazılarınız tamamen geçmiş olabilir) ihtiyacınız olan tek şey “Gerçek Gücünüzü Çağırmak” olacaktır.
Gerçek güç, bir şeyleri daha iyi yapma ve becerme ya da çok kuvvetli olmakla ilgili değildir. Gerçek güç, gerektiğinde sevdiklerinize “hayır” diyebilmek, nemalandığınız davranışlardan
Kişisel gelişim kitapları “kendinizi tanımanın” öneminden bahseder, “Sizi neler mutlu eder?”, “Severek yaptığınız şeyler nelerdir?“, “Küçükken hangi oyunları oynardınız? ” ya da “Küçükken ne olmak isterdiniz” gibi sorulara yanıt vermenizi isterler. Bu tür basit ama güçlü sorular gündeme geldiğinde; “Ya boş ver, işin mi yok bırak şu kuş böcek soruları, hayat güzel, kafanı fazla yorma” diyorsanız mevcut durumunuzdan çok memnunsunuz demektir. Aradan yıllar geçip de ‘Neler Oluyor, bu işte bir terslik var galiba” dediğiniz bir an geldiğinde ise var oluş tarzınızı artık sevmiyorsunuz demektir. Aslında “ Neler Oluyor, bu işte terslik var galiba” sözcüğünün arkasında geçmişteki güçlü bir niyet saklanmaktadır. Ve bu niyet “Neler Oluyor” sorusuna yanıt bulmak için elinden geleni ardına koymaz. Bir de bakmışsınız bir kişisel gelişim uzmanı ya da bir gurunun karşısında basit ama güçlü soruları yanıtlamaya başlamışsınız. Bundan sonrasında ne mi olur? Yaşamın sırları tek tek görünmeye başlar. Düşman dedikleriniz dost, dost bildiklerinizin ise düşmanınız olur.
Kısaca “Bu işte bir terslik var galiba” dediğiniz de gerçek yolculuğunuz başlamış demektir. Bu yolda ilerken ihtiyaç
Transformal nefesi, diğer nefes tekniklerden ayıran özelliklerinden biri nefes analizi tekniğidir. Bu teknik sayesinde kişinin yaşamında neler olup bittiği konusunda bilgi sahibi olurum. Nefes seanslarımda kişinin iç sesine kulak asıp asmadığını anlamak için solar pleksus (kaburgamızın ortası) un sol tarafında yer alan enerji noktasını kontrol ederim. Bu noktadan gerginlik var ise üzerinde çalışırken “yardım almak güvenli, rehberlik almak güvenli, iç sesimi dinlemek güvenli” şeklinde telkinlerde bulunurum. Burası “Sır” nitelliğinde bir yerdir. Peki, o bölge nasıl gerginleşmiş olabilir?
Hayatımızda bir şeyler iyi gitmediğinde bazen “İç sesimiz ne diyor acaba?”sorusunu sormakyerine çevremize yöneliriz. Yani başımıza gelenler için çevremizdekileri suçlarız. Suçlama, bir müddet sonra boyut değiştirir ve “Kimse bana yardım etmiyor, ben zavallıyım” moduna gireriz. İşte o an tehlike çanları çalmaya başlamıştır. “Kimse bana yardım etmiyor, ben zavallıyım “ modu bizi “Destek almadan olmaz” düşüncesine tutunma hali getirir ki o andan sonra iç sesimizi dinlemek mümkün olmayacaktır. İç sesimiz olmadan yaşamda var olmak futbol sahasına ayakkabısız çıkmak gibidir. İsteklerimizi
Nefesseansları sırasında ilahi deneyimler öncelikle vecd duyguları ve ışık vizyonları şeklinde gerçekleşir. Bazen geçmiş zaman deneyimi yaşayanlar dahi olur. Mistik deneyimler ile ilgili unutulmaması gereken tek şey bu tür deneyimler harika iç görülere ve her şeyin derin bağlantısının güçlenmiş farkındalığına yol açabilir. Bu farkındalıklar da bakış açımızı, yaşam ile ilişkimizi ebediyen değiştirebilir.
Benim ilk mistik deneyimim melekler aracılığıyla oldu. Nefese başladığım ilk yıllarda yurt dışında bir nefes çalışmasına katılmıştım. Bir anda üzerinde nefes yaptığım yerin gittikçe ısındığını fark ettim. Önce yerden ısıtmayı açtıklarını düşündüm. Sıcaklık tüm bedenime yayılmaya başladığında bedenimdeki ısı değişikliğinin ısıtma cihazından kaynaklanamayacağını anladım. Bu beni saran, kucaklayan türden sıcaklıktı. Şimdilerde bu deneyimimi gerçek benliğimin meleksi yansıması olarak yorumluyorum.
Sonraki zamanlarda benim gibi nefes sırasında enteresan deneyimler yaşayanlara şahit oldum. Yaşadıkları deneyimin Allaha karşı duydukları sevgiyi daha da güçlendirdiğini söyleyenler oldu. Sanırım insanın ruhu ile karşılaşması böyle bir şeydi.
Yazımı Sevgili Hocam Judith
Eskiden sigara ve alkol kullanan insanlar hakkında. “Hiç iradeleri yok, isteseler bırakabilir ler“ şeklinde yorum yapardım. Nefes çalışmaların da derinleştikçe benimde diğerleri gibi bağımlılıklarım olduğunu fark ettim. Benimkiler sigara ve alkol gibi fark edilebilir değildi. Benimkiler insan, alış veriş ve iş bağımlılığı gibi fark edilmesi zor türdendi. Onları yanlış bir tanım altında arşivlediğim için farkına varamıyordum. Örneğin annemi büyük bir guru olarak bellemiştim. Onun rehberliğinden faydalanabilmek için elimden geleni yapıyordum. Sonunda kendi isteklerimi dikkate almaz olmuştum. Benzer durum ilişkilerimde de söz konusuydu. İlişki içinde kalıp keyif almaktan çok beni sevmeye devam etmeleri için ne gerekiyor ise yapıyordum. Onlar da kendileri için bağımlılık unsuru haline gelmemem için elinden geleni yapıyorlardı yani haber vermeden hayatımdan çıkıyorlardı.
Nefesin yaşamıma girmesi ile kısa sürede iş ve alışveriş bağımlılıklarımdan kurtuldum. Bu nasıl mı gerçekleşti? Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim, kısaca tekrar yazabilirim. Bağlantılı açık nefes yaparak yaşam enerjisini bedenimize davet ederiz. Yaşam enerjisinin yüksek frekanslı titreşimi yapacağını yapar
Önünden gri ve beyaz bulutlar geçse de gökyüzü hep oradadır ve hep orada olacaktır. Tıpkı gökyüzü örneğindeki gibi gerçek benliğimiz ile aramızda gri ve beyaz bulutları andıran enerji alanı vardır. Bu enerji alanında geçmiş travmalarımıza ait enerjiler yer alır. Bu alan ne kadar daralır ise gerçek benliğimiz de o kadar görünür hale gelecektir.
“Peki, bu alan içerisindeki enerjiler yok edilebilir mi?”
“Yok edilemez ama buzun su, suyun buhar haline gelmesi gibi form değişikliği yapılabilir” İşte bu enerjinin formunu değiştirecek güçlü tekniklerden biri de nefestir. Birbiri ile bağlantılı nefes yaptığınızda bedende yüksek frekanslı enerji alanı oluşur. Bedendeki durağan enerjiler bu yüksek frekanslı enerjiye doğru çekilerek form değiştirirler. Nefes yapan insanların bir anda huzuru bulması, stresten kurtulması işte bu mekanizma ile gerçekleşmektedir. Geçmişte ben de bu mekanizma sayesinde tekrardan yapılandım. Nasıl mı? Kısaca anlatayım;
Geçmişte iyi bir işim, güzel bir evim, keyifli olduğunu düşündüğüm bir hayatım vardı. Ancak çok mutlu değildim. Çabuk sinirleniyor ve sevdiğim insanları üzüyordum. Hatta bir akşam benzin istasyonundan benzin alırken şu an ne olduğunu
Bugün Koenzim Q-10, germanyum, lipoic asit, aloe vera, ozon terapileri ve süper atmoferik basınçlı oksijen odaları yardımıyla hücrelerin kullanabildiği oksijen seviyeleri arttırılarak iyileşme olanakları sunulmaktadır. Çok daha masrafsız olan bir yaklaşım ise; tam, açık nefes alma alışkanlığı oluşturmaktır. Kanda artan oksijen seviyelerinin faydalarına ilave olarak, daha fazla endorfin, adrenalin, nöropeptitler, insülin ve diğer faydalı kimyasallar da sistemimize salıverilir, bu da yükselmiş duygusal haller ve zihinsel berraklık ile sonuçlanır. Tam, bilinçli nefes almak bugün mevcut olan en doğal, güvenli, etkili ve düşük maliyetli oksijen terapisidir.
Bildiğiniz üzere, vücudun zayıf düşmesinin ve sonuçta hasta olmasının tek nedeni sadece dışarıdan gelen işgalciler değildir, bunun başka birçok sebebi daha olabilir. Bağışıklık sistemi hastalıkları, psikiyatrik rahatsızlıklar ve kanser bunlara iyi birer örnektir. Neden ne olursa olsun, tedavi aynı kalır. Bedensel hareketliliğin artırılması, dolaşımın hızlandırılması ve oksijen miktarının yükseltilmesi bütün hastalıklara iyi gelir. Bu hedeflerin tümüne nefes alma eylemiyle kolayca ulaşılır
Sevgiler
www.yourwishisyourr
Kanser hücreleri oksijensizdir ve bu nedenle sadece hücrelerin az oksijen aldığı ya da hiç almadığı yerde daha hızla çoğalırlar. Onların dejeneratif doğaları etraflarında bulunan hücreleri de etkiler. İki kez Nobel ödülü kazanan Dr. Otto Warburg bir hücrenin kendi oksijeninin yüzde altmışından yoksun bırakıldığında, kanserli hücreye dönüştüğünü keşfetmiştir. Bu, kanser ve diğer tedavi edilemez hastalıklar için son zamanlardaki tedavilerde çok yararlı olmuştur. O2’nin dokulardaki bu artışı kendi hücrelerimizin ve bedenlerimizin sağlığını geliştirirken, bakterilerin ve kanser hücrelerinin yok edilmesine yardım eder.
Sevgili Nefes Hocam Dr. Judith Kravitz, nefesin gücünü keşfetmeden önce, bir gün gırtlak kanseri olduğunu öğrenmiş ve altı ay boyunca sürekli nefes alıp vermiş. Altı ayın sonunda boğazını kontrol ettiğinde nodüllerinden kendiliğinden yok olduğunu görmüştür. Ondan sonrasında ise bu mucizevi tekniği bizlerle paylaşmaya başlamıştır.
Sevgili Hocam Judith dışında nefesin bu mucizevî etkisini deneyimleyen bazı uzmanlar ise şunları söylüyorlar.;
Nathaniel Altman. (Oxygen Healing Therapies isimli kitabı)“Oksijen yetersizliği hücrenin kanser olmasında çok önemli bir