Utah eyaleti Orem’de bulunan Dünya Kan Proteini Araştırma Derneği kurucusu Dr. West, Dr. Samuel West D.N, N.D, “aylarca besinsiz, günlerce susuz kalabildiğimiz halde oksijen olmadığında neden birkaç dakika içinde ölürüz? Sorusuna yanıt bulmaya çalışırken çok daha önemli bir şeyi keşfetmiştir. Dr. West'in bu keşfi Transformal nefesi deneyimleyenlerde meydana gelen şifalanmanın nedenini çok iyi anlatmaktadır. Şõyle ki;
Kan proteinleri, zehirler ve su kan akımından hücreler içine geçtiğinde, hücrenin oksijen alımını engellemektedir. Çünkü kan proteini kan kapillerini ( kılcal damarları) genişleterek kan proteinini ve suyun kan akımının dışına ve hücrelerin içine itilmesine sebep olmaktadır. Durum böyle olunca da hücrelerin kuru ortamında değişim gözlenmektedir. Oysa ki ünlü bir lenfolog Dr. Arthur C. Guyton tarafından 1961 yılında yazılan Tıbbi Fizyoloji Ders Kitabında yazdığı gibi vücudumuzdaki hücrelerin kandan oksijeni alabilmesi için kuru bir durumda olmaları gerekmektedir. İşte bu kuru ortamı yaratmak için kıstırılmış kan proteinleri, su ve zehirler uzaklaştırılmalıdır. Dr. Guyton derin nefesin lenf damarlarını aktive ederek ölü hücreleri ve suları hücrelerden uzaklaştırdığını tespit etmiştir ki bu da hücrelerin oksijeni emmesine olanak veren kuru ortamın ulaşmasına izin vermektedir.
Bu bilgiden sonra 1980 yılında Dr. West hücrelerdeki bu kuru ortamı yaratmanın formülünü geliştirmiştir. Şöyle ki; Her organizma işlevlerini doğru yerine getirebilmek için elektrik enerjisine gereksinim duyar. Çünkü bu elektrik enerjisi gözlerimize görme gücünü, beynimize bir bilgisayardan daha hızlı çalışma yeteneğini, kalbimize atma yeteneğini, kaslarımıza yürüme ve koşma yeteneğini, pankreasımıza ensülin üretme yeteneğini ve alyuvarlarımıza kanserleri ve virüslerle savaşma yeteneğini kazandıran enerjidir. Bu elektrik enerjisinin üretilmesi için her hücrede bulunan sodyum-potasyum pompalarının çalıştırılması gerekir. Bu pompaların yakıtı ise ATP dir. ATP’yi (adenozin trifosfat) elde etmek için glikoz ve oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen sodyum-potasyum pompalarını çalıştırarak her bir organa ve vücudumuzun her bir parçasına düzgün çalışması için gerekli “gücü” veren elektrik enerjisini sağlar. Oksijenin yokluğu bu sistemlerin işlev görme yeteneğini durdurur. Bu durumda gözler kör olur, beyinler çöker, kalp atmaktan vazgeçer vs.
Tüm yazdıklarımı tek bir cümleyle toparlarsak West ve dünya genelinde yaklaşık 400 doktor artık şunu beyan etmektedir; “Sürekli sığ nefes almak, intihardır.”
Sevgiler