Yaşamınızda stresin olması nefes alış verişinizle direk bağlantılıdır. Sürekli stresteysen kısıtlı nefes alıyorsunuz demektir. Nefes ve meditasyon stresi yönetmenize yardımcı olabilecek iki güçlü tekniktir. Bugünkü yazımda Transformal nefes eğitmenlerinden Leigh Russel’ın stresten arınmanıza yardımcı olacak nefes ritüelinden bahsetmek istiyorum.
Bu nefes tekniğini uygularken tüm süreç boyunca ağzınız sürekli olarak açık kalmalıdır. Nefes alış verişiniz birbiri ile bağlantılıdır. Yani her nefes birbiri ardına gelir, her nefes alış ve veriş hemen birbirini izler. Herhangi bir anda ara verecek olursanız, bu teknik işe yaramayacaktır.
Bu nefesi tamamladıktan sonra gözleriniz ve alnınızın etrafındaki dokularda ortaya çıkan bir neşe hissi duyacaksınız. Nefes almanız daha kolaylaşacak ve belki zihninizin yeni, daha neşeli bir perspektife kaydığını göreceksiniz.
Sevgiler
Geçenlerde nefesin zararlı olabileceğine dair 2 soru geldi. Benzer konuda sorusu olanlar için bu sorulara verdiğim yanıtı sizlerle paylaşmak istiyorum. Sorular Şöyleydi;
Soru 1:İnsanın nefes almayı unutması acaba vücudu serbest radikallerden korunmak için olabilir mi? Çok nefes alımı serbest radikalleri artırmıyor mu? Nefes alımını bu yüzden değiştirmek zararlı olmaz mı sizce?
Soru 2: Bir arkadaşımla sohbet ederken aklıma bir şey takıldı. Fazla oksijenin bir oksidasyon özelliği de vardır, hepimizin bildiği gibi. Biz, fazla oksijen alarak, vücudumuzda uzun vadede oksitlenmeye neden olur muyuz?
Bu sorulara verdiğim yanıt ise şöyle oldu;
Bilim adamları oksidasyona serbest radikallerin neden olduğunu söylemektedir. Serbest radikaller, sağlam moleküllerden elektron çalarak, onların yapısını bozan, normal moleküllere zarar veren maddelerdir. Bağışıklık sistemimiz bazen vücudumuza giren virüs ve bakterileri yok etmek için serbest radikalleri oluşturur. Bu süreç tamamen bedeni toksinlerden arındırmak içindir. Yani bedenin faydalı olmayan serbest radikalleri bertaraf edecek doğal mekanizması vardır. Serbest radikaller sadece içsel faktörler ile değil dışsal
Zihninizin rahatlamasına ve enerjinizin artmasına yardımcı olacak birkaç güçlü nefes tekniğinden bahsetmek istiyorum.
Meditasyon yaparken kendinizi sık sık düşüncedeyken yakalıyorsanız nefes alıp verirken burun deliklerinizden kolayca hava alıp almadığınızı kontrol edin. Eğer herhangi bir burun deliğinizin kapalı olduğunu fark ederseniz denge nefesini yapabilirsiniz.
Sağ elinizin başparmağını sağ burun deliğinin üzerine yerleştirin ve sol burun deliğinizden nefes verin. Sekize kadar sayarken sol burun deliğinize nefes alın ve sekize kadar sayarken nefesinizi tutun. Sol burun deliğinizi sağ elinizin işaret parmağı ile kapatın ve sekize kadar sayarken sağ burun deliğinizden nefes verin ve sekize kadar sayarken nefesi dışarıda tutun. Sekize kadar sayarken sağ burun deliğinize nefes alın ve sekize kadar sayarken nefesinizi tutun. Sağ burun deliğinizi başparmağınız ile kapatın ve bu döngüyü sekiz ila on kez tekrarlayın. Bir müddet sonra bazılarınızın burun deliği tekrar kapanabilir. Burun deliklerinizin açık kalma süresini uzatmak için daha önce bahsetmiş olduğum diyafram nefesini, transformal nefesi yaşamınıza almalısınız.
Meditasyon yaparken odaklanmanıza sağlayacak olan
Bayram geldiğinde sanki mutlu olmaya programlanmışız gibi kendimizi mutlu hissederiz. Bu durum istediğimiz her an kolayca mutlu olabileceğimizin kanıtıdır. Aslında çoğumuz en derinlerde bu gerçeği biliriz ama yine de arzuladığımız sonuçları elde edemediğimizde bize iyi gelmeyen titreşimdeki seçimlere yöneliriz. Ne yazık ki bu seçimler bizi daha da mutsuz eder. Aslında mutlu olmak için illa bir şeyler yapmaya gerek yoktur. Çünkü mutluluk bir haldir ve istersek bu hali her zaman seçebiliriz. Küçük Veli’nin “Mutluluğu Seçme Hali” isimli hikâyesini Kurban bayramı hediyem olarak kabul etmenizi istiyorum. “Kurban bayramınız kutlu olsun, bayramınız mutlu geçsin”
Veli ve ailesi, Sivas’ın güzel bir köyünde yaşarlarmış. Halı dokuyarak geçimlerini sağlarlarmış. Küçük Veli, okuldan arta kalan zamanında çobanlık yaparmış. Veli, doğada olmaktan çok hoşlanır, doğadan aldığı ilhamla her zaman yanında taşıdığı resim defterine güzel desenler çizermiş. Akşamüstü eve geldiğinde çizdiği güzel desenleri halı dokumasında kullanması için annesine teslim edermiş. Zamanla Veli’nin tasarladığı desenlerin kullanıldığı halılar pazar yerinin en popüler ürünü haline gelmiş. Alıcılar, pazar yeri daha
Yaşamınızda neler olduğuna inanamadığınız bir türlü işin içinden çıkamadığınız anlar olmuştur. İşte bu tür anlarda olayların içine girmeden şöyle bir uzaktan “Kartal Bakışı” ile bakabilseydik ne kadar güzel olurdu değil mi? Bugünkü yazımda işin içinden çıkamadığımızda olaylara “Kartal Bakışı” ile bakmanızı sağlayacak “Aile Dizimi” isimli güçlü bir spiritüel teknikten bahsetmek istiyorum. Aile Dizimi, alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından geliştirilmiş. Peki “Aile Dizimi”ni bu kadar özel kılan ne olabilir?
Aile Diziminin nefes, meditasyon, kuantum tekniklerindeki gibi inanç, duygu ve düşüncelerin dönüştürülmesi gibi bir amacı yoktur. Diğer ruhsal gelişim teknikleriyle çözemediklerinize “Kartal Bakışı” ile bakma imkânını sunar. Ancak bu bakış sihirli bir bakıştır. Bu bakışla sizi etkileyen davranışlarınızın kökeninde yatanlar kolayca görünür hale gelir.
İşte bende şu meşhur “Kartal Bakışı” nı deneyimlemek adına geçen hafta Sevgili dostum Hülya Özel’in organize ettiği Ralph Wilman’ın rehberliğindeki aile dizilimi çalışmasına katıldım. Ancak hangi konu üzerinde çalışma yapmak istediğime karar verememiştim. Çalışma başladıktan sonra aslında bunun çokta
Bir dakika içerisinde ortalama 15-20 nefes alırız. 5 dakika sürekli nefes aldığımızda ise bu sayı 100 nefese çıkar. Hiç durmadan beş dakika sürekli nefes almak zor gelebilir. Bunun için 100 nefesten önce “Kundalini Nefesi” yapmak nefes almayı kolaylaştıracaktır. Hindu öğretileri “Kundalini”yi her canlıda potansiyel olarak bulunan aydınlanma enerjisi olarak tanımlarlar. Bir kez enerji harekete geçtiğinde, omurgadan yukarıya doğru çıkar ve çakra sisteminizi aktive eder. Enerjiniz artıkça neşe hissi daha yoğun hissedilecektir. Şimdi güne daha neşeli başlamamıza yardımcı olacak olan Kundalini ve 100 nefesinin nasıl yapılacağından bahsedeceğim.
Önce Kundalini nefesi; Ayağa kalkıp ağzınızdan nefes alıp vermeye başlayın. Nefes alırken kollarınızı yukarı kaldırın, nefes verirken kollarınızı omuz hizasına gelinceye kadar aşağıya indirin. Ritmi tutturduktan sonra ayaklarınızı da dans eder gibi hareket ettirmeye başlayın. Bu şekilde iki ya da üç dakika nefes alıp vermeye devam edin. İsterseniz bu çalışmayı sevdiğiniz bir müzik eşliğinde de yapabilirsiniz. Kundalini nefesini bitirdikten sonra rahat edeceğiniz bir sandalye ya da koltuğa oturup ağzınızdan nefes alıp vermeye
O kadar çok spirituel çalışma var ki! Bazen “Hangisi etkilidir?” ya da “Hangisi bana iyi gelir?” sorusuna cevap bulmakta zorlanabiliriz. Aslında sipirütuel çalışmaların hepsi güzeldir. En güzeli de ruhumuza ait olanı bulmaktır. Peki, ruhumuza ait olan öğreti nasıl bulunur?
Eski kadım bilgeler; hava elementini temsil eden nefesin, bilinçaltını süpürerek zihni arındıracağına ve sonrasında ise içimizdeki bilgeliğin aktive olacağına inanırlardı. Nefes tek başına bir öğreti olmayabilir ama bilgelerin söylediği gibi ruhumuza ait olan öğretinin yaşamımıza girmesi için gerekli zemini hazırlar. Öncelikle bağısıklık sistemimizi kuvvetlendirir, fiziksel olarak sağlığımızı düzene sokar, enerjimizi yükseltir. Ve bu şekilde sağlığımızla ilgili endişeler azalır. Sağlığımızla ilgili endişelerin yok olması zihinsel ve duygusal enerji alanımızda bir miktar boşluk oluşturur. Bu boşluk ile yeni fikir ve farkındalıklar için yer açılmış olur. Şimdide olan daha net görülür. İşte o zaman size uyan öğreti her ne ise karşınıza çıkıverecektir.
Bundan sonrasında yapılacak tek şey bilgeliğinizin size sunduğu öğretiyi uygulamaktır. Bazılarımız bu aşamada zorlanabilir. Nefes bu aşamada da “Hızır gibi”
Vücudunuzdaki her şey ya hareket etmeye gereksinim duyar ya da içinde hareket eden bir şey barındırır. Bu ihtiyaç, hücrelerinizin hem içindeki hem de dışındaki sıvı akışı tarafından gerçekleştirilir. Her bir hücrenizin gereksindiği besini ve oksijeni alması ve hasarları onarması, enfeksiyonları yok etmesi ve atıklardan kurtulması için ihtiyaç duyduğu kimyasallara ulaşmasını sağlamanız ancak yeterli miktarda sıvı almanız ve hareket etmenizle mümkün olabilir. Mutfak lavabonuzu düşünün. Eğer su onun içinden akamazsa, içinde yapışkan bir sıvı birikir. Ve yapış yapış bir sıvı rahatsız edicidir. Lavabonun içindeki suyun hareketini artırırsanız, yapışkan sıvı atılır. Rahatsızlık da ortadan kalkar.
Oksijen ve diğer besin maddeleri bedeninizin hücrelerine kanınızın içinde atardamarlar tarafından taşınır. Bu leziz şeyler atardamarlardan hücreleri saran sıvıya boşaltılır. Oksijen ve besinler bu sıvının içindeyken hücrelerin üzerinde yüzerler. Hücreleriniz buradan atıştırır ve atıklarını bu sıvıya bırakır. Böylece toplardamarlarınız ve lenf kanallarınız atıkları dışarı gönderir. Bu sürecin herhangi bir aşaması aksadığında ya hücreleriniz yeterince beslenemez ya da atıklarından gerektiği