Erkekler ihaneti kendilerinde ciddi anlamda ‘hak’ olarak görüyor. Onlara göre fiziksel aldatma aldatmadan bile sayılmıyor. Oysa bir kadın gözüyle; sevdiği adamın ‘bir başkasına dokunma ihtimali’ bile tam bir kabus!
Bir kız arkadaşımın söyledikleri beni ilişkiler konusunda bir kez daha düşünmeye itti. “Eğer bir gün birine çok aşık olursam onu hemen aldatırım” dediğinde yüzümdeki şok ifadesine karşılık hemen devam etti, “Çünkü er ya da geç aldatılacağım. Çok yıkılmamak için önce ben yaparım!”
İşte ne yazık ki ilişkilerin geldiği nokta bu. Hiç kimse karşısındakine güvenmiyor ve herkes aldatılacağına inanıyor. Kimi de bu şekilde ‘yıkılmamak, çok üzülmemek’ adına önlem almanın derdinde, tabii ki yanlış bir yol ama bunu düşündüğü için çok da kızamıyorum ona.
Örnek adamlar
“Etrafta çok kadın var, artık kadınlar için rekabet fazla, aldatılmamaları çok zor” diye zırvalayan erkek kısmı, keşke Kıvanç Tatlıtuğ, Halit Ergenç, Fırat Çelik, Engin Altan Düzyatan gibi isimleri örnek alsa! Başarı desen başarı, yakışıklılık desen yakışıklılık, şöhret var, maddi durumları iyi ama onlar ‘sevdikleri kadına ve aşka değer verip’ son derece düzgün ve seviyeli hayatlar yaşıyor. Ve kadınların
İstanbul Moda Haftası’ndaki Tuvana Büyükçınar defilesini kaçırmadım elbette. Tasarımcının yeni koleksiyonunu izlerken yine hayran kaldım. Ben dertlenmeyim de kim dertlensin, bütün tasarımlara sahip olmak için daha çoook çalışmam lazım çoook!
Gazetede, televizyonda ya da gittiğim bir konserde ne zaman bir ünlünün kıyafetine “Ne kadar harika” diye ağzım beş karış açık bakakalsam o kıyafet mutlaka Tuvana Büyükçınar Demir tasarımı çıkar. Bugüne kadar bir kere bile şaşmadı!
Ne zaman A46 mağazasına veya Seyrantepe’deki merkez binaya gitsem kendimi ‘Harikalar diyarında’ gibi hissedip askılarda duran her şeyi almanın hayalini kurarım, “Hmm bu o kadar da özel değilmiş” dediğim tek bir parça bile olmaz. Bu da hiç şaşmadı!
7’den 77’ye herkesin büyük sevgi ve saygı duyduğu dev sanatçı Erol Günaydın‘ı kaybettik. Hani bazı insanlar sanki ‘sonsuza kadar’ yaşayacakmış gibi gelir ya, işte onların ’gidişi’ni kabullenmek çok zor
Erol Günaydın’la ‘Yedi Kocalı Hürmüz’de birlikte çalışan bir başka büyük sanatçı Ayten Gökçer’le bu büyük kaybımız hakkında konuşurken sesi üzüntüden titriyordu. Türkiye’nin efsaneleşmiş ‘Hürmüz’ü Ayten Gökçer “Bir tek taş daha gitti” derken gülümseten bir anısını da paylaştı.
Hürmüz’de Laz kocasını oynayan Erol Günaydın’ı sahnede ufak ufak sevip yanaklarını öpermiş Ayten Hanım... “Yüzüne bakınca o kadar sevgi dolu muzip bir suratı vardı ki dayanamazdım” diyor. Müzikalin yönetmeni eşi Cüneyt Gökçer ise “Ben sana böyle bir oyun vermedim, neden öpüp duruyorsun?” diye kızarmış ona...
“Ardından üzülmekle olmuyor!”
Ayten Gökçer her kaybettiğimiz büyük sanatçının ardından aynı cümlelerin söylenmesini samimi bulmadığını ve onlara yaşarken sahip çıkılması gerektiğini; birçok sanatçının güçlük içinde yaşayıp öldüğünü anlattı ve “Devlet gerçek sanatçılarını korumaya almalı, konforlu bakımevleri açılmalı, yaşlanınca paraya daha çok ihtiyacı oluyor insanın, çok zorluk çekiyorlar”
Timur Kunt’un oyuncu olması gerektiğini daha önceden söylemiştim
Şahan Gökbakar’ın yeni filmi ‘Celal ile Ceren’in fragmanı ne kadar gülüp eğleneceğimizin sinyalini veriyor. Ama esas olay şu ki; film vizyona girince yeni bir ‘fenomenimiz’ olacak! Adı, Timur Kunt... Geçen gün Gökhan Kimsesizcan yazısında bahsetmiş ondan; aslında bir işadamı ve oyunculukla ilgisi yok ama Gökbakar’ın onu filminde oynatmasına hiç şaşırmadım.
Timur öyle bir karakter ki, onu tanımadan önce de gördüğüm yerlerde kendine has giyim stiliyle ve tavırlarıyla hep dikkatimi çekerdi.Tanıştıktan ve aynı kalabalık masada kahkaha krizleri eşliğinde biraz zaman geçirdikten sonra yanımdaki arkadaşıma “Timur kesinlikle oyuncu olmalı” dediğimi hatırlıyorum, hatta kendisine de söylemiştim.
Ve kısa zaman sonra Gökbakar’la filmde oynayacağı haberini verdi. Bu haber ‘Timur fanı’ dolu çevremizde büyük heyecan yarattı!
Hollywood yıldızının Türkiye şubesi!
Adam doğuştan yetenek, geldiği anda bulunduğu ortamın yıldızı oluyor, esprileriyle milleti kırıp geçiriyor. Gerçi espri yapmasına da gerek yok, doğal hali komik zaten.
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde sahne alan Ömür Gedik, Sacit Aslan’ın programına telefonla bağlandı ve “Şarkı söylemekten çok zevk alıyorum, bu benim hobim” dedi. Arslan bunun üzerine “İyi güzel de dinleyenler de keyif almalı değil mi? diyerek lafı gediğine koydu
Ömür Gedik’in Antalya Altın Portakal Film Festivali açılış gecesindeki sahne performansı gündemi işgal etmeye devam ediyor ama üzerinde durulmayacak gibi de değil tabii!
Hayvan haklarını savunmak iyi de bunun için mutlaka şarkı söylemek şart değil, başka şekilde de yapabilirsiniz.
1999 depreminden bir gece önce Rumeli Hisarı’ndaki Emre Altuğ konserindeydim. Yabancı şarkıları o kadar iyi yorumluyordu ki, binlerce kişi ağzımız açık, hayran hayran dinlemiştik. Neden Emre Altuğ ya da o çizgide bir isim yerine, ‘Don’t Cry For Me Argentina’ performansıyla Evita’yı bile mezarında ters döndürecek biri seçildi?
Sacit Aslan lafı ‘gediğine’ koydu!
Sacit Aslan; programına telefonla bağlanan ve “Şarkı söylemekten çok zevk alıyorum, bu benim hobim” diyen Ömür Gedik’e “İyi güzel de dinleyenler de keyif almalı değil mi?” cevabını vererek lafı gediğine koydu!
İddia ediyorum M-Onep’e bir kere adımını atan bir daha vazgeçemez. Yenilenmek, güzelleşmek, gençleşmek, kendini harika hissetmek isteyen kadın-erkek herkes bu klinikle tanışmalı!
Yabancı meslektaşlarının ‘plastik cerrahinin dahisi’ diye adlandırdıkları Prof. Dr. Onur Erol’un estetiğine henüz ihtiyaç duymasam da, güzellik kliniği M-Onep’in yıllardır müdavimiyim. (Hayalet dediğin bakımlı olur!) M-Onep’in Etiler şubesi Maya Residence’ın yanındaki tarihi sarı villaya taşındı. Kapıdan girdiğiniz anda yemyeşil bir bahçe karşılıyor sizi, bir anda şehrin keşmekeşinden çıkıp huzur veren bir ortama giriyorsunuz.
Cilt tedavilerinden epilasyona, ameliyatsız gençleşme yöntemlerinden sıkılaşma ve selülit tedavilerine kadar bir kadının ihtiyacı olan her şeyin bir arada bulunduğu bir merkez burası, yani kadınlar için adeta bir ‘cennet’! (Ayrıca erkekler için de bir çok bakım ve uygulama var.)
Son yıllarda çok popüler olan ve Hollywood yıldızlarının da yaptırdığı ‘York Test’ de yapılıyor burada. Bu testle hangi besinlerin vücudunuza olumsuz etkisi olduğu ortaya çıkıyor ve buna göre kişisel beslenme planınız oluşturuluyor.
M-Onep bağımlılık yapar!
M-Onep Etiler‘i benim için
Çoğumuz kilo vermek ve iyi bir vücuda sahip olmak isterken birçok hata yapıyor ve istediğimiz noktaya bir türlü ulaşamıyoruz. Peki bu işin sırrı ne?..
1991’den beri eğitmenlik yapan, Türkiye Vücut Geliştirme Şampiyonu Yiğit Kuşbeygi‘nin ‘Sağlıklı zayıflamak ve fit olmak’la ilgili anlattıklarını cumartesi günü sizinle paylaştım. İşte devamı...
*‘Zayıflamak isteyenler ağırlık çalışması yaparsa yağlar kasa dönüşür’ gibi bir inanış var. Gerçekten de önce zayıflayıp sonra mı kas çalışması yapmalı?
Yiğit Kuşbeygi: Bu tamamen yanlış bir inanış, kas ve yağ ayrı sistemlerle çalışan ayrı dokulardır. Egzersizle birlikte yağların enerjiye dönüşüp yakıldığı yer kas depolarıdır ve kas çalışmadan ‘sadece cardio ve düşük kalorili diyetle’ kas oranı düşer, dolayısıyla metabolizma yavaşlar ve sisteminin hızlanmasını engellersin.
Beslenmede nasıl protein, karbonhidrat, yağ dengesi önemliyse; zayıflamanın sağlıklı olması için de ‘diyet, kas çalışması ve cardio’ dengeli yapılmalı.
“Kas çalışması kasları büyütmek demek değildir!”
Yaz boyunca yiyip içip yan gelip yatan ve normalde müdavimi olduğu spor salonu ‘Muscle’a uğramayan tembel Hayalet‘iniz ‘fitness eğitmeni’ dendi mi akla gelen ilk isimlerden ünlülerin hocası Yiğit Kuşbeygi’yle ciddi bir iddiaya girdi!
Türkiye Vücut Geliştirme Şampiyonu ve dünya çapındaki yarışmalarda birçok derecesi bulunan Fitness’ın piri hocacığım, benim antrenman konusundaki azmime bayılır. Ancaaak; sporun faydalı olması için beslenmenin yüzde 70’lik bir payı var ve ben bu konuda hep sınıfta kalıyorum.
İddia şöyle; ekim boyunca hocanın verdiği ‘spor ve beslenme programını’ harfiyen uygulayacağım ve karşılığında ay sonu istediğim vücuda kavuşmuş olacağım! Ben bir ayda istediğim forma gireceğimden şüpheliyim, oysa beslenme kurallarına uyacağıma inanmıyor! Haliyle bir aylık kamp beni bekler çünkü bu bir gurur meselesi oldu!
Yiğit Hoca’dan ‘forma girme’ tüyoları
Bu arada benim gibi yaza fit girmek için uğraşıp yaz boyunca da kendini salanların nasıl toparlanacağını Yiğit Hoca’dan sizin için öğrendim. Buyrun.
Herkesin sahip olmak istediği fit görünüm için ağırlık çalışması şart mıdır?