Arkın’ın farkı

24 Mart 2008

Gazetemizin Cafe eki (yani ekimiz) giderek, popüler kültürün bir numaralı tartışma alanlarından biri olmaya başladı. Ağzı olanın değil de, söylenecek sözü olan herkesin fikrini, aklından geçirdiklerini söyleyebileceği bir platform.
Geçen salı günkü eke bakmak bile, bunun böyle olduğunu söylemek için yeterliydi.
Ana gazetedeki dört başı mamur Şahan Gökbakar portresini geçip (ki bu da çok kolay bir şey değildir; Asu Maro’nun Portre’lerini bir kere okumak kesmez okuyanı; bazı bölümleri birkaç sefer okumak, bazı cümleleri ezberlemek, hatta bir dost meclisinde cümle içinde kullanmak istersiniz) Cafe’ye girenleri iki mükemmel röportaj beklemekteydi.
Şeniz Erten’in Sıla ve İlknur Taş’ın Arkın Çelik röportajları. Her iki röportaj da, son günlerde kendilerinden sıkça söz edilen iki genç müzisyen-yorumcuyu, gerçekten “dobra dobra” soru ve cevaplara taşımıştı gazetenin sayfalarına.
“Farkın” adlı albümüyle, DJ’lik

Yazının Devamı

Arabesk mi, arabeks mi?

17 Mart 2008

“Şarj” değil de “şarz” diyen (ya da diyebilen) camia (“camia” çünkü sınıfları yok bunların; dört bir koldan, dört bir sınıftan akarak toplanmışlar), genellikle “arabeks” şeklinde telaffuz eder “arabesk” sözcüğünü. Bu camianın spiker ve sunucuları dahi böyledir.
“Amerika” ve “operasyon” da diyemezler sözgelimi; “amarika” ve “oparasyon” derler.
Bir başına, bir sosyolog ordusu kadar iş çıkarabilen Haluk Çobanoğlu’nun “Arabesk” kitabı, bu ve buna benzer “çelişki”lerin “1000 N 1000 K”sını deşifre edebilmemize, hadi olmadı, anlayabilmemize imkân tanıyor.
Çobanoğlu’nun, geçen yıl Fotoğrafevi-Koç Allianz Galerisi’ndeki, “Arabesk” başlıklı sergisi, Fotoğrafevi tarafından altın kıymetinde bir kitaba da dönüştürüldü.
Gerçekten altın kıymetinde. Çünkü çelebi sanatçımız, elinde makinesi memleketin dört bir yanını turlarken, bütün sınıfsal

Yazının Devamı