Naim Dilmener

Naim Dilmener

ndilmener@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Şarj” değil de “şarz” diyen (ya da diyebilen) camia (“camia” çünkü sınıfları yok bunların; dört bir koldan, dört bir sınıftan akarak toplanmışlar), genellikle “arabeks” şeklinde telaffuz eder “arabesk” sözcüğünü. Bu camianın spiker ve sunucuları dahi böyledir.
“Amerika” ve “operasyon” da diyemezler sözgelimi; “amarika” ve “oparasyon” derler.
Bir başına, bir sosyolog ordusu kadar iş çıkarabilen Haluk Çobanoğlu’nun “Arabesk” kitabı, bu ve buna benzer “çelişki”lerin “1000 N 1000 K”sını deşifre edebilmemize, hadi olmadı, anlayabilmemize imkân tanıyor.
Çobanoğlu’nun, geçen yıl Fotoğrafevi-Koç Allianz Galerisi’ndeki, “Arabesk” başlıklı sergisi, Fotoğrafevi tarafından altın kıymetinde bir kitaba da dönüştürüldü.
Gerçekten altın kıymetinde. Çünkü çelebi sanatçımız, elinde makinesi memleketin dört bir yanını turlarken, bütün sınıfsal değer yargılarından, yılların kafalarımıza çaktırmadan çaktırmadan ördüğü örümcek ağlarından, “insan denen garip mahluk”un saniyesinde kapılabildiği her türden faşist bakış açısından, kendini tamamen temizlemış-arındırmış.
Ve öyle çekmiş bütün fotoğraflarını. Çobanoğlu ve bu kitabın söylemeye çalıştığı şey, galiba Sezen Aksu’nun da bir şarkısında (“İkili Delilik”) söylemeye çalıştığı şeyle aynı: “Aslına bakarsan, insan olarak iyiyiz...”
İyiyiz ama, yine de böyleyiz işte, bu kitaptaki gibiyiz. Çoğunlukla mutsuz, arada bir mutlu; genellikle kavgacı-yırtıcı; çoğunlukla sokak ya da kahve köşelerinde; bazen Kahtalı’dan bazen Türüt’ten feyz alan-zevk alan tuhaf, çok tuhaf bir kalabalık.

Dinlediğin müziği söyle
Yılların eleştirmeni-müzik yazarı Erkan Sevinç’in “Dinlediğin Müziği Söyle” (Akis Kitap) adlı kitabı, Haluk Çobanoğlu’nun sözü bıraktığı yerden devralıyor.
Yıllar yılı Demokrat İzmir gazetesinin müzik sayfasını (ki, koca bir tam sayfaydı) hazırlayan, ve otuz küsur yıl önce (1970 ortalarında) Bu Satırların Yazarının (derme çatma, hatta oradan buradan aşırma olmalarına rağmen) ilk yazılarına yer vermiş Sevinç, aslında bir tıp doktoru. Asıl mesleğinde “prof” unvanını da almış bu yüce gönüllü kişi, müziği hiç ama hiç ihmal etmemiş geçen yıllar içinde.
Sevinç’in kitabı, tıpkı kapağı gibi renkli ve dinamik. Başta Sezen Aksu, Erkin Koray, Nilüfer ve Orhan Gencebay olmak üzere, popüler müziğimize taklalar attırmış onlarca dev, Sevinç’in kaleminden daha da anlaşılır, daha da  “yaşayan-nefes alan bir insan” haline gelmiş.
Kısmen sanatçıların bizzat kendileriyle yapılan görüşmelerden, kısmen de doğrudan doğruya Sevinç’in kendi izlenimlerinden oluşan kitap, müziği yalnızca dinlemekten değil, okumaktan da haz edenlere ilaç gibi gelebilir. 

Söz ve müzik
“Söz Müzik Teoman” albümünün ardından bir de kitap geldi; bu sefer “ve”li: “Söz ve Müzik Teoman”.
Alfa’nın yayınladığı kitabın baskısı da, kağıdı da, tasarımı da olağanüstü. Teoman gibi 90 ortalarından beri söylediği her şarkı, attığı her adımla hemen hemen her yaştan insanı etkilemiş bir star’a, yakışır bir kitap olmuş.
Bir kısmı bizzat taslak halleriyle (elle yazılmış halleriyle) yayınlanmış şarkı sözü ve notalardan, onlarca ışığı-rengi mükemmel fotoğrafa varana kadar, bin bir ayrıntı var bu kitapta.
Müzik üzerine değil de, daha çok “Popüler Kültür Üzerine Mesnetsiz Uçuşlar” seviyesinde akmış bu yazıyı, Yalçın Otağ’ın “Hey Gidi Günler Hey-Bir Ateşböceği’nin Anıları” (Togan Yayıncılık) kitabı ile nihaye erdirelim.
Ateş Böcekleri’nin bir yarısı olarak memlekette gezmedik-adım atmadık tek yer bile bırakmamış olan Yalçın Otağ’ın kitabında, bütün bu “hem ziyaret hem ticaret” zamanlarında görülenler-akla kaydedilenler anlatılmış.
Bu tür kitaplarda adetten oldu; her nedense anlatan, asla asla asla bir tarih ya da sıra takip etmiyor. Bilinç bu, böyle akmakla meşhurdur; bir ordan, bir hatta bin burdan akar.
Ama işte, yazarken ya da anlatırken bir sıra da takip etmek gerekir ki, anlatılan akıllarda yer etsin. Ama Yalçın Otağ’ın kitabı, bir sıra, bir tarih takip etmemiş olmasına rağmen önemli bir kitap. O günler (daha çok 60 ve 70’ler) üstüne, birinci ağızdan bilgi-ayrıntı vermekte.
Müzik yalnızca dinlenmez, okunur da. Bütün bu kitaplar bu iddiada ve iddiaları da boş yere değil.